Kaydı İçin Başvuru Yapan İl veya İller: Bolu, Konya, Şanlıurfa, Tokat
Lavaş-yufka, oklava ya da elle açılan yuvarlak veya oval biçimli ince ekmek türlerindendir. Her iki ekmek de buğday unundan yapılır. Genellikle mayalı hamurdan lavaş, mayasız hamurdan yufka elde edilir. Hazırlanan hamurdan “eysiran” ya da “kazıyacak” adı verilen geleneksel gereçlerle kimi yörelerde "beze" kimi yörelerde ise (Kars, Ezurum) 'künt' olarak adlandırılan küçük parçalar alınır. Bezeler, "senit” veya 'peşkın' denilen küçük ahşap açma tahtası üzerinde, silindir biçimindeki ahşap bir gereç olan "oklava" ya da el ile açılır. Lavaş "tandır" denilen geleneksel yöntemlerle yapılan toprak veya taş fırınlarda pişirilirken yufka ise daha uzun süre dayanması amacıyla mayasız hamurdan yapılarak ateş üstüne konan "sac" üzerinde pişirilir. Pişirme sırasında yufkayı çevirmek için evreağaç/pişirgeç adı verilen yassı tahta gereç kullanılır. Lezzet açısından hamurun is çıkarmayan odun ateşinde veya köz üzerinde pişirilmesi tercih edilir.
Lavaş-yufkanın hazırlanışı toplu işgücü ve paylaşıma dayalı geleneksel uygulamalar içerir. Kırsal alanlarda toplumsal dayanışmanın bir göstergesi olarak her aile için komşuların yardımıyla (imece yöntemiyle) pişirilir.
Geleneksel Türk Mutfağı'nın önemli bir parçası olarak şehirlerde lavaş-yufka, evlerde aile bireyleri; lokantalarda, fırınlarda ise mesleği usta çırak ilişkisi içerisinde öğrenmiş lavaş-yufka ustaları tarafından pişirilmektedir. Bu ekmekler, gündelik kullanımlarının yanısıra, bayram, mevlit, düğün, ölüm gibi özel gün ve törenler için de yapılmaktadır. Bu özel günlerde lavaş-yufka yapımı için yardıma gidecek olan kişi toplumsal dayanışmanın bir örneği olarak yanında ununu ve diğer gerekli gereçlerini de götürür
Türkiye'nin tüm coğrafi bölgelerinde görülmektedir. Özellikle kırsal kesimlerde yoğun olmak üzere; İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygındır.
Türk kültüründe ekmek ve yapıldığı ocak/fırın/tandırlar kutsal kabul edilir. Bu yerler temiz tutulur, korunur, gözetilir. Ekmek yere atılmaz, yere düşen ekmek parçası 3 defa öpülerek saygıyla baş hizasının üstünde bir yere kaldırılır. Halk arasında bir sözün doğruluğunu ispat etmek için ekmek üzerine yemin edilir(‘Ekmek hakkı için’, 'Ekmek gözümü çarpsın!', 'Ekmek, Kur'an hakkı için'). Halk kültüründe ekmek bolluk bereket ve paylaşım sembolü olarak sözlü edebiyatın biçimlerinden olan deyimlere deyişlere bilmecelere de yansımıştır. "Ekmeğini yalnız yiyen yükünü kendi dişiyle kaldırır" bu deyişlerin örneklerindendir.
Ramazan ayında, kış hazırlığı için, hasat öncesi, düğün, cenaze ve bayram gibi özel gün ve davetlerde toplu olarak lavaş-yufka yapılır ve yenilir. Düğün davetleri, "ekmek atımı" denilen lavaş-yufkanın her eve dağıtılması ile başlar. Doğaya zararı olmayan, kolay ve ucuz yollarla edinilebilen kaynaklarla yapılan geleneksel ekmeğe dair bilginin komşuluk ilişkileri çerçevesinde paylaşılması, aynı sokakta yaşayan ev hanımlarının her biri farklı bir görev üstlenerek imece usulü ile ekmek yapmak için toplanmaları, bu toplantılarda günlük sıkıntıların paylaşılması, bunlara çareler üretilmesi ve birbirlerini desteklemeleri sadece bireylerce uygulanabilecek olan bir geleneğin sosyal yönünü vurgular.
Bu yönleriyle gelenek insanları bir araya getiren, dayanışmayı arttıran ve bağları güçlendiren sosyal ve kültürel bir işleve sahiptir.
DEVECİ OYUNU
Konya'da güdük toplama, yağlı gevrek, saya gezme gibi farklı bir gelenekleri olan köylerde, geçmişten gelen bu gelenekleri yaşatılmaya devam ediyor.
Küçükmuhsine Köyü Kültür Sosyal ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Osman Şahin, "Tarihî ve kültürel değerlerine gelenek ve göreneklerine son derece bağlı olan köyümüz dil, din, giyim-kuşam, ev bark, yeme, içme, doğum, sünnet, nişan, nikâh, kına, düğün, asker uğurlama, ölüm, komşuluk, yardımlaşma- dayanışma vb. örf ve adetlerine derin bağlarla bağlıdırlar. Deveci oyunu ise en meşhur geleneklerimizdendir. Köyümüzün şenliklerinde oynanan Deveci oyunu bütün düğünlerimizde de sahnelenir.
Deveci oyunu aslında bir kız kaçırma oyunudur. Deveci başı her dönemde değişir. Bu geleneklerimizin yaşatılması da son derece önemlidir. Bugün tarihimizden uzaklaşan gençler maalesef aile bağlarının da zayıflamasında önemli rol oynuyor.
DOĞAÇLAMA OYNANIYOR
Öte yandan Yozgat civarlarında oynanan Deveci Oyunu ise bir hırsızla bir çobanın kovalamacısını anlatır. Bir hırsızın Deveci katarından bir şeyler çalmaya çalıştığı oyundaki tiplemeler, kostümler, sarf ettikleri sözler alıştığımız salon tiyatrosunun dışında geleneksel Türk tiyatrosunun doğaçlamasının hoş bir örneğini oluşturuyor. Ayşe Avcı-Memleket