Adıyaman’da yaşamış insanlar hayatlarını kolaylaştırmak ve ihtiyaçlarını karşılamak için birtakım el sanatları geliştirmişler. Fakat her bölgede olduğu gibi Adıyaman’da da teknolojinin varlığı yüzünden eski yaygınlığı kalmamıştır. Hatta tamamen yapılmayan el sanatları bile bulunmakta.
İl ve ilçe merkezlerinden ziyade köy ve kırsal kesimlerde yaşayan insanların kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yaptıkları ve varlıklarını sürdükdükleri bazı el sanatları da görülmekte. Adıyaman’da halen yapılan bazı el sanatları şunlardırHalıKilim
Adıyaman’da kırsal alanlarda giyilen giysiler ile şehirde giyilen giysiler farklılık göstermektedir. Örneğin Adıyaman kırsal alanlarda hem erkekler hemde kadınlar şalvar giyerken il ve ilçe merkezleri bu geleneksel giyimlerden oldukça uzaklar. Hatta yöresel kıyafetler tamamen terkedilmiş durumda diyebiliriz. Günümüz itibariyle unutulmaya yüz tutmuş bir çok geleneksel giysi Adıyaman kırsal alanlarda halen giyilmektedir.
Adıyaman’ın yöresel kıyafetlerinde kadınlar oldukça detaylı bir giyim kuşama sahiptirler. Özellikle başları için geleneksel kıyafetlerin ayrı bir yeri vardır. Adıyaman’da kadınlar başlarına “terlik” olarak isimlendirdikleri bir başlık giyerler. Bu terlik isimli başlığın etrafını ise “puşu” olarak adlandırdıkları bir bez ile sararlar. Bu puşu oldukça süslü bir bezdir.
Üzerinde gümüş işlemelidir ve etrafına gümüş paralar sarkıtılan bir taç takılır. Kadınların maddi durumuna göre bu gümüş paraların yerine altın paralar da takılabiliyor. Hem genç kızlar hemde evli yada yaşlı kadınlar başlarını bu şekilde bağlarlar. Ama evli ve yaşlı kadınlar başlarına bir de keten bağlarlar. Keten terlik, puşu ve altın paralı tacın üzerine 4 metrelik bir örtüdür. Bu keten iki ucunu çenenin altından geçirildikten sonra başlarının arkasından bağlarlar. Adıyaman’da çok daha eskiden başa çelen, hab ve kıramus da takılırdı.
Çelen; Başa sarılarak arka taraftan başlanan altın başlık.
Hab; 15-20 tane küçük altından oluşan gerdanlık
Kıramus; Altın liralardan meydana gelen boyun takısı
Adıyaman il ve ilçe merkezlerinde erkek yöresel kıyafetlerden neredeyse hiç yok. Ama kırsal kesimlerde halen erkek yöresel kıyafetleri görmek mümkün. Örneğin kıl kumaşlardan yapılmış şalvar halen giyilmektedir
Ayrıca “aba” olarak adlandırılan ceket ve yakasız gömleklerde yöresel kıyafetler içinde. Aynı zamanda yakalı veya yakasız gömleklere de aba denilmekte. Ayaklara ise çorap üzerine yemeni de giyilmektedir. Şalvar ve aba üzerine filli kuşak bağlanmaktadır.
Fillik Kuşak; Beyaz renkte olan püsküllü ve ipekten yapılmış bir kuşaktır.
Çok eski bir zamanda bu bögede yaşayan bir baba varmış ve bu babanın 7 tane oğlu varmış. Baba inanç olarak da putlara tapan birisiymiş. Ama 7 oğlu babanın aksine putlara tapmazlarmış. Birgün baba ava çıkmış ve bunu fırsat bilen oğulları bütün putları kırmışlar. Avdan dönen baba putların oğulları tarafından kırıldığını görünce bütün oğullarını bir bir öldürmüş.
Bu 7 kardeş halk tarafından yiğitlikleri ve mertlikleri ile bilinirmiş. Bu yüzden 7 kardeşin ölümünden sonra halk bu kardeşlere “Yediyaman” ismini vermişler. Zaman içerisinde “Yediyaman” ismi “Adıyaman” ismine dönüşmüş. Bugün halen bu yedi kardeş anılmaktadır. Adıyaman’ın güneyinde 7 kardeşe ait olduğuna inanılan bulunan 7 mezar halk tarafından kutsal sayılmaktadır. Bu yüzden bu mezarlara adaklar adanmakta ve mum yakılmaktadır.
Anlatılanlara göre Adıyaman kalesinin ortasında bir köşk varmış. Buradaki Arap kumandanının kızı Adıyaman kalesini işgal eden Türklerin kumandanını görür ve aşık olur. Türk kumandana aşık olan Arap kumandanının kızı eğer kendisini alırsa kalenin anahtarını vereceğini Türk kumandana bir haberle bildirir. Bu kız bir gece Türk kumandanının yanına gelir ve Türk kumandan ile görüşür. Görüşme esnasında kendisini birşeyin rahatsız ettiğini söyler.
Kız elbiselerini çıkarır ve vücudunun kuru bir ile tahriş olduğunu görür. Bu duruma öfkelenen Türk kumandan şu sözü söyler;
“Baban seni Baban seni kuru bir yapraktan dahi sakınır yetiştirdiği halde kendisine ihanet ettin. Kim bilir bana ne türlü ihanetler yaparsın”
Türk kumandan kızı öldürür ve sorasında hem Adıyaman şehrini hemde Adıyaman kalesini kuşatma sonucu ele geçirir.
O zamanlar Kommagene ülkesinin başkenti olan ve şimdiki ismiyle Samsat ama o zamanki ismiyle Samosata olan bu şehirde bir kral varmış. Bu kralın birde güzel bir kızı varmış. Bu kıza hemen her ülkeden evlenmek için talipleri gelir ama elleri boş dönermiş. Kral kızını tek bir şartla vereceğini söyler. O zamanlar su sıkıntısı çeken şehre kim ilk olarak su getirirse O kişiye kızını verecekmiş. Bunu duyan kızın takipleri gece gündüz şehre su getirmek için uğraşmışlar. Şehre ilk olarak Arsameia prensi su getirmiş ve kral da verdiği sözü tutarak kızı bu prense vermiş.
Anlatılanlara göre Roma döneminde Septimus Severus zamanında yaptırılmış olan ve tarihi 2.000 yıla kadar uzanan Kalıta çayı üzerinde bulunan Cendere köprüsü (Septimus Severus) her iki tarafına da o zaman ikişer adet sütun yapılmış. Bu sütunları ailesini temsil etmesi için diktirmiş. Kendisi, ismi Julia olan eşi ve Caracalla ve Geta ismindeki oğulları. fakat bir savaşta Geta ismindeki oğlu öldürülünce Septimus Severus bu sütunlardan Geta’yı temsil eden sütunu yıktırır. O günden beri bu köprü halen 3 sütunludur.