• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam62
Toplam Ziyaret101901
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Aşık Şenlik

Facebook

Aşık Şenlik

Asıl adı Hasan olup 1850'de Çıldır'ın Suhara (Yakınsu) köyünde doğmuştur. Aşık Şenlik Terekeme (Karapapak) boyundandır. Karapapak ağzını en yetkin biçimde kullanan Şenlik, 14 yaşında kuş avcılığı yaparken dere boyunda uyuya kalmış, düşünde aşk badesini içmiş. Kalkınca şiir söylemeye başlamış. 19 yaşında iken Ahılkelek'in Lebis köyünden Aşık Nuri'den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis, Gürü ve Revan'ı , dolaşmış, çağının birçok aşığıyla karşılaşmalar yapmıştır.  

Edebiyat araştırmacısı Nejat Birdoğan, Şenlik'in şiir dünyasına eğilirken şunları söyler: "Artık, ozanlığa ve deyişlere bir düşle boşlamalarının gerçek­ olduğunda şüphe, kalmayan bütün halk ozanlarının düşünü Şenlik de görmüştür. Bu düşte bade yoktur. Sadece Salatın isminde bir kız görmüş, bu görüş kızın ardı sıra yanıp tutuşmasına yetmemiştir. Nitekim ozanımız da Huri isminde bir kızdan başkasına yanıp tutunma ve bağlanma yoktur. Huri de çabuk unutulmuştur.

Dinleyin ahbaplar, yaran yoldaşlar  
Bir sağalmaz derde düştüm bu gece.

dizeleriyle şenlik hayatına başlayan ozan, güvenlidir. Bu tatlı derdin bir yandan kendini kemirirken diğer yandan da kendine bir ün bırakacağına emindir. O, dizelerinde bazen bir altın, bazen bir aşra vurulan direk olarak kendisini görür:

Men bir zerem zer kadrini bilene
Aşkın metahını satmak isterem.

veya,

                Rütbem arşa direk oldu, hak ile yaksan menem.  


         Bütün bu güvenle ve gururla beraber ustaya saygı, konusu, deyiş ve Sanat bakımından zorlanmama, güler yüzlülük deyişlerde ana temdir. Din konu­sunda halka özgü olağanüstü bilgileri bile kapsayan duyuşlarla dolu fakat asla ısrarlı değildir. Zaten Şii mezhebinin etkisiyle bir toleransı da vardır. O yörede kadınlarda kaç göç yoktur. Doğa konularında çiçeklere, gelin kız dedim-dedilere bağlanır. Şenlik vefadan yakınır. Toplumdan şikayetçi değildir. Toplum içerisinde bir insan düşmüşse bu toplumun değil kişinin suçudur. Kişi,  Sakınarak gezmeli ve konuşmalıdır.

Manasız mantıksız sözü bilmenin faydası ne?
Az anlayıp çok söyleyip gülmenin faydası ne?

İtibar dediğin elde bir muhalif şişedir  
Boş yere kaldırıp taşa çalmanın faydası ne?

   

veya

Kadir Allah budur senden dileğim
Mert olanı salma baştan ayağa,

Men ezzinam ayağa

Nazlım olurup ayağa
Göreydim gül zünü
Yüz süreydim ayağa.

Aman aman mağıl dolan mert yiğit  
Seyragıplar salar seni ayağa.

 

Şenlik çağı, halk ozanları bakımından geniş ve güçlü bir çağdır. Ozanımız bu ozanlardan Feryadi, Mazlumi, Sümmani, Aşık Abbas ve İzani ile karşılaşmıştır. Sümmani, ile bütün hayatları boyunca bir kardeş gibi yaşamışlardır. Söylentiye göre bir karşılaşmalarında uzun boylu çaba sarf edip, yorulunca Şenlik'in annesi içeri girerek her ikisine de kardeşsiniz anlamına gelmesi için göğüslerini göstermiş ve ozanları ayırmıştır."

Dil olarak ağdalı bir dil kullandığı görülse de, çağının ozanlarında genel olarak görülen bu durum, salt Şenlik için eleştiri konusu edilebilecek bir özellik değildir.

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının olduğu dönemde Şenlik kahramanlık destanlarıyla, koçaklamalarıyla yöredeki milis kuvvetlerin direnç kaynağı olmuştur.

Kars'ın Ermenilerle dolu olduğu günlerde, Çıldır'dan Kars'a gelen Aşık Şenlik, durumun kötü olmasından, geri döner. Dönerken yolda arkasında süvarileriyle, bir Rus Generali rastlar. Kendisinden vaziyet hakkında ve Rus Çarlığını mı, yoksa Osmanlıların yanında mı yer alacağını soran Rus generaline şu  yanıtı verir:

Hulusi gabilden bilsen fikrimi

Men Allah'tan Al'osmanı isterem.
Merhamet sahibi ol rahmi gani
Nesli mürsel hökmü hanı isterem.

Süleyman mülkünde bergarar duran
Muhammet vekili makamı nuran
Hıfsının ezberi ayeti Kur'an
Selavatl, o Sulfanım isterem.

Al'osman şahım var şahlar serveri
Dilinde salavat zikri ezberi

Kaftan kafa zirü zeminden beri
Hükmetmağa bir tek onu isterem.

Emri Hak yedinden çekilip kalem

 Var imiş ettiğim yetişti belam

 Mülkünde saltanat hükmünde alem

 Divanında Şevket Şam isterem.

 Gam günlü Şenlik'in gönlünün şadı

 Çıkmaz hatırımdan Al'osman adı,

 Gidipti dünyanın lezzeti tadı

 Mahşer günü bir mekanı isterem.

     Bunu dinleyen Çarlık Rusyası nın generali bu büyük ozanımızı kutlayarak "Eğer Çarlık Rusyasını istiyorum deseydin, hemen boynunu vurduracaktım. Tam dinine sadıkmışsın." diyerek, yirmi beş lira da mükafat verir. Zamanın tanınmış bir çok aşıklarıyla karşılaşmalarda bulunan Şenlik, istilacılarla mücadele veren en güçlü aşık olarak bilinir.  

1913 yılında, Revan'da hanlar arasında yapılan bir düğünde, toy babası seçimi için bilinmedik bir hikaye yarışı başlar. "Latif Şah" hikayesi Revan'lı Bala Mehmet tarafından, okununca, aldığı birincilikle, başını belaya sokar. Toy babası seçimini kazanan Bala Mehmet, bazı hanlar tarafından sıkıştırılarak, hikayenin ustasının gelmemesi halinde başının vurulacağını belirtirler. Hanların baskısı üzerine Şenlik'e gelen aşık, onu da alıp, Revan'a giderler. Oradaki aşıklar Şenlik'in atışmalarda yendiği, bağladığı kişiler olup, Aşık Şenlik'e kin besleyenlerdir. Revan'da yapılan atışmalarda da yenilirler. Zaten kinli olana bu aşıklar, Şenlik'e bir tuzak kurarak, yemeğine zehir katarlar. Has­talanan Aşık Şenlik, trenle Arpaçay'a kadar gelir, Dilaver köyünde iyice has­talanır ve ölür. Cenazesi Akbaba'nın Hozu köyüne ve oradan Çıldır'ın Suhara köyüne getirilir. Mezarı buradadır.

1

      Ehl-i islam olan işitsin bilsin,
      Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
      İsterse Uruset ne ki var gelsin  
      Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.

Guşanın kılıcı geyinin donu

Gavga bulutları sardı her yanı
Dağda goç yiğidin şan alma günü
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Gavga günü namert sapa yer arar
Er olan göğsünü düşmana gerer
Cemi ervah bizden meydana girer
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

     Asker olan bölük bölük bölünür
     Sandınız mı Kars kalası galınır

Boz atlar üstünde gılıç çalınır

Can sağ iken yurt vermeniz  

Hele Alosrnan'ın görmemiş zorun

Din gayreti olan tedarik görün  
Al tepip baş kesin Kazak'ı kırın       

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Benesferdir bilin Urus'un aslı

Orman yabanisi balıkçı nesli

Nınzır sürüsüne dalıp kurt misli

Can sağ iken yurt vermeniz düşmana  

Şenlik durursuz atlara minin

Sıyra gılıç düşman üstüne sürün

Artacaktır şanı bu Al'osmanın
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

2

İster ihtiyar ol ister nevcivan
Bu dünyada bâkî kalan öğünsün
Meraksız fikirsiz gamsız her zaman
Her zaman şâd olup gülen öğünsün

Müddet ki Hazret-i Ademden beri
Okunmaz defteri bilinmez sırrı
Bu dünyadan gitti nice bin biri
Ahretten dünyaya gelen öğünsün

Sefil Şenlik der ki bu dünya fâni
İskender Ürüstem Süleyman hani
Ecel pazarından kurtaran canı
Azrailden mühlet alan öğünsün

 

3

Aşk ucunnan abdal oldum gezerem yolu siyah
Sevdiğim galbi garadır fikr-i hayalı siyah
Hak mene müyesser edif talih iğbalı siyah
Gönlüm isder elim yetmez ibrişim teli siyah
Hasretim gonca dehana can intizar kırmızı

Gene tavus nezaketli pervazı pirim yeşil
İnci mercan yakut zümrüt lal-ı gevherim yeşil
Süsen sünbül mor menevşe gül nakışlarım yeşil
Anberim suhru al halameneviş nurim yeşil
Kul Şenlik vasf-ı hal eyler söz muhtesar kırmızı

 

4

Deli gönlüm nasihat etsem
Deme ulusum var elim yaltşıdır
Bu dünya fanidir kimseye kalmaz
Deme bu dünyada kalan yahşıdır.

Meydana giremde özümü öyme
Şeytana uyupta kimseye söyme
Gücün yeter diye yetimi döyme
Deme kuvvetliyem kolum yaltşıdır.

Şenliyem dünyada çekerim zarı
Sinem üste yandı sevdanın narı
Bir yiyide olsa bedasıl karı
Ona sağlığtasa ölüm yahşıdır..

5

Bu dünyanın safasını sürmeden
Ne tuttun yakamı ay ihliyarlık
Evvelki devranın düşer yadıma
El götür yakamdan koy ihtiyarlık

Alıp verir dizlerimin yelini
Eğdin kametimi büktün belimi
Yakın iken ırağ ettin yolumu
Günlük yolum oldu ay ihtiyarlık

Dayaksız adım atabilmenem
Tüy döşek üstünde yatabilmenem
Altı aylık çocuğa yetebilmenem
Ettin sabilere tay ihtiyarlık

Sultan idim dağ başında ben ezel
İndi dökülenler gönlümden gazel
Beni görüp güler idi her güzel
Onu da ömrüme say ihtiyarlık

Sulandı gözlerim zay oldu işler
Ağız papuçladı döküldü dişler
Ürkmez oldu benden yerdeki kuşlar
Çekerim elinden huy ihtiyarlık

Sefil Şenlik böyle bir hale geldi
Aşk ucundan benzi sarardı soldu
Evlad ü ıyalim terkimi kıldı
Ahir günüm oldu zay ihtiyarlık...

6

Ala gözlüm meni Mecnun eyledin
Humarranıf serhoş bahma bir yana
Men ezzinem bir yana
Dara zülfün bir yana

Od saldın üreğime başına
Gorkurah ki alışa bir yana
Eğer bend olmasam zülfün teline
Baş götürrem bu ülkeden bir yana