• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi18
Bugün Toplam51
Toplam Ziyaret102216
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Antalya

DÜĞÜN GELENEKLERİ

Kız İstemede Mendil Düğümleme : Gelinlik çağına gelen genç kızlara çevrede dünürcü gelinir.Bu dünürcüler bir tane olabileceği gibi aynı anda birden fazla da olabilir.Kıza gelen dünürcülere kız babası düşüneceğini söyler.Kız babası kıza doğrudan doğruya kiminle evlenmek istediğini soramadığı için bir kadın tarafından kıza kaç tane taliplisi varsa o kadar ayrı renkte mendil getirilir.Bu mendillerin kime ait olduğu da söylenir.Kızın kime gönlü varsa o kişiye ait mendili düğümler ve böylece kiminle evlenmek istediğini belirtir.

Düğün :Babası oğlunu çağırır,oğlan diz çökerek oturur.Baba oğlum falan adamın kızını sana isteyeceğim,git kızı uzaktan gözet der.Oğlan kızı beğenirse arkadaşlarıyla babasına haber gönderir.Oğlan babası iyi konuşan ,ağzı laf yapan bir komşusu ile dünüre gider.Oturup uzun uzun sohbet ederler.Olan tarafı çekingen davrandığı için bir türlü konuya giremez.Ziyaretin sonuna yakın komşusu Allahın emri üzeri Peygamberin Kavli üzeri oğlumuz falancaya sizden hısımlık diliyorum der.Kız babası başını eğerek sonra cevap veririz biraz düşünelim der.Daha sonra ikinci bir ziyaret gerçekleştirilir.Geçen günkü sözümüz ne oldu diyerek söze başlanır.Kız babası yine başını eğerek cevap vermek istemez,düşünelim der.Oğlan babası yine cevap alamadan geri döner.Çünkü kız evi naz evidir.Kız evine üçüncü ziyarette maddi duruma göre hediye (Baklava,çikolata) alınarak götürülür.Oğlan babası bu kez biz geldik gitmeyiz,kuzu kurban kabul etmeyiz,bu kızı Allah yazdıysa gelin almak isteriz der.Eve getirilen hediye kız evi tarafından kabul edilirse oğlan evini görmeceye (kız ile oğlanın biribirini görmesi) çağırır.Kız ile oğlan görüştükten sonra kız babası yakın bir akrabası vasıtasıyla kızının fikrini sorar.Kız babam bilir derse gönlü var demektir.Bundan sonra söz kesilir.Arkasından oğlan tarafı nişan ister.Nişandan sonra bir gün alırlar ve kızın evine kesene (Kıza altınını,elbisesini ve çeyizini götürmek)giderler.Kesene kızın çeyizini evine serer.Kesene Perşembe günü gider düğün cumartesi akşamı kına ile başlar.Kına gecesi gelinin tüm tanıdıkları ve arkadaşları gelerek gelini giydirip süslerler.Gelin odaya gelince alkışlanır ve oturmadan oynatılır.Bundan sonra meydan genç kızlara kalır.Ve uzun bir süre söyleşirler.Birbirlerini överler,türkü söylerler.Oyun faslı bittikten sonra sıra geline kına yakmaya gelmiştir.Kına yakılmadan önce kız anasından şöyle izin istenir.

Kız mısırdan kınan geldi mi?
Kız annesi duydu mu?
Çağırın gelsin öz anasına
İzin versin kınasına

Geline kına yakmadan önce abdest aldırılır.Genç kızlar tarafından büyük bir leğende kına yoğrulur.Yoğrulan kınanın üzerine mum yakılır.Kına ilk olarak ,annesi tarafından gelinin eline sürülür.Daha sonra genç kızlar kına türküsünün eşliğinde birbirlerine kına yakarlar.

Gelin söyler:
Ak elime mor kınalar yakarlar
Baba evinden el evine atarlar.
Ana söyler:
Var git kızım güle güle
Göz yaşını sile sile

Gelin söyler :
Sabah erken kalkarım
Elim kına yıkarım
Anne,baba ve kardeşlerim artık sizi çok özlerim.

Kız anası söyler:
Var git kızım güle güle
Göz yaşını sile sile

Oğlan tarafı Pazar günü gelin alıcı gelerek gelini alırlar.

DOĞUM GELENEĞİ

Doğum ve Sonraki Törenler: Doğum öncesi akraba ve komşulardan tecrübeli ve yaşlı kadınlar evde toplanır.Anne adayının yanında ayrılmazlar.Doğumu en tecrübeli kadın yaptırır.Ve ömür boyu çocuğun ebesi olarak kalır.

Doğum gerçekleşince bebeğin göbeği kesilerek bağlanır.Zaman geçirmeden yıkanarak bir beze sıkı sıkı sarılır.(Kundaklanır)

Doğumdan sonra göbedelik töreni yapılır.Bu tören yapılırken maddi durumu iyi olanlar ziyafet verir ,iyi olmayanlar ise lokum ve büskivi dağıtırlar.
Ad verme:Ailenin en yaşlı erkeği çocuğu kucağına alarak kulağına ezan okuyarak ismini verir.

Tuzlama: Bebek doğduktan 3 gün sonra yakın komşularının ve akrabalarının toplandığı ev ortamında bebek bal karıştırılmış tuzla tuzlanır.(Büyüdüğünde teni kokmasın diye)

Diş Diricesi:(Gölleme) Bebeğin ilk çıkardığı dişi gören ilk kişi çocuğa hediye alır.Ve diş diricesi (nohut ,mısır,fasulye ve buğdayın harşlanmasıyla yapılan yiyecek) pişirilerek gelenlere ikram edilir.Gelmeyenlere gönderilir.

Günümüzde ise gelişen teknoloji sayesinde bebeğin cinsiyeti, sağlıklı mı yoksa özürlü mü olduğu önceden belirlenebilmekte, hastanelerde hijyenik ortamda doğum yaptırılmaktadır.

YAYLA GELENEĞİ

İklimi nemli ve sıcak olan ilçemizde tarımsal üretimin gelişmediği ve turizmin olmadığı dönemlerde hayvancılıkla geçinen yöre halkı hayvanların ilkbaharda otlak ihtiyacı için yaz yurduna Temmuz ve Ağustos aylarında başyaylaya Eylül ve Ekim aylarında da güzlüğe gitmektedir.Günümüzde ise daha çok iklim ve nostaljik sebeplerle Mayıs – Eylül ayları arasında yaylalara gitmektedirler.Geçmişte barınak olarak inler,kümeler,taştan yapılmış çivliklerde ikamet edilirken ve at ,deve ve eşeklerle yayla göçü gerçekleştirilirken günümüzde motorlu araçlarla ulaşıma elverişli yayla yolları günübirlik yayla gidiş-gelişine olanak sağlamış,yayla evleri kalıcı konut halini almıştır.Çoğu yaylada elektrik ve su imkanı yaylalarda yöre halkının kentsel imkanlara kavuşmasını sağlamıştır.

İMECE GELENEĞİ

Özellikle kırsal kesimdeki köylüler,köyün ortak işlerini imece usulüyle çözdükleri gibi ,birbirleriyle de kendi aralarında özellikle ekim ve hasatlarda yardımlaşma geleneği günümüzde de halen devam etmektedir.

Antalya’da Geleneksel El Sanatları ve Zanaatlar

El sanatı; belirli ham maddeleri, el becerisi, basit el aletleri ve mekanik araçlar yardımıyla, işlenmiş ürünler haline dönüştürmek olarak tanımlanabilir (Aktan, 1989:4). Bu ürünler çeyizlik eşyadan günlük kullanım eşyalarına, süs eşyasından dinsel ya da inanç içerikli kült eşyalarına kadar geniş bir yelpazede yer alır. El sanatı üretimi temel olarak el becerisi ve geleneksel bilgi birikimine dayalıdır (Öztürk, 1998). Köklü bir geçmişin ürünleri olan ve kültürümüzün en önemli yapı taşlarından birisini oluşturan el sanatları, sosyal ve endüstriyel gelişmeler ile küreselleşmenin etkisiyle hızla kaybolmakta ya da değişime uğramaktadır. Bütün dünyada yaşanan bu gerçekten dolayıdır ki El Sanatları Geleneği 2003 yılında imzalanan UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesinin korunmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını istediği beş konudan birisi olmuştur.

Tarihi boyunca bir kültür havzası olan ve bu özelliğini günümüzde de muhafaza eden Antalya, geleneksel el sanatlarının çeşitliliği ile de dikkat çekmektedir. İlimizde çeşitli tarihlerde İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüz bünyesinde görev yapan Folklor Araştırmacıları tarafından gerçekleştirilen alan araştırmaları sonucunda, yerinde tespit edilen el sanatlarından bazıları şu şekilde sıralanabilir:

1. Bakırcılık: Hammaddesi maden olan sanatlardan birisi olan bakırcılık, bakırın çeşitli alet ve gereçler yardımıyla şekillendirilerek işlenmiş materyale dönüştürülmesi işlemidir. Bakır eşyalar özellikle kent halkı ve turistler tarafından dekoratif amaçlarla kullanılmaktadır. Bakır eşyaların mutfak araç ve gereci olarak kullanımı ise büyük ölçüde tarihe karışmıştır. Ancak restoran, otel ve lokanta türü işletmeler bakır mutfak araç ve gereçlerini bir ölçüde kullanmaya devam etmektedir. Bakır eşyaların üretiminde dövme, dökme, tornada çekme ve baskı olmak üzere dört ana teknik bulunmaktadır. Geometrik, bitkisel, kaligrafik ve figürlü süslemeler yer alabilir. Çizek, pergel, keski, zımba, çeşitli büyüklük ve işlevlerdeki örsler, çekiçler, tokmaklar, makaslar ve kıskaçlar bakır ustalarınca kullanılan başlıca aletlerdir. Bakır ocağı bakırcı atölyelerinin olmazsa olmazıdır. Zira bakır madeni bu ocakta ısıtılarak şekil almaktadır. Bu sanat Antalya-Demircileriçi ve Elmalı Arasta Çarşısında yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Bakır döven usta (Muratpaşa İlçesi Demircileriçi)
Fotoğraf-1: Bakır döven usta (Muratpaşa İlçesi Demircileriçi)

2. Bıçakçılık: Bir sapla, bu sapa geçirilmiş kesici bir ağzı bulunan kesme aygıtına “bıçak”, bu aygıtı yapan ustalara da “bıçakçı” denmektedir. Kasap bıçağı, döner bıçağı, avcı bıçağı, pres bıçağı, meyve ve ekmek bıçağı gibi kullanıldıkları yere göre bir çok çeşidi olan bıçak, yaşamımızın vazgeçilmez aletleri arasında bulunmaktadır. Pek tanınmamakla birlikte geleneksel yöntemlerle bıçak üretiminin yapıldığı yörelerden birisi de Antalya’dır. Günümüzde Antalya’da Elmalı, Serik ve Kumluca İlçelerinde üç ayrı merkezde bıçak sanatı icra edilmektedir.  Bunlardan Kumluca ilçesinde karşılaştığımız Gardıç bıçakçılığı, üretim sürecinin orijinal yapısını tümüyle korumuş olması nedeniyle dikkat çekmektedir.

Gardıç bıçağının yapımı (Kumluca İlçesi Kuzca Köyü)
Fotoğraf-2: Gardıç bıçağının yapımı (Kumluca İlçesi Kuzca Köyü)

3.Çalgı Yapımcılığı: Çalgı yapımcıları çalgıları üreten, bakım ve onarımlarını yapan kişilerdir. Çalgı yapımcılığı ustadan çırağa kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze gelmeyi başarmış olan kadim bir zanaattır. Çalgı yapımı amacıyla organik (ahşap, bağırsak, saz, at kılı vb.) ve inorganik (metal, misina vb.) çeşitli hammaddeler kullanılmaktadır. Kullanılan malzeme üretilen çalgıya göre değişir. En yaygın malzeme -çeşitli türleriyle- ağaçtır. Antalya yöresinde kullanılan çalgılarda Yörük kültürüne dair karakteristik özellikler baskındır. Yörüklerin devamlı hareket halinde olmaları kullandıkları çalgıların küçük ve hafif olması neticesini vermiştir.  Antalya yöresinde kullanılan halk çalgıları beş ana başlık altında incelenebilir:

1.Telli çalgılar (Bağlama, cura, cümbüş)
2.Vurmalı çalgılar (Davul, dümbelek, delbek, def)
3.Nefesli çalgılar (Zurna, gırnata, çığırtma, kaval, sipsi, düdük)
4.Yaylı çalgılar (Iklığ, Kabak kemane, Yörük kemençesi)
5.Çarpma çalgılar (Kaşık)

Çalgı yapımcıları bugün teknolojinin sağladığı imkânları büyük ölçüde kullanmaktadır. Bununla birlikte geleneksel yöntemler de önemini korumaktadır. Kimi durumlarda çalgı yapımcıları aynı zamanda iyi bir çalgı icracısıdır. 

Folklor Araştırmacısı Mahmut Davulcu tarafından “ıklığ” yapımcısı Emin Kök ile derleme çalışması yapılırken (Serik İlçesi Demirciler Mahallesi)
Fotoğraf-3: Folklor Araştırmacısı Mahmut Davulcu tarafından “ıklığ” yapımcısı Emin Kök ile derleme çalışması yapılırken (Serik İlçesi Demirciler Mahallesi)


4. Çeyiz Sandığı Yapımcılığı: Hammaddesini ahşabın teşkil ettiği zanaatlardan birisi olan çeyiz sandığı yapımcılığı Antalya yöresinde bilhassa Alanya İlçe Merkezinde sürdürülmektedir. Sandık yapımında hemen her tür ağaç kullanılmakla birlikte en çok tercih edilen ağaç cinsi ceviz ağacıdır. Ceviz ağacının sert, sık ve damarlı olması, dayanaklılığı, iyi cila tutması tercih sebepleri arasındadır. Çeyiz sandığı, halk kültüründeki (evlenme ve çeyiz gelenekleri)  önemini günümüzde de devam ettirmektedir.

Ceviz çeyiz sandığı (Alanya İlçesi Merkez)

Fotoğraf-4: Ceviz çeyiz sandığı (Alanya İlçesi Merkez)


5. Çorap Örücülüğü: 
Örülerek meydana getirilerek ayağa giyilen bir giysi olan çorap İlimizde özellikle kırsal kesimde canlı bir şekilde yaşatılmaktadır. Çoraplar temel olarak yün, kıl, tiftik ve pamuk iplikten; iki veya beş şiş ile örülmektedir.

Yün çorap örülürken (Döşemealtı İlçesi Kovanlık Köyü)
Fotoğraf-5: Yün çorap örülürken (Döşemealtı İlçesi Kovanlık Köyü)

6. Demircilik: Demircilik, hammaddesi maden olan sanatlar bünyesinde yer alan ve demir madenini ısıtarak basit el aletleri yardımıyla işleme ve biçimlendirmeye dayanan geleneksel bir sanattır. Antalya İli Muratpaşa İlçesi (Demirciler Çarşısı), Korkuteli İlçe Merkezi, Elmalı İlçe Merkezi ve İbradı İlçesi Ormana Mahallesi Antalya’da demircilik sanatının geleneksel teknik ve yöntemlerle yaşatıldığı belli başlı merkezlerdendir. Demircilerce kapı kilitleri, pencere doğramaları, kazma, kürek, orak, balta, nacak, çapa, keser, satır, tahra, çengel, dirgen, kahve kavurma tavası ve değirmeni, nal, ekmek sacı, kapı sürgüleri ve çeşitli boyda nal vs. üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu üretim kısmen de olsa bugün de devam etmektedir.

Demirci (Muratpaşa İlçesi Demircileriçi)
Fotoğraf-6: Demirci (Muratpaşa İlçesi Demircileriçi)

7. Bardak/Fığla Bardağı Yapımcılığı: Fığla bardağı, ahşap malzemeden imal edilen ve  suyu taşımak ve muhafaza etmek amacıyla kullanılan bir kaptır. Çam ağacından yapılan bu bardağın köylerde özellikle harman yerlerinde, bağ ve bahçe işlerinde suyu soğuk ve sağlıklı bir şekilde muhafaza ettiği için geçmişte kullanımı çok yaygındır.  Antalya İli Korkuteli İlçesi Çomaklı (Fığla) Mahallesinde sanatın icrası devam ettirilmeye devam çalışılmaktadır.

Fığla bardağı (Korkuteli İlçesi Çomaklı Mahallesi)
Fotoğraf-7: Fığla bardağı (Korkuteli İlçesi Çomaklı Mahallesi)

8. Gılamık Dokumacılığı: Gılamık dokuma Ormana’da halen yaşatılan ipekli bir dokuma çeşididir.  Gılamık dokuma esasında bir tür ipekli dokuma olmakla birlikte, ipek üretiminin azalması ve pazarlamadaki sıkıntılardan dolayı ipeğin yanı sıra pamuk ve keten de kullanılabilmektedir. Dokuma işlemi “düzen” ya da “dezgah” adı verilen ayaklı (ya da pedallı olarak) ahşap tezgâhlarda gerçekleştirilir. Bu tezgâhlarda yaklaşık 90 cm. eninde dokumalar üretilebilmektedir. Gülevcen, çark, pervane ve mekik adı verilen araçlar, iplik elde etmek ve çözgüyü oluşturmak amacıyla kullanılan araç ve gereçlerdir. Gılamık dokumanın başörtüsü ya da çarşaf olarak kullanılmasının yanı sıra mobilya üzerinde örtü takımı (masa takımı, sehpa takımı) olarak kullanımı da mevcuttur. 

Dokuma yapılırken (İbradı İlçesi Ormana Mahallesi)
Fotoğraf-8: Dokuma yapılırken (İbradı İlçesi Ormana Mahallesi)

9. Halı Dokumacılığı: Halıcılık en eski ve köklü Türk sanatlarından birisidir Antalya’da halıcılık denince akla ilk olarak “Döşemealtı halıları” gelmektedir. Döşemealtı, Antalya’nın kuzeyinde, şehre yaklaşık 20 km. kadar mesafede yer alan geniş bir platodur. Bugün Antalya’ya bağlı bir İlçe olan bu yörede ıstar adı verilen tezgâhlarda dokunan halılar literatürde “Döşemealtı halısı” olarak adlandırılmaktadır. En eski örnekleri Antalya müzesinde sergilenen Döşemealtı halılarının atkısı ve çözgüsü koyun yünüdür. Bu yünler doğal boyama yöntemleriyle renklendirilmiştir. Halılarda genellikle kırmızı, mavi, lacivert, bordo, yeşil, siyah, beyaz renkler karşımıza çıkar. Zemin rengi ise kırmızı, mavi, bordo ve laciverttir. Döşemealtı halıları zemin kompozisyonuna göre Halelli, Toplu, Kocasulu, Dallı, Dallı-Akrepli, Mihraplı (Camili), Akrepli, Terazili-Toplu-Yastıklı, Bayraklı, Dokuz Toplu (Yıldızlı), Kuleli Yıldızlı Toplu, Laleli Mihraplı, Koyun Haplı Dallı, Heybe Toplu ve Ambarlı gibi türlere ayrılır. Türk düğümü, ters düğüm veya Gördes düğümü adı verilen teknikle dokunur. Dokunan halılar büyüklüklerine göre “seccade”, “yolluk”, “çeyrek” isimleri alır. Döşemealtı halıcılığının merkezi esas olarak Kovanlık Köyüdür. Günümüzde başta Kovanlık Köyü olmak üzere Döşemealtı ilçesine bağlı köylerde geleneksel halı dokumacılığı -kısmen de olsa- devam ettirilmektedir. 

Halının dokunması (Döşemealtı İlçesi Kovanlık Köyü)
Fotoğraf-9: Halının dokunması (Döşemealtı İlçesi Kovanlık Köyü)

10. Oya Örücülüğü: Oyalar renkli ipliklerle, tığ, mekik, iğne, firkete aracılığı ile örülen; iki veya üç boyutlu olabilen ince dantelalardır. Oyalar, yapıldıkları araca göre mekik, tığ, iğne, firkete oyası gibi adlar alırken kullanılan malzemeye göre de mum, boncuk, püskül, koza, çaput oyası vb. isimler almaktadırlar. Özellikle genç kızlar tarafından meydana getirilen oyalar çeyiz, giysi parçası, masa-sehpa örtüsü, havlu vs. kenarı gibi kullanımın yanı sıra takı tasarımı gibi farklı alanlarda da kullanılabilmektedir.  

Oya (Elmalı İlçesi Merkez)
Fotoğraf-10: Oya (Elmalı İlçesi Merkez)

11. İpek Dokumacılığı: İlimizde Alanya ve çevresi ipek böcekçiliğinin yanı sıra ipek dokumacılığının da devam ettirildiği bir bölgedir. Kozalardan çekilen ipekler dokuma tezgahlarında, bir çok amaçla kullanılabilen kumaşlara dönüştürülmektedir. Tezgahlarda dokunan en önemli ürünlerden birisi “Alanya kuşağı”dır.

 İpek dokuma yapılması (Alanya İlçesi Merkez)
Fotoğraf-11: İpek dokuma yapılması (Alanya İlçesi Merkez)

12. Kalaycılık: Kalaycılık bakır sanatının olmazsa olmazıdır. Bakır eşyaların yıllarca kullanılabilmesini sağlayan en önemli etken kalaylamadır. Ayrıca kalaylama “bakır çalması” adı verilen bakır zehirlenmesini önleyen bir uygulamadır. Kalaycının kullandığı başlıca araç ve gereçler örs, çekiç takımları, kalay madeni, pamuk, nışadır tozu ve kıskaçtır. Kalaycılık, bakır eşyaların gözden düşmesi ve plastik, çelik, teflon, alüminyum vb. eşyaların yaygınlaşması ile birlikte gerilemeye ve yok olmaya başlamış olan geleneksel bir meslektir. Antalya yöresinde bu meslek -özellikle kırsal kesimde- gezici kalaycılar vasıtasıyla kısmen de olsa yaşatılmaktadır. Bunun dışında Elmalı İlçe Merkezi ve Muratpaşa İlçesi Demircileriçi çarşısında sanatın ustaları mevcuttur.

Kalaycı (Elmalı İlçesi Merkez)
Fotoğraf-12: Kalaycı (Elmalı İlçesi Merkez)

13. Kaşıkçılık: Kaşık, yemek yemeye yarayan bir tür sofra aracıdır.  Kaşıkçılık ise maden, kemik, ağaç gibi hammaddelerden çeşitli alet ve teknikler vasıtasıyla bu araçların üretilmesidir. Bu mesleği icra eden ustalar “kaşıkçı” ya da “kaşık ustası” olarak adlandırılır.  Sap ve ağız olmak üzere iki bölümden oluşan kaşıklar yemek çeşitlerine göre farklı gruplara ayrılabilir. Ayrıca süs amaçlı veya oyun kaşıkları da olabilmektedir. Antalya İlinin ormanlık yapısı ağaç işçiliğinin gelişmesi ve yaygınlaşmasını kolaylaştırmıştır. Ağaca ve ağaç işçiliğine dayalı bir sanat olan kaşıkçılık da Antalya’nın birçok yerinde karşımıza –yerel üretim- olarak çıkmaktadır. Bununla birlikte Akseki İlçesi Bademli Köyü ile Demre İlçesi Davazlar Köyü İlimizde kaşıkçılığın yaşatıldığı en önemli merkezlerdir. Testere, keser, törpü, bıçak, eğdi, sıyırgı ve zımpara kaşık yapımında kullanılan başlıca aletlerdir. Kaşık yapımında en çok tercih edilen ağaç türü şimşir ve sandal ağacıdır. Ancak bunun yanı sıra karağaç, meşe, ardıç, çam gibi ağaç türleri de bu amaçla kullanılabilmektedir.  

Ağaç kaşık yapımı (Akseki İlçesi Bademli Mahallesi)
Fotoğraf-13: Ağaç kaşık yapımı (Akseki İlçesi Bademli Mahallesi)

14. Kilim Dokumacılığı: Bir tür kirkitli dokuma olan kilim dokumacılığı Antalya’nın bazı bölgelerinde devam ettirilmektedir. Korkuteli İlçesi Küçükköy ve Büyükköy’de dokunan “Alafaradın Kilimi” ile Kaş yöresindeki “Barak Kilimi” bunlardan en meşhurlarından birisidir. Kilim, yün ip kullanılarak ıstar adı verilen ağaç tezgahlarda kadınlar tarafından dokunur. Çeşitli boyutlarda olabilmektedir.

Kilim dokunması (Korkuteli İlçesi Küçükköy Mahallesi)
Fotoğraf-14: Kilim dokunması (Korkuteli İlçesi Küçükköy Mahallesi)

15. Su Kabağı İşlemeciliği: Anadolu'nun pek çok yerinde yetişmekte olan su kabağı, kabakgiller familyasından tek yıllık bir bitkidir. Genellikle alt kısmı geniş, sap kısmı dar olan su kabaklarının farklı çeşit ve türleri de bulunmaktadır. Su kabağı kullanım alanı en geniş bitkilerden biridir. Kurutulmuş su kabağı çalgı yapımından (kabak kemane), bebek oyuncağı yapımına farklı alanlara ham madde olmuştur.  Çekirdekleri ile birlikte kurutulan küçük su kabakları bebeklerin çıngırakları olurken içi temizlenerek kurutulanlar yıllarca tarlalarda sürahi yerine kullanılmıştır. Günümüzde ise su kabakları daha çok saksı ve avize gibi süs eşyalarının yapımında kullanılmaktadır. Özellikle Alanya’da çok yaygın bir meslektir.

Su kabağının işlenmesi (Alanya İlçesi Merkez)
Fotoğraf-15: Su kabağının işlenmesi (Alanya İlçesi Merkez)


16. Tekne Yapımcılığı: 
Ahşap tekne ve gemiler uzun yıllar boyunca özellikle Antalya sahillerinde yaşayan halkın günlük hayatında önemli bir yer tutmuştur. Kara ulaşımın ve karayolu ağının yaygın olmadığı dönemlerde deniz taşıtları halk tarafından seyahat, ticaret, balıkçılık, ulaşım, eğlence vb. amaçlarla yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Bugün de özellikle sahil boyundaki yerleşimlerde deniz ve deniz taşıtlarıyla kurulan iç içe yaşam bütün canlılığıyla sürdürülmektedir. Geleneksel bir sanat olan tekne yapımcılığı Manavgat, Demre, Kaş gibi yörelerde halen devam ettirilmektedir. Ustalar tekne imalatını el emeği ve balta, keser, testere, rende ve şakül gibi basit aletler ile gerçekleştirmektedir. Günümüzde çeşitli elektrikli aletler de kullanılmaktadır. Bugün için Antalya sahillerinde inşa edilen ahşap tekneler kullanım alanına göre balıkçı ve gezinti tekneleri olmak üzere iki gruba ana ayrılabilir.

İnşa edilmekte olan ahşap tekne (Manavgat İlçesi Kumköy)
Fotoğraf-16: İnşa edilmekte olan ahşap tekne (Manavgat İlçesi Kumköy)

17. Yorgancılık: Geleneksel yorganlar yatakta örtünmeye yarayan, pamuk ya da yünle doldurularak dikilen bir tür örtüdür.  Yorgan, astar, yüz kumaşı ve dolgu malzemesi (yün, pamuk, tüy) olmak üzere üç ana malzeme yardımıyla üretilir. Bu üretim hallaç olarak da adlandırılan yorgancılar tarafından gerçekleştirilir. Dikiş makinesi, iğne, iplik, hallaç yayı, ince sopa, tezgâh, çırpı, tebeşir, pergel, karton, tokmak, metre ve motif kalıpları yorgancı ustaları tarafından kullanılan başlıca gereçlerdir. 

Folklor Araştırmacısı Mustafa Tokat tarafından yorgancılık konulu derleme çalışması yapılırken (Muratpaşa İlçesi Merkez)
Fotoğraf-17: Folklor Araştırmacısı Mustafa Tokat tarafından yorgancılık konulu derleme çalışması yapılırken (Muratpaşa İlçesi Merkez)


KAYNAKLAR:

Davulcu, Mahmut - Tokat, M. - Yörür, S. (2015), Antalya'da Yaşayan Geleneksel Meslek, Sanat ve Zanaatlar-The Living Traditional Professions, Arts and Handicrafts of Antalya, Antalya: Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları.
Anonim (2012), Dünden Bugüne Antalya, I-II, Antalya: Antalya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları.
Aktan, Oğuz (1989), El Sanatları, Ankara: Makro Yayıncılık.
Öztürk, İsmail (1998), Geleneksel Türk El Sanatlarına Giriş, Ankara: Ürün Yayınları.

Hazırlayan: Mahmut Davulcu-Folklor Araştırmacısı



Hiç Şüphesiz ki Antalya Dünyanın En Güzel Yeridir!
M.Kemal ATATÜRK