Tekirdağ’ın Müzeleri
Tekirdağ’ın kadim tarihinin koridorlarında gizemli bir yolculuğa çıkmak isterseniz, zamana açılan dört ayrı kapının tokmağını çalmanız gerekir. Başta Kültür ve Turizm Bakanlığı eliyle hizmet vermekte olan Tekirdağ Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi olmak üzere, üç ayrı müze daha Tekirdağ’ın geçmişe dair sırlı dünyasının kapılarını aralar.
Dilerseniz şimdi sizlerle Tekirdağ Müzeleri’nin o kapılarını çalalım ve zamanda keyifli bir yolculuğa çıkalım.
İşte; sadece zengin yüzey araştırmaları değil, sualtı arkeolojisi dalında da önemli buluntular veren eserlerin sergilendiği, Tekirdağ’dan değer alıp Tekirdağ’a değer katan şahsiyetlerin taçlandırıldığı, Tekirdağ’ın Müzeleri…
TEKİRDAĞ ARKEOLOJİ VE ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Tekirdağ müzecilik değeri taşıyan önemli buluntulara sahip bir yerleşimdir. Bu eserlerin değerlendirilebilmesi adına şehirdeki ilk müzecilik faaliyetleri 1967 yılına tarihlenmektedir. Tekirdağ Müzesi ilk olarak Deniz Kulübü Binası’nda açıldığında takvimler 8 Mayıs 1967 yılını göstermektedir. Deniz Kulübü Binası o dönem Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü’ne ait bir binadır. Müzenin şimdiki binasına taşınmasına kadar olan misafirliği 10 yıl sürer.
Tekirdağ Müzesi’nin bugün kullandığı bina olan ve Vali Konağı olarak 1927 yılında yapılan yapının 1977 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, müze yapılmak gayesi ile devrinden sonra, yapının restorasyonu başlar. Çeşitli sebeplerle uzayan çalışmalar neticesinde bina Tekirdağ Müzesi olarak 28 Aralık 1992 tarihinde ancak halkın ziyaretine açılabilir. Geçtiğimiz yıllarda 2 yılı aşan bir süre başka bir restorasyon süreci yaşayan müze binası, Nisan 2012’de fiziki olanakları iyileştirilmiş şekilde yeniden hizmet vermeye başlamıştır.
Üç katlı binanın 1. ve 3. katları müzecilik için değer taşıyan arkeolojik ve etnoğrafik eserlerin sergilendiği salonlara sahiptir. Binanın 2. katı ise idari işlerin yürütülebilmesi için düzenlenmiştir. Müzenin teraslar halinde alçalan bahçesi anıtsal kimlikli tarih ve kültür varlıklarının sergilenmesi için ayrılmıştır. Ayrıca bahçenin bir bölümü ziyaretçilerin dinlenebilmesi için düzenlenmiş küçük bir çay bahçesine ev sahipliği yapmaktadır.
Tekirdağ Müzesi, Taş Eserler Salonu
Müzeye girenleri karşılayan geniş hole omuz veren Taş Eserler Salonu müzenin giriş katında yer almaktadır. Geniş ve uzun bir salona sahip Taş Eserler Salonu’nun orta kısmında camekan ile örtülmüş Naip Tümülüsü buluntularına ait sergileme detayı; salonun duvarları boyunca sergilenen objeler ve o objeler ile elde edildiği bölgelere dair bilgilerin yer aldığı panolar yer almaktadır.
Müzenin Taş Eserler Salonu’nda türünün iyi korunmuş örnekleri olan heykeller, steller yer almaktadır. Anıtsal özellikler arzeden bu buluntular Tekirdağ’ın ören yerleri olan; Apri ( Kermeyan ), Byzante ( Barbaros ), Heraion ( Karaevli Altı ) ve Perinthos ( Marmara Ereğlisi ) yerleşimlerinden elde edilmiştir.
Sergilemelerin arasında camekan bir bölümde, Trak krallarından biri olduğu düşünülen Kersepleptes’e ait mankenle yapılan canlandırmaya ait bölüm dikkat çekicidir. Kersepleptes’in anladığımız manada kudetli bir kral olmadığı, daha kudretli bir yapı adına hareket eden Odyris soylularından biri olduğu savını öne süren değerlendirmeler mevcuttur. Karaevli Harekat Tepe Tümülüsü’nde Kersepleptes’e dair elde edilen mezar buluntuları arasında, Kersepleptes’e ait gömü sandığı özelliklidir. Buradaki buluntular arasında altın kaplama boncuklar ile süslenmiş erguvani renkteki kraliyet elbisesi, sarmaşık dalı betimlemeli Diyonissos tacı, meşe dalı betimlemeli kraliyet tacı, kraliyet yüzüğü ve Kersepleptes’in sandaletleri yer alır. Trak soylularının statüsüne göre çeşitli madenlerden basılan bir sikkenin ölülerin dilinin altına yerleştirildiği, ölen kişinin cennetin kapısında bekleyen görevliye bu sikkeyi vererek geçtiği inancıyla konulduğu düşünülen bir sikkenin de bu buluntular arasında olduğunu söylemek gerekir. Canlandırmanın olduğu camekanın ön kısmında iskelet kalıntıları yine bu buluntulara dairdir.
Heykeller ve stellerin ağırlıklı olduğu Taş Eserler Salonu’nda yer alan mermer üzerine çeşitli hacimlerde sıvıların ölçülmesinde kullanıldığı düşünülen “ölçü taşı” farklı bir işlevi ifade eder.
Taş Eserler Salonu’nun orta kısmına konumlandırılmış ve üç tarafı camekan içine alınmış Naip Tümülüsü buluntuları da bu salonun konseptine ait objeler barındırmaktadır. Naip Tümülüsü kazıları müze müdürlüğünce 1984 yılında başlatılmıştır. Naip Tümülüsü bir dramos, dokuz basmaklı bir merdivenle inilen mezar odası şeklinde konumlandırılmıştır. M.Ö 4 yy’a ( M.Ö. 350 ) tarihlenen buluntular arasında; mezar odasında mermerden bir ölü yatağı, bir ziyafet masası, iki adet sehpa bulunmaktadır. Küçük buluntular arasında gümüş kaseler, gümüş kepçe, gümüş süzgeç, bronz kandil, bronz kandil ayağı, bronz kalkan, bronz at koşumları, altın düğmeler yer almaktadır.
Buluntular arasındaki gümüş tepsi üzerindeki yazı tümülüsün kimin adına yapıldığını ortaya koyan bir bilgiyi açığa koymaktadır. Teres adlı bir Trakyalı prense ait olduğu tesbitine varılan bu bilgiye ilaveten; diğer buluntular Teres’in yaşam serüvenini de ortaya koyması açısından değerliklidir. Masa tablasındaki sahne, kaplar ve kalkan kaplamasındaki ikhnemuon ( firavun faresi ) betimlemesi, bu kişinin Büyük İskender’in ordusu ile M.Ö.331’de Mısır’da görev yaptığını göstermektedir.
Karaevli Harekat Tepe Tümülüs’nde raslanan Odyris Kralı Kersepteples’in oğlu Teres, naip Tümülüsü’nün de içinde yer aldığı Ganos Dağları’nı içine alan bölgenin prensi olduğu düşünülmekte ve Büyük İskender’in ordusu ile Mısır’a gittiği bilinmektedir. Naip Tümülüsü’ne dair tarihleme göz önüne alındığında Teres’in M.Ö.324’te Büyük İskender’in ordusundan yapılan geniş çaplı bir terhis ile geriye döndüğü düşünülmektedir.
Tekirdağ Müzesi’nin 2. katı idari hizmetler için tahsis edilmiştir.
Merdivenler boyunca 3. kata çıkarken merdivenlerin başındaki duvarda bizi Kırklareli’nin Vize ilçesinden elde edilen ve 6.yy’a tarihlenen taban mozayiği karşılar. Çoğuna ulaşılamasa bile mozaiyiğin üzerindeki kuş betimlemeleri bütününün ne denli ihtişamlı olabileceğine dair ipuçları vermeye yeterlidir.
Merdivenlerin sonundaki geniş holdeki kapılardan ilki Arkeolojik Küçük Eserler & Etnoğrafya Salonları’na, diğeri ise Tekirdağ Odası düzenlemesine ait salona açılmaktadır.
Arkeolojik Küçük Eserler Salonu
Arkeolojik Küçük Eserler Salonu, ilk katta rasladığımız Taş Eserler Salonu’nun üzerine denk düşecek şekilde uzun ve genişçe dikdörtgen bir salondur. Salon müzesin doğu duvarı boyunca merdiven boşluğunu çevreleyen bir bağlantı ile Etnoğrafya Salonu’na geçişe olanak verir. Salonun orta kısmında, ayrıca konumlandırılmış ve konu bütünlüğüne sahip objelerin sergilendiği küçük camekan bölmeler yer almaktadır.
Arkeolojik Eserler Salonu’nda tarih öncesi çağlardan itibaren Trak, Yunan, Roma ve Bizans dönemi eserleri yer almaktadır.
Salonun duvarlarına konumlandırılmış camekanlarda segilenen objeler ve buluntuların elde edildiği ören yerlerine ait bilgilerin olduğu panolar yer almaktadır. Bu sergilemeler arasında Perinthos Kaya Mezarları, Perinthos Lahitleri, Hayrabolu Hacılı Tümülüsü, Marmara Ereğlisi Toptepe Tümülüsü, Karaevli Tümülüsü, Menekşe Çatağı Kazıları ile bölgenin tarih öncesi buluntular veren ören yerlerinden elde edilen ana tanrıça kapları, toprak-bronz ve cam kap kacak örnekleri, diademler, gömü malzemeleri, madeni ve mermer heykelcikler, mızrak-ok gibi silahlara ait uçlar, takı örnekleri, fibulalar vb..yer alır.
Buluntular kendi bölgesinin kimliğini ortaya koyarken, Trakya’nın diğer ören yerleri ile Bulgaristan başta olmak üzere Balkanlar’daki benzer örnekler arasındaki ilişkiyi kurmak için değerli bilgiler sunmaktadır.
Müzenin bu salonuna ait doğu duvarı sikkeler koleksiyonu için ayrılmış, iki çerçeve içerisinde sunulan sergilemeye ayrılmıştır. Bu bölümde yer alan örneklemeler oldukça zengindir.
Arkeolojik Küçük Eserler Salonu’nun bahçe yönüne ( güneye ) bakan uzun duvarı, Tekirdağ gibi denizle soluyan bir kentin deniz arkeolojisinin zengin örneklerinin sergilenmesine ayrılmıştır. Tekirdağ’da sualtı araştırmaları 1994 yılına dayanır. Tekirdağ Müze Müdürlüğü 1994 yılından itibaren ASAG ( Arkeolojik Sualtı Araştırma Grubu ) katkılarıyla Tekirdağ’ın antik liman kentleri olduğu düşünülen Altınova, Barbaros, Karaevli Plajı,Tunca Kampı,Tekirdağ Limanı içi ve Marmara Ereğilisi kıyılarında su altı araştırmalarına başlamıştır.
Bu bölümün başında “Fayans Batığı” buluntuları yer alır. Marmara Ereğlisi ilçesindeki Perinthos antik iç limanda yer alan Köpüren Kayalar ile batısında yer alan Fener Mevkii deniz taşıtları için tarih boyunca tehlikeler barındırmıştır. Kıyıya 800 mt uzaklıkta yer alan ve Harmancık Feneri mevkiindeki Önercik Kayaları civarında yapılan su altı araştırmaları çok sayıda batığın izine rastlanmasına sebep olmuştur. Bu batıklar arasında yer alan ve müze müdürlüğünde örnekleri sergilenen Fayans Batığı 16.yy’a ait bulgular vermektedir.
Muhtemelen İtalya’nın Faenze kentinden aldığı fayansları (Faenze kenti ürettiği ve adını verdiği “fayans” ve “majolika” tipi seramikleriyle ünlüdür ) kıyıları takip ederek, muhtemelen Osmanlı başkenti İstanbul’a götürmekte olan gemi Marmara Ereğlisi yakınlarındaki Önercik Kayalıkları’na çarparak batmıştır. Tekirdağ Müzesi’nde sergilenen Fayans Batığı örneklerinin birebir karşılıklarının Osmanlı Sarayı’nda kullanıldığı tesbit edilmiştir.
Tekirdağ’ın Ganos diye anılan bölgesindeki limanlardan yola çıkartılan amfora yüklü gemilerden birine ait olan anılan ve çok sayıda yüzlerce iyi korunmuş amfora sebebiyle “Amfora Batığı” diye anılan buluntular, Tekirdağ’ın liman kenti oluşuyla ilgili değerlik taşır. Bu değerlik sadece liman kentlerine ait yerleşimlere sahip olmasından sebep değildir. Ganos Batığı’nda bulunan amforalarda Ganos mührüne rastlanmasının, bu amforalarda taşınan ürünlerin bir coğrafi işaretleme-markalamaya tabi tutularak özel bir kültürün mirası olduğunun göstergesi oluşuyla da özel bir yer edinir.
Tekirdağ Müzesi Etnoğrafya Salonu
Tekirdağ Müzesi Etnoğrafya Salonu, müzenin 3 katında Arkeolojik Küçük Eserler Salonu ile bir geçişle birbirine bağlıdır. Bağlantının sağlandığı bu koridorun solunda yer alan camekanlı bölüm geçmişten günümüze uzanan silah koleksiyonlarından örneklemelere ayrılmıştır. Kılıçlar, baltalar, hançerler, kalkanlardan tutun da çeşitli dönemlere ait ateşli silah örnekleri bu sergileme bölümünde görülebilir.
Bu bağlantı koridorunun sağında, silahlar koleksiyonunun karşısında yer alan duvarda, Tekfurdağı Sancağı ( Tekirdağ Sancağı ) Osmanlı’nın son dönemlerine ve Osmanlı’daki idari sisteme dair bir gurur yansıması olarak sergilemeye alınmıştır. Sergileme levhasında “Tekfurdağı 21 Teşrinievvel 1338” ( Tekirdağ 21 Ekim 1922 ) tarihi not düşülmüştür.
Bu koridoru L şeklinde etnoğrafya salonuna bağlayan camekanda Tekirdağ’ın dokumacılık kültüründen elde edilen örneklemelerine yer verilmektedir. Dokuma tezgahı başındaki bir kadınının manken yardımı ile canlandırıldığı bu bölümde, özellikle Karacakılavuz dokumalarına atıflar yer almaktadır.
Müzenin etnoğrafya bölümünün ana koridorunun karşısında ve en sonunda bir sünnet odası betimlemesi etnoğrafik objeler ve manken canlandırmalarıyla ziyaretçilerin en keyifle yaklaşacağı sergilemedir.
Bu salonun merdiven boşluğuna yaslanan duvarı boyunca; Tekirdağ kadın erkek giyitleri ve aksesuarları, Osmanlı döneminde yapılmış pişmiş topraktan sırlı kaplar, gümüş takı örnekleri, hamam takımlarının olduğu bir camekan yer almaktadır. Koridorun diğer duvarı 4 ayrı pano üzerinde 4’er fotoğrafa yer verilen eski Tekirdağ fotoğrafları sergilemesi için ayrılmıştır.
Tekirdağ Odası Sergilemesi
Tekirdağ Müzesi’nin 3. katında yer almaktadır. Tekirdağ Odası düzenlemesi 3. kat merdivenlerin ulaştığı geniş holden girilen ve merdivenlerin tam karşısına konumlandırılmıştır. Geleneksel objelerler zenginleştirilen oda, 19.yy’daki Tekirdağ ev hayatına dair ipuçları verirken, burada mankenlerle canlandırma yolu ile anlatım güçlendirilmek istenmiştir.
Tekirdağ Müzesi Bahçe Düzenlemesi
Bahçeye müzenin giriş katından zemine açılan merdivenlerle geçiş sağlanmaktadır. Bahçe teraslar halinde alçalmakta, ve merdivenlerle geçişin sağlandığı bu teraslarda anıtsal özellikler gösteren; Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari örneklere yer verilmektedir.
Özellikle Marmara Ereğilisi’nden elde edilen Perinthos Lahitleri hemen kendini ortaya koyan örneklerdir. Lahitlerden ayrı olarak mezar taşları, kitabeler, kabartmalı betimlemeler, çeşitli büyüklüklerde sütunlar, mermer heyke örnekleri, mil taşları vb…bu teraslanmış sergileme bahçesinde görülebilir.
Müzeye gelenlerin bahçede soluklanmasına olanak veren bir diğer düzenleme ise Osmanlı dönemine ait bir Tekirdağ meydan çeşmesi ile sebilin de bulunduğu çay bahçesi düzenlemesidir. Ziyaretçiler müze gezisinin bu son ayağında soluklanıp, bir şeyler yudumlarken bahçeden görülebilen Marmara denizi manzarasını seyredebilmektedirler.
RAKOCZİ MÜZESİ
Macar Prensi II. Frenc Rakoczi, Ertuğrul Mahallesi Barbaros Caddesi üzerindeki 32 no.lu evde 1720-1735 yılları arasında 15 yıl yaşamıştır. Bu ev Macaristan Hükümeti tarafından 1932 yılında satın alınarak müzeye dönüştürülmüştür.
Macaristan’daki Rakoczi ailesi XVII. yüzyıl başlarında en zengin toprak sahiplerindendi. Bu aileden üç kişi Osmanlıların himayesi altında Erdel tahtına geçmiştir. Frenc Rakoczi (1676–1735) Avusturyalılara karşı Macar ayaklanmasının başına geçmişti. Bu arada 1704’de Erdel Beyi seçilmiş, sonra da 1705 de hükümdar ilan edilmişti. Ancak bu bağımsızlık savaşı başarısız olmuş, II. Frenc Rakoczi Polonya ve Fransa’da bir süre yaşadıktan sonra 1717’de Osmanlılara sığınmış ve ölümüne kadar Tekirdağ’da Sultan III. Ahmet’in onun için satın aldığı evde yaşamıştır.
Racokzi Tekirdağ’da birbirine yakın 24 evde yaşamıştır. Sonradan bunlar birleştirilmiş ve bir konak görünümünü almıştır. Bu yapılardan günümüze gelebilen tek yapı konağın yemekhanesidir. Rakoczi’nin ölümünden sonra Macaristan’da Onun adına bir müze yapılması düşünülmüş, bunun için evin bezemeleri, iç donanımı Rakoczi’nin külleri ile birlikte götürülmüştür.
Ancak I. ve II. Dünya Savaşı nedeniyle Macaristan’da bu müze fikri gerçekleşememiştir. Bunun üzerine Macaristan hükümeti Tekirdağ’daki yapıyı 1931–1932 yıllarında bir Macar mimar tarafından restore ettirmiş ve müze haline getirmiştir. Bundan sonra 1981–1982 yıllarında Tekirdağ’daki evin restorasyonu bir kez daha yaptırılmış, bu arada daha önceden sökülerek götürülen yemek salonunun kabartmalarının kopyaları hazırlanmış ve eski yerlerine yerleştirilmiştir.
Müze girişindeki Türkçe ve Macarca kitabelerde evin ne maksatla restore edildiği yazılıdır. Ayrıca giriş holünde II.French Rakoczi’nin büyük boyda yağlı boya tablosu bulunmaktadır.
Müzede II. Frenç Rokoczi’nin döneminde kullanılan eşyalar ile onun yaşamı ile ilgili belgeler müzede sergilenmektedir. İkinci katta da Rakoczi ile birlikte Macaristan bağımsızlık savaşına katılanların yağlı boya resimleri bulunmaktadır. Ayrıca bu ev eski bir Tekirdağ Osmanlı evinin özelliklerini taşımaktadır.
NAMIK KEMAL EVİ MÜZESİ
Tekirdağ’da, Orta Cami Mahallesi Namık Kemal Caddesi’ndeki XIX. yüzyıl Osmanlı evi aslına uygun biçimde Namık Kemal Derneği, İl Özel İdare, Tekirdağ Milli Eğitim Vakfı, Tekirdağ Belediyesi ve gönüllü kuruluşların ortak çalışmaları ile Namık Kemal Evi olarak üç katlı yapılarak düzenlenmiş ve 21 Aralık 1993’de ziyarete açılmıştır. Evin düzenlenmesinde araştırmacı Mehmet SEREZ’in de büyük katkıları olmuştur.
Tekirdağ sivil Osmanlı yapılarından olan üç katlı bu ahşap evde Namık KEMAL ile ilgili dokümanların yanı sıra yöreden toplanmış etnoğrafik eserler de sergilenmektedir.
Geniş bahçe içerisindeki evin bodrum katında büyük panolarla donatılmış bir sergi salonu bulunmaktadır. Mermer döşeli zemin katın holünde Atatürk ve Namık KEMAL’in portreleri bulunmaktadır. Ayrıca burada bir teşhir dolabı, Namık KEMAL’in Bolayır’daki mezarının ve II.French Rakoczi’nin yağlı boya tablolarına yer verilmiştir. Sofadaki iki büyük panoda Namık Kemal’in ismini taşıyan yerler, basında çıkan haberler, belgeler, ailesine ait fotoğraflar ile Tekirdağ’ın eski resimlerine yer verilmiştir. XIX. yüzyıl ev ve el işleri, aydınlatma araçları kahve ve çay takımları da onları tamamlamaktadır.
Sofanın sol kenarında Ahmet Yavuzkurt Tekirdağ Mutfağı odası görülmektedir. Burada davlumbaz, maltız, ocak, sergen, tel dolap, sinili Tekirdağ sofrası, gömme su kazanları, tırtıllı ve kapaklı bakır sahanlar, bakraç serisi, tahta kaşıklık, sürahi ve testiler, Ekmek pişirmeyi gösteren yağlı boya tablolar, yayıklar, bulgur taşları, nişasta ve hamur tekneleri, kahve dolapları, kahve tokmakları, baklava tepsileri, turşu kapları, yaprak basılan küpler, sepetler teşhir edilmektedir. Böylece bu bölümde Tekirdağ mutfağında kullanılan tüm eşyalar teşhir edilmektedir.
Evin eski kiler odası dekore edilmiş, 19. Fırka ve Atatürk Odası olarak düzenlenmiştir. Burada Yarbay Mustafa KEMAL’in 2 -20 Şubat 1915’de 19. Fırkayı (Tümen) kurduğu Redif Kışlası, Sahil Kışlası, Eski iskeleler, Gelibolu yarımadası savunmasında tümü şehit olan 57. Alay Şehitliği’nin, 19. Fırka kumandanlarının fotoğrafları, Harf İnkılâbı ile ilgili olarak 23 Ağustos 1928’de Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının, Tekirdağ seyahati ile ilgili fotoğraflar ve belgeler, 1936 Muratlı, Çorlu, 1937 Trakya Manevraları ile ilgili fotoğraflar T.B.M.M. Başkanı olarak Tekirdağ Türk Ocağına yolladığı yazılar görülmektedir. Marmara Bölgesi ve Piri Reis’in Dünya haritası da bu bölümde bulunmaktadır.
Evin I. kata çıkan merdiven başında Namık KEMAL’in torunu ile resmi, bulunmaktadır. Tekirdağ Muratlı arasında Sırtköy’de rahatsızlanıp vefat eden Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, Anadolu fatihi Sultan Alparslan, Rumeli fatihi Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın salla boğazı geçişini gösteren tablolara da burada yer verilmiştir.
Evin üst katı eski bir Tekirdağ evinin misafir odası olarak düzenlenmiştir. Burada alçak bir sedir, arka yastıkları, köşe yastıkları, kilimler, Selânik mangalı, ceviz konsol ve büyük aynası, gömme ahşap yatak odası dolapları, camla muhafaza edilen Tekirdağ’ın gelin kıyafetleri dallı ve bindallılar, buhurdanlık, yağlıklar, çeyiz bohçaları, çemberler, para keseleri teşhir edilmiştir.
Mehmet Serez Tekirdağ Araştırmaları ve Basın Odasında; Tekirdağ’da doğan, görev yapmış olan ünlüler, Tekirdağ’da son 30 yılda çıkan gazete ve dergi koleksiyonları, tiyatro ve musiki sanatkârlarının eser ve resimleri bulunmaktadır.
Gömme camekânda, Namık KEMAL’in valilik yaptığı yerlerin, Gelibolu, Midilli, Rodos, Sakız adasının 1883 yılında çekilmiş fotoğrafları bulunmaktadır, Namık KEMAL’in eserlerinin yer aldığı başka bir camekân ilgi çekmektedir. Salonda Namık KEMAL, eski Tekirdağ konağı, Uzunköprü eski bir cadde tabloları ile el işi eserler vardır. Büyük bir camekân içinde çuha namazlık, Namık KEMAL’in Londra’da çıkardığı Hürriyet Gazetesi’nden ilk makalesi, mektupları ve tercümeleri teşhir edilmektedir.
Namık Kemal’e ayrılan odada ise Namık KEMAL’in dedesi Tekfurdağ Mutasarrıfı Abdüllatif Bey ve 6 yaşında Namık Kemal, piyano, ayna, şairin öz geçmişi, soy kütüğü, adını koyan Tokatlı Ali Rıza Hafız’ın karakalem resmi, seccadeler ve Namık Kemal yağlı boya tablosuna yer verilmiştir.