Mevlana ölümün aslen bir cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçması anlamına geldiğini düşünen Hz. Mevlana, Şeb-i Arus’a ‘Düğün Gecesi’ anlamını yüklemiştir. Mevlana Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273 tarihinde öldü. Şeb-i Arus kelimesi bizzat Mevlana’nın şiirinde geçer: Bizim ölümümüz, ebedî bir düğündür.
ŞEB-İ ARUS NE DEMEK?
Şeb-i Arus kelimesi “Düğün Gecesi” demektir. Mevlana ölüm gününü “Hakk’a vuslat” yani “Yaratana Kavuşma” (Düğün Günü-Gecesi) saymıştır, “Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan” der. Ölüm Mevlana için kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahi bir cevher olması nedeniyle “Allah’a dönüş” olarak yorumlar. Bir başka ifadeyle ölüm “cismin ortadan kalkması değil, Allah’a doğru uçmasıdır”. Ölüm, Müslümanlık öncesi Türklerde de aynı şekilde ifade edilir.
SEMA TÖRENİ NEDİR?
Toplu veya tek başına yapılan Sema aynı amaç içindir. Toplu halde yapılan Sema’ya, “Sema Töreni” denir. Sema’nın düzenli olması için konulan kurallar bir törene, Farsça’sı “Mukabele”ye dönüşmesini sağlamıştır. Bu Sema töreni Mevleviler tarafından yapıldığı için “Mevlevi Mukabelesi” denir.
MEVLANA’NIN ANLAM DOLU SÖZLERİ
İstediğin kadar inançlıyım de namaz kıl, sadaka ver. Umut verip, güven aşılayıp da yarıyolda bıraktığın insanın gönül sadakasını her iki dünyada da veremezsin.
Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor, gama binlerce defa aferin.
Kendine gel, yepyeni bir söz söyle de dünya yenilensin! Sözün öylesine bir söz olmalı ki; Dünya’nın da sınırını aşmalı. Sınır nedir, ölçü ne? Bilmemeli!
Korku erkektir, umut ise dişi; onlardan ölümsüz ve temiz şeyler doğar.
Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusuru örtmeyi marifet edin! İşte o zaman kusursuz olursun.
Mademki kendinde bir dert veya pişmanlık hissediyorsun; bu, Allah’ın sana olan yardımının ve sevgisinin bir delilidir.
Çirkinlikle güzelliği görünüşle değil, akılla ayırt edin.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.
Ayrılık içinde insanın gözünü açıp kapayıncaya kadar geçen zaman, yıl gibi gelir.
Gönlü ışık yakmayı, aydınlanmayı öğrenen kişiyi, güneş bile yakamaz. Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen benliğini yakıver.
İnsaf et, aşk güzel bir iştir! Onun bozulması, güzelliğini kaybetmesi, tabiatın kötü niyetli oluşundandır.
Her dil, gönlün perdesidir. Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır.
Bizim sözlerimizin hepsi nakit, başkalarınınki nakildir. Nakil, nakdin fer’idir.
Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, Neye güldüğünden ise zekâsını ve seviyesini anla.
Ben kilitten seslenen bir kapı anahtarı gibiyim sanki. Sanır mısın ki benim sözüm sadece bir sözdür.
Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır.
Nice bilginler vardır ki gerçek bilgiden, hakiki irfandan nasipsizdirler. Bu ilim sahipleri, bilgi hafızıdır, bilgi sevgilisi değil.
Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi?
Ne tükenmez hazinesin ey dil! Ne devasız bir dert..
Başkalarına imrenme, çok kimseler var ki senin hayatına imreniyorlar.
Bir kimseyi tanımak istiyorsan, düşüp kalktığı arkadaşlarına bak.
Bazen diyorum ki; “ne olacak söyle gitsin”.. Sonra diyorum; “Söyleyince ne olacak, sus bitsin”
Hırs insanı kör ve ahmak eder. Bilgisiz hale sokar da ölümü kolaylaştırır.
Herkes dışını süslerken, sen içini, kalbini süsle. Herkes başkasının ayıbını araştırırken, sen kendi ayıplarınla meşgul ol.
İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin.
Yanımda kimse olmadığından değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyeceğim kimse olmadığından yalnızım ben.
Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.
Yetmiş iki millet kendi sırrını bizden dinler. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney gibiyiz.
Açlık, ilaçların padişahıdır. Hekimler niye perhiz verir düşünsene.
Aklın varsa bir başka akılla dost ol da, işlerini danışarak yap.