• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi29
Bugün Toplam90
Toplam Ziyaret101929
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Nasrettin Hoca

 

NASREDDİN HOCA ŞENLİKLERİ

 

Sözlü kültürümüzün en önemli figürlerinden olan Nasreddin Hoca’yı anmak için, her yıl temmuz ayında Akşehir’de Nasreddin Hoca Şenlikleri düzenlenmekte. Her 5-10 Temmuz tarihleri arasında kutlanır.  festivalde birbirinden farklı etkinlikler Akşehir’de kültür – sanatseverler ile buluşur

 

Festival, her sene, İstanbul Haydar Paşa garından temsili Nasreddin Hoca ve etkinliklerde yer alacak ünlüleri taşıyan ‘Gülmece Treni’nin Akşehir garına gelmesi ile birlikte başlıyor.

 

5 Temmuz günü Nasreddin Hoca’nın temsilen türbesinden uyandırılması ve Akşehir sokaklarında gezdirilmesi ve ardından da Akşehir Gölü’ne gidilip orada göle maya çaldırılmasıyla devam ediyor. Şenlik boyunca konserler, tiyatro oyunları ve etkinlikler coşku ve ilgi ile 6 gün boyunca devam ediyor. Ayrıca sergiler, kitap imza günleri, açık oturumlar, yarışmalar da düzenleniyor.

Tüm dünya tanıyor
Türk Halk Bilgesi Nasreddin Hoca, 700 yıldır geçmiş ve gelecek kuşakları birbiriyle kaynaştıran kıvrak zekâsı ile biliniyor. Hoca; güldürürken düşündüren fıkraları, renkli ve bilge kişiliği, göle çaldığı umut mayası, eşeği, kavuğu ve cübbesiyle Balkanlar’dan Orta Asya’ya kadar, tüm insanlığa dostluk, barış ve hoşgörü mesajları ileterek, yüz milyonlarca kişinin yüreğinde ve zihninde özel bir yer edinmeyi başarmıştır.

Türkiye’de en uzun geçmişe sahip şenliklerden biri olan Akşehir Nasreddin Hoca Şenlikleri, ilk kez 21 Haziran 1959 tarihinde düzenlenmiştir. Ünlü Türk yazarlarından Aziz Nesin’in de bulunduğu ilk şenlikte açılan kitap sergisi için, her ülkenin Ankara’daki büyükelçiliklerine yazı yazılarak, ülkelerinde yayınlanan Nasreddin Hoca kitaplarından istenmiştir.

Karikatür yarışması
Her yıl Akşehir’de düzenlenen Nasreddin Hoca Şenlikleri, 1973 yılından itibaren Uluslararası Nasreddin Hoca Şenlikleri adı altında, uluslararası bir kültürel etkinliğe dönüşmüştür. Aynı tarihte, Akşehir’deki Nasreddin Hoca ve Turizm Derneği’yle, Karikatürcüler Derneği tarafından ortaklaşa “Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması” düzenlenmiştir. Sonradan bu yarışma Karikatürcüler Derneği tarafından sürdürülmüştür.

 

Nasrettin Hoca (d. 1208, Sivrihisar - ö. 1284, Akşehir)

Eskişehir'in  ilçesi Sivrihisar'a bağlı Hortu yöresinde doğdu, Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun'dur.

Önce Sivrihisar'da medrese öğrenimi gördü, babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. 1237'de Akşehir'e yerleşti. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasrettin Hoca biçimini almıştır.

Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celâlettin ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur'la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır.

Nasrettin Hoca'nın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir.

Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma. Gülünç duruma düşürme, kendi kendiyle çelişkiye sürükleme, Şeriat'ın katılıkları karşısında çok ince ve iğneli bir söyleyişle yumuşaklığı yeğlemedir. O, bunları söylerken bilgin, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan gibi çelişik niteliklere bürünür. Özellikle karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir. Bu öğeler Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasrettin Hoca, halkın duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır. Söyletilen kişi, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasrettin Hoca'nın diliyle kendi sesini duyurur.

Nasrettin Hoca, bütün gülmecelerinde, soyut bir varlık olarak değil, yaşanmış, yaşanan bir olayla, bir olguyla bağlantılı bir biçimde ortaya çıkar. Olay karşısında duyulan tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile getirir. Tanık olduğu olaylar, genellikle, halk arasında geçer. Hoca soyluların, yüksek saray çevresinde bulunanların aralarına ya çok seyrek girer ya da hiç girmez. Sözgelişi onun tanıştığı söylenen Selçuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur'la ilgili "hamam, Timur ve peştemal" gülmecesi de, Timur'dan çok önce yaşadığı için, sonradan üretilmiştir. Halk beğenisi Hoca'yı Timur gibi çevresine korku salan bir imparatorun karşısına hamamda çıkarak, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit" türünden bir yergi yaratmıştır. Burada yerilen, dolaylı olarak, kendi toplumun, halkın üstünde gören saray insanlarıdır.

Nasrettin Hoca gülmecelerinde dile gelen, onun kişiliğinde, halkın duygularını yansıtan başka bir özellik de eşeğin yeridir. Hoca eşeğinden ayrı düşünülemez, onun taşıtı, bineği olan eşek gerçekte bir yergi ve alay öğesidir. Anadolu insanının yarattığı gülmece ürünlerinde atın yeri yoktur denilebilir. Eşek, acıya, sıkıntıya, dayağa, açlığa katlanışın en yaygın simgesidir. Soyluların, sarayların çevresinde üretilmiş gülmecelerde eşek bulunmaz, oysa at geniş bir yer tutar. Bu konuda, başka bir çelişki sergilenir, gülmecede güldürücü öğe ile yerici öğe yanyana getirilir. Bunun örneği de kendisinden eşeği isteyen köylüye, "eşek evde yok" deyince ahırda onun anırmasını duyan köylünün "işte eşek ahırda" diye diretmesi karşısında, Hocanın "eşeğin sözüne mi inanacaksın benimkine mi" demesidir.

Onun gülmecelerinde, kaba sofuların "ahret" le ilgili inançları da önemli bir yer tutar. "Fincancı Katırları", "Ben Sağlığımda Hep Burdan Geçerdim" başlıklı gülmeceler katı bir inanç karşısındaki duyguyu açığa vurur. Toplumda neye önem verildiğini anlatan "Ye Kürküm Ye" gülmecesi, Hoca'nın dilinde, halkın tepkisini gösterir.

Nasrettin Hoca'nın etkisi bütün toplum kesimlerine yayılmış, "İncili Çavuş", "Bekri Mustafa", "Bektaşi" gibi çok değişik yörelerin duygularını yansıtan gülmece türlerinin doğmasına olanak sağlamıştır. Bunlardan ilk ikisi saray çevresinin oldukça kaba beğenisini, üçüncüsü de gene halkın Şeriat'ın katılığına karşı duyduğu tepkiyi dile getirir. Akşehir, Nasrettin Hoca ile adını Dünya'ya duyurmuştur. 1208-1284 yıllarında Akşehir'de yaşayan ünlü düşünür ve mizah ustası Nasrettin Hoca anısına yaşatmak için uluslararası ve ulusal düzeyde kutlamalar ve festivaller düzenlenmektedir.