• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam41
Toplam Ziyaret101880
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Müzeleri

Isparta Müzesi

Isparta’da ilk müzecilik çalışmaları 1933 yılında halkevinin açılmasıyla başlamıştır. Çevreden toplanan arkeolojik eserler ve İslami mezar taşları müze salonu olarak düzenlenen halkevi binasının bir odasında sergilenmiştir. Halkevinin kapatılması ile birlikte eserler çeşitli depolara kaldırılmıştır. 1973 yılında Halil Hamit Paşa Kütüphanesi’nin bir odası müze deposu olarak kullanılmış ve ilk müze memurluğu kurulmuştur.

Müze binasının temeli 1971 yılında atılmıştır. 1977 yılında yeni müze binasına taşınan eserler burada koruma altına alınmış, müze memurluğu da müze müdürlüğü olmuştur. Müzenin inşaatı 1984 yılında tamamlanmış ve 6 Mart 1985 yılında ziyarete açılmıştır. Müze binası 1997 yılında onarıma alınmış ve 2002 yılında teşhir-tanzim çalışmaları yenilenerek ziyarete hazır hale getirilmiştir.

            Isparta Müzesi’nde 2008 yılı sonu itibarıyla 2953 adet arkeolojik, 2352 adet etnografik, 12671 adet sikke olmak üzere toplam 17976 adet eser bulunmaktadır.

            Isparta Müzesi’nin sergi salonları, ‘Arkeoloji’, ‘Hazine’, ‘Etnografya’ ve ‘Halı’ olmak üzere 4 ana seksiyona ayrılmıştır.  Ayrıca; Arkeoloji Salonu’na geçiş kısmında, 19. yüzyıla ait Hamamcı Evi’nin kurtarılabilen malzemeleriyle ‘Isparta Evi’ düzenlemesi yapılmıştır.

Arkeoloji Salonu:Göndürle (Harmanören) kazı buluntuları, Aksu Zindan Mağarası önünde bulunan Eurymedon heykeli, Perge Antik Kenti’nden heykeltıraşlık eserleri, M.Ö. 6. yüzyıla ait Senirkent-Yassıören’den arkaik üslupta mezar steli ve Yukarı Kilise (Aya Yorgi)’den getirilen 18. yüzyılın ilk çeyreğine ait ikonalar ile 19. yüzyıla ait kapı ve çan sergilenmektedir. Ayrıca vitrinlerde Hellenistik ve Roma Dönemi seramik eserleri yer almaktadır.

   

Hazine Salonu : Pisidia Bölgesindeki Baris, Adada, Antiokheia, Konana, Prostanna, Seleukeia Sidera, Tymbriada, Sagalassos, Kremna, Kreraitai, Termessos, Selge, Ariassos, Andeda, İsinda, Apollonia şehirlerine ait sikkeler (M.Ö. 1. yüzyıl – M.S. 3. yüzyıl), kronolojik sıraya göre yerleştirilmiş Roma Imparatorluk Sikkeleri (M.Ö. 30 – M.S. 393-423), Bizans Dönemi ve Venedik Sikkeleri (M.S. 5-15. yüzyıl) tanıtılmaktadır.

    Bunların yanı sıra Abbasi, Sasani, Büveyhoğulları, Selçuklu, Memluk, İlhanlı, Timurlu ve Osmanlılar’a ait İslami Sikkeler kronolojik bir sırayla yer almaktadır. Ayrıca Osmanlılar’a ait madalya ve nişanlar ile Sultan II. Mahmud’un 32 yıllık saltanatının her yılına ait sikke örneklerinin bulunduğu ‘II. Mahmud Kolleksiyonu’, 374 adet altın sikkenin bulunduğu ‘Eğirdir Definesi’ ve 468 adet gümüş sikkeye sahip ‘Karaağaç Mahallesi Definesi’ ile M.S. 1. ve 3. yüzyıla ait cam eserler; altın, gümüş, cam takılar; bronz ve gümüş aynalar; bronz eserler ve kemik objeler teşhir edilmektedir.

 

Etnografik Eserler Salonu: Salonun açık teşhir bölümünde Isparta geleneğinde kız isteme, kına gecesi, kınada çalgıcılar, kına seremonisinde ikram edilen bulgur aşının hazırlanışı, Yörükler’e ait topak ev oba, hamur tahtasında yufka açan Yörük kadını, yayık yapan genç kız ve çıkrıkta ip eğiren Yörük erkeği konuları işlenmiştir.

          Vitrinlerde aydınlatma araçları (lambalar, fitil makası), gülabdanlar, şifa tasları, buhurdanlık, kadın ve erkek giysileri ile aksesuarları, mutfak ve kahve kültürü, tartı-ayar aletleri, silahlar ve fermanlar sergilenmektedir. Eserler genellikle 19. yüzyılın ikinci yarısına ve 20. yüzyıla aittir.

     

Halı Salonu: Salonda Isparta halılarının yanı sıra, eski halı merkezlerinde dokunan halıların en seçkin örnekleri de sergilenmektedir. Uşak, Gördes, Çanakkale, Bergama, Antalya (Döşemealtı), Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Doğu Anadolu ve Konya yörelerine ait halılar mevcuttur. Halı Salonu’nda ayrıca; gülyağı üretiminin yapıldığı damıtma kazanı (imbik) yer almaktadır. 

 

Açık Teşhir: Müzenin ön ve arka bahçelerinde, çevreden toplanarak getirilen Roma Dönemi’ne ait Pisidia Bölgesi mezar stelleri ve çeşitli dönemlere ait taş eserler sergilenmektedir.

  

 

Uluborlu Müzesi

 

 

Alaaddin Keykubat Halk Kütüphanesi’nin içinde bulunduğu Kültür Sarayı Binasının birinci ve zemin katında bulunan müze, Isparta Müze Müdürlüğü’ne bağlıdır ve açılışı 23 Haziran 2007 tarihinde yapılmıştır.

      Her katı 108 m² olmak üzere, iki katlı iç teşhiri ve binanın batı kısmındaki bahçede açık teşhiri mevcuttur. Müzede; Isparta Müzesi Etnografya Depolarından seçilen, 144 adet envanterlik, 4 adet etütlük Etnografik eser, ilçe merkezinden toplanan 24 adet envanterlik Arkeolojik eser ve 11 adet envanterlik etnografik İslami Mezar Steli sergilenmektedir.

 

Birinci katta;

 

Demircilik Vitrini: Uluborlu demircilik ve bakırcılık ürünleri, sağlamlıkları ve keskinlikleriyle iki asırdır civar şehirlerde ünlüdür. Bir demirci atölyesinin canlandırıldığı bu vitrinde pek çok demir ve bakır araç-gerecin yanında anahtar uydurulamayan kapı kilitleri ve koşum takımları da sergilenmiştir.

 

 

Mutfak- Hamam Ve Abdest Kültürü: Uluborlu Mutfağı’nda kullanılan özellikle kalaylı bakırdan yapılmış sini, tabak, bakraç tas ve boynuzdan yapılmış kaşıklar, odun kömürü ile ısınan pirinçten çay semaveri ile hamam malzemeleri olan, su ısıtmada kullanılan bakır güğüm, hamam tasları ve evlerde tezgahlarda dokunan peşkirler bu vitrinde sergilenmektedir. Ayrıca abdest ve el yıkamak için kullanılan kapaklı bakır leğen, ibrik ve yine peşkirler 20. yüzyılın ortalarına kadar kırsal kesimde kullanıla gelmiş ev gereçleri olarak sergilenmektedir.

 

Erkeğe İlişkin Eşyalar: Erkek giysileri ve aksesuarlarının sergilendiği bu vitrinde ayrıca 19. yüzyıla ait silahlar, ağırlık ve uzunluk ölçü aletleri, aydınlatma gereçleri de mevcuttur. Cepken, kuşak, şalvar ve yün çoraptan oluşan erkek kostümünün kenarlarına, erkeğin aksesuarı olarak; kehribar tespihler ve sigara ağızlıkları, köstekli saat, para keseleri yerleştirilmiştir. Vitrinin ortasına doğru dolma tüfekler, mataralar, barutlukların yanında yatağan denilen bir kenarı keskin kılıçlar, kamalar, şiş ve teber (törensel balta), toplu tabancalar mevcuttur. Gaz lambalarından fenerlere, tren istasyonlarında kullanılan pilli işaret lambalarından kandillere kadar farklı dönemlerde kullanılmış aydınlatma gereçleri de bu vitrinde kullanılmıştır. Ayrıca arşın, çekül, hassas terazi ve dirhemlerden oluşan bir ölçü aletleri köşesi de vardır.

Bu vitrinin duvarlarına farklı giysilerle karşımıza çıkan Uluborluluların fotoğrafları ile bir fon oluşturulmuştur.

Kadına İlişkin Eşyalar: Kadın giysileri ve aksesuarlarının sergilendiği bu vitrinde, sırmalı gelin giysisi, bindallı, günlük kullanıma ilişkin cepken ve şalvardan oluşan bir takım mevcuttur. Aksesuar olarak yazmalar, alınlık, gerdanlıklar  ve zülüflükler, telkari ve gümüş işlemeli kemer tokaları sergilenmektedir.

               

 

Ev Hali: Bir kadının günlük ev yaşantısına ilişkin öğelerin canlandırıldığı bu vitrinde yufka ekmeği yapan kadının, bir yanında mutfak gereçleri ve bir beşik, diğer yanında tarımsal çalışmayı anımsatan gereçler sergilenmektedir.

Dokuma Vitrini: Bu vitrinde çıkrık makaralarından, yün eğirmeye yarayan kirmenlere, hallaç tokmağından mekikler ve halı dokumacılığına ilişkin kirkit, makas ve bıçakların yanında dokunmuş halı, çoban dağarcığı, torba, deve kolanı ve heybeler sergilenmektedir.

Alt katta;

Seramik Gereçler Ve Kahve Kültürü: Çini ve yeşil sırlı kaplar, Çanakkale seramiği olarak bilinen bir sürahi ve porselen tabaklardan oluşan 19. yüzyıl mutfak ürünleri bu vitrinde sergilenmektedir. Ayrıca o dönem mutfağında önemli yer tutan kahve geleneğine ait kahve değirmeni, kahve kavuracağı, soğutacak, cezve ve fincan zarfları için ayrı bir bölüm oluşturulmuştur.

Tarımsal Gereçler: Merdiven boşluğunun değerlendirildiği bu bölümde eski tarım aletleri mevcuttur. Saban, üvendire, yaba, kağnıyı anımsatan tekerlek ve yünden yapılmış harar, eski dönemlerin harman zamanını canlandırmaktadır.

Müzik Gereçleri: Eski lambalı radyolar, birkaç nesil öncenin belki de tek eğlence ve haber alma gereciydiler. Radyo başında geçen zamanları ninelerimiz ve dedelerimiz hala keyifle hatırlar ve anlatırlar. Bu vitrinde ayrıca kaval ve ney gibi enstrümanlar ve Uluborlu’da bulunan bir çalgıcı grubunun fotoğrafı da bize geçmiş dönemlerin eğlence anlayışlarını anımsatırlar.

 

Okuma Vitrini: Bu vitrinde 19. yüzyılın sonlarında Avrupa etkisiyle yapılmış gazlı lambaların yanında bir buhurdanlık yer alır. Hemen yanda eski yazı ile matbaada basılmış bir nutuk ve yazı takımı bulunmaktadır. Ayrıca duvarda fon olarak; I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na katılmış Uluborluluların fotoğrafları sergilenmektedir.

    Müzenin girişinde, solda açık bir podyum üzerinde Roma Dönemi 2.-3. yüzyıl mezar stelleri ve sunaklar bulunmakta, bir çeyiz sandığı, gömme dolap kapağı ve eski dikiş makinesi de bu alanda sergilenmektedir.

    Müze bahçesinde; Roma Dönemi taş eserler bulunmaktadır. Sunaklar, lahitler, kapı biçimli ve alınlık biçimli mezar stelleri mevcuttur.

Yalvaç Müzesi

     Yaklaşık 150 yıl boyunca arkeolojik araştırmaların ilgi odağı haline gelen Pisidia Antiokheia’ da süren araştırmalar, daha 1900’lü yıllarda Yalvaç’ta bir müze kurulması gereğini ortaya çıkarmıştır. Amerikalıların sürdürdüğü kazılar sırasında ortaya çıkan eserler kazı sezonu bitiminde Yalvaç’taki lise binasına taşınmış daha sonra 1947 yılında kazılar bitmiş olmasına rağmen Yalvaç ve civar köylerden gelmeye devam eden eserler için bir depo yapılmıştır.

Bir süre Yalvaç Kütüphanesi’nde sergilenen eserlerin ortaya çıkardığı müze ihtiyacı Yalvaç’ta teşhire uygun bir bina yapılmasıyla sonuçlanmış ve 1963 yılında inşasına başlanan bina 1966 yılından beri hizmete sunulmuştur.

Yalvaç Müzesi 1975 yılına kadar memurluk, bu tarihten sonra da müdürlük haline getirilmiştir.

 1980 yılından itibaren Müze Müdürlüğü adına Pisidia Antiocheiası’ nda yapılan kazılar sonucu elde edilen çok sayıdaki eserler ile satın alma veya muhtelif yollarla müzeye kazandırılan binlerce eserin depolanması, sergilenmesi mevcut depolar ile teşhir vitrinlerinin yeterli olmaması sebebiyle büyük güçlük yaratmıştır. Öte yandan son yıllarda artan yerli-yabancı ziyaretçi sayısı da yeni bir teşhir tanzimin yapılmasını kaçınılmaz kılmıştır.

Böyle bir gereksinimi göz önünde bulunduran Genel Müdürlüğümüzün yakın desteği sayesinde yeni düzenleme çalışmalarına 1998 yılında başlanmıştır. 2yıl içerisinde başta depolar olmak üzere kapalı salonlardaki tüm vitrinler günün şartlarına uygun biçimde değiştirilmiş, yeni baştan ele alınmıştır.

Çağdaş müzecilik anlayışı ile tümüyle yenilenen teşhir ve tanzimi tamamlanan Müze, 16 Temmuz 2000 yılında halkın hizmetine sunulmuştur. Bugün Göller Bölgesinde gerek eser zenginliği gerekse ziyaretçi açısından en eskiden büyük Müze olma özelliğini korumaktadır.

Yalvaç Müzesinde 4 adet kapalı teşhir salonu bulunmaktadır. Bunlar; Prehistoria Salonu, Klasik Eserler Salonu, Etnografya Salonu ve St. Paul Salonu. Kapalı teşhir dışında Bahçe Teşhirinde de birçok eser bulunmaktadır.  

PREHİSTORİA SALONU:

OSTOTEK:

Bir çocuğa ya da bir hayvana ait olabileceği düşünülen, mermerden yapılmış küçük lahittir.

VİTRİN 1:

Yalvaç’ın 17 km. güneybatısındaki Tokmacık köyünde ortaya çıkan fosil buluntuları sergilenmektedir. Çok çeşitli memeli hayvanlara ait fosiller, 7-8 milyon yıl önceki Geç Miyosen döneme aittir.

VİTRİN 2:

Yalvaç’a 19 km. uzaklıkta bulunan Çamharman (Köstük) Höyüğünden tesadüfen elde edilen (M.Ö.3bin -2bin ) İlk Tunç Çağına ait pişmiş toprak eserler bulunmaktadır. Özellikle vazolar, kulplu-kulpsuz kaseler ve değişik form gösteren diğer kaplar bu salonun ilginç eserleri arasında bulunmaktadır.

VİTRİN 3:

Göller Bölgesinin tipik çanak çömleklerin muhafaza etmekte, bölgenin geleneksel keramik sanatını (M.Ö.3.bin yıl-2.bin yıl) yansıtması açısından önemli bilgiler vermektedir.

VİTRİN 4:

Bu vitrinde Eski Tunç Çağına ait gerek form gerekse farklı malzemeden yapılan kapların yanı sıra, Dephas, Rython gibi ritüel kaplar (sunu kapları) dönemin dinsel hayatını ortaya koyması bakımından önem arz etmektedir.

VİTRİN 5:

Yine bölgeye özgügaga ağızlı testilerin ve küçük kâselerin sergilendiği vitrinde Tunç Çağına ait eserler sergilenmektedir.

VİTRİN 6:

Yalvaç ve çevresinde satın alma yoluyla elde edilen eserler sergilenmiştir. Bunlar arasında (M.Ö. 3.bin yıl-2.bin yıl) el baltaları, muhtelif damga mühürleri, çeşitli ağırşaklar ve keramik yapımında kullanılan fırça bu serinin dikkat çeken eserleri arasında yer almaktadır.

VİTRİN 7:

Bölgemizde Ana Tanrıça Kültürünü göstermek amacıyla Neolitik Çağdan İlk Tunç Çağlarına kadar gelen pişmiş topraktan yapılmış Tanrıçalar ile pişmiş toprak ve mermer İdoller bu vitrinde sergilenmiştir. Ayrıca aynı çağlara ait pişmiş toprak hayvan figürinleri, bu bölümün en gözde eserleri olarak sayılabilirler. Ayrıca bu bölümde kadının insan yaşamındaki önemini görmekteyiz. Özellikle Neolotik Dönemde görülmeye başlayan; oturur pozisyonda, sarkık göğüslü ve doğurganlığın simgesi olarak şişmiş karınlı söz konusu ana tanrıça figürinleri, kadının kutsal bir varlık olduğunu göstermektedir. 

Yalvaç ve çevresinde elliden fazla Prehistorik Döneme ait yerleşim yeri yani höyükler bulunmaktadır. Bu salonda yer alan eserlerin büyük bir bölümü bu höyüklerden muhtelif yollarla gelmiştir. Bu bölüm, Yalvaç için kültür tarihi açısından büyük bir önem taşımaktadır ve Yalvaç ve çevresinde insan yaşamının Paleolotik Dönemden beri kesintisiz bir şekilde devam ettiğini göstermektedir. Müzeyi ziyaret edecek olan yerli ve yabancı ziyaretçiler Prehistorik Dönemlerin eserlerini toplu bir halde, eğitici, öğretici düzeni içinde görme ve inceleme imkânına sahip olacaklardır.

KLASİK ESERLER SALONU:

VİTRİN 9:

Bu teşhirde Antiocheia heykeltıraşlık okulunun özgün mermer yapıtlarının yanı sıra kolosal heykellerin baş ve torso gibi parçalarına yer verilmiştir. Bunlar arasında tanrı-tanrıça heykelleri  ( Tyke, Nike ) ile İmparatorluk Dönemi portreler geniş yer tutmaktadır.  Ayrıca Roma Dönemine ait mermer küplerde bulunmaktadır. 

Helenistik dönemden itibaren başlayan ve Roma Döneminde önemli gelişme gösteren Antiocheia heykeltıraşlık okulunun gerek heykellerinde gerekse mimariye bağlı kabartmalarında kendine özgü stili saptamak mümkün olmaktadır.

VİTRİN 10:

Salonun oldukça büyük olan bu vitrininin sağ tarafında Klasik Çağa tarihlenen seçkin eserler bulunmaktadır. Bu çağın içki kapları (Kyliksler, skyphoslar ve phialeler), küçük kaplar (Lekythoslar, aryballoslar ve askoslar) ve diğer günlük kullanım kapları birlikte teşhir edilmişlerdir.

Ayrıca; Pişmiş Topraktan veya camdan yapılmış farklı dönemlere ait birçok Unguantarium ( gözyaşı şişesi) bu vitrinde bulunmaktadır. Unguantarium’ lar mezar hediyesi olarak ölen kişinin yanına konulurdu ve ona olan hüznü gösterirdi.

VİTRİN 11:

Bu vitrin Men Kutsal Alanından gelen pişmiş toprak ve mermer eserlere ayrılmıştır. (Pisidia Antiocheiası’ na 5 km. uzaklıkta ve kentin güneydoğusunda yer almaktadır. Burası; Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine dek Kutsal Alan olarak kullanılmıştır. Burada Ay Tanrısı Men adına yapılan, gerek mimarisi gerekse yazıtlarıyla benzerlerinden ayrılan tapınakla birlikte birçok konutun yer aldığı kompleks bir alandır.) Çağının en çok ziyaret edilen tapınağı, kehanet merkezidir.

Baş tanrı Men olmak üzere bu tanrıya adanmış adak stelleri ilgi çeken eserler olarak bu bölümde yer almaktadır. Özellikle tabula – ansata içerisindeki yazıtlar Men Kutsal Alanını tanıtıcı bir belge niteliği taşımaktadır.

VİTRİN 12:

Klasik eserler salonunun bu dikkat çekici vitrininde Roma Çağına ait mermer tanrı ve tanrıça heykelleri sergilenmektedir. Bunlar arasında Ana tanrıça Kybele, Zeus, Aphrodite, Tyke ile birlikte Eroslar ve kadın heykelcikleri sayılabilir.

OTURAN ZEUS HEYKELİ:

M.S. 1.yy.’ a tarihlendirilen kolosal bir Zeus heykeli yer alır. Antiocheia heykeltıraşlık okulunun önde gelen heykeltıraşlarından biri olan Menandros’ un bu ihtişamlı heykeli yaptığı eserin kaidesindeki yazıttan anlaşılmaktadır.

VİTRİN 13:

Teşhir edilen eserler arasında Antiocheia’nın muhtelif yerlerinde bulunan ve satın alma yoluyla gelen pişmiş toprak, mermer ve madeni eserler görülmektedir. Tanrı, Tanrıça heykelleri ( Aphrodite, Apollon, Artemis, Hermes, Pan ve Tyke) çeşitli hayvan figürinleri (boğalar, aslanlar, köpekler ve horozlar) muhtelif kadın heykelcikleri dikkate değer eserlerdir. Özellikle pişmiş topraktan yapılmış kitara (mitolojik yaylı bir müzik aleti) çalan Apollon ile Bronzdan yapılmış Pan (Keçi ayaklı, kuyruklu ve boynuzlu, çobanların ve hayvanların tanrısı olan mitolojik bir yaratık) heykelciği vitrine ayrı bir ağırlık kazandırmaktadır.

ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ PORTLERİ:

Roma dönemi içerisinde faklı dönemlere ait (Augustus ve Antoninler) mermerden yapılmış başlar ve büst yer almaktadır.

TANRI ve TANRIÇA HEYKELLERİ ve RES GESTAE DIVI AUGUSTI BÖLÜMÜ:

Klasik eserler salonunun doğu tarafı tanrı ve tanrıça heykellerine ayrılmıştır. Antiocheia heykeltıraşlığının tüm özellik ve güzelliğini gözler önüne sermektedir. Tanrıça Athena, Nike ve Mousalar (güzel sanatlar perileri) bu bölümde sergilenen en belli başlı eserlerdir.

Ayrıca burada zikredilmesi gereken önemli bir eser de, İmparator Augustus’ un hayatta iken yaptığı işleri sırasıyla anlatan (Res Gestae Divi Augusti’ nin Antiocheia’da bulunan Latince metnine ait bölümler ) panolar halinde sunulmuştur. Bunun yanı sıra aynı metnin Apollonia’da bulunan ve Yunanca yazılan bazı parçaları da burada sergilenmektedir.

Klasik Eserler salonunda teşhir edilen eserin orijinali, Augustus’ un Roma’da ki mozolesinin önünde bronz üzerine yazılmıştır. Fakat söz konusu orijinal eser çalınmıştır. Bilinen 3 kopyası vardır. Bunlardan biri Pisidia Antiokheia Antik Kentinde bulunmuş ve Müzemizde sergilenmektedir. Bir diğeri Ankara’da Augustus tapınağında ele geçmiştir. Bilinen en iyi korunmuş ve okunabilen örnek budur.

VİTRİN 14:

Bu vitrinde 2008 – 2014 yılları arasında SDÜ Arkeoloji Bölümü Başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda ele geçen eserlerden bir kısmı sergilenmektedir. Kemikten yapılmış ağırşaklar, objeler, kandiller vs.)

VİTRİN 15:

Bu Bölümde camdan yapılmış farklı formlardan Unguantarium’ lar ile kâseler sergilenmektedir.

ALTIN VİTRİNİ:

Altından yapılmış küpeler, yüzükler, kolye uçları ile yapıldığı dönemde ünik olma özelliğini koruyan altından yapılmış bir kupa tüm dikkatleri çekmektedir. Düzenlenen bir av yarışması sonunda verildiği anlaşılan çift kulplu bu kupanın, bir yüzünde gladyatör, diğer yüzünde ise sürüngen bir hayvan olan semender (mitolojik sürüngen bir hayvan) tasviri yer almaktadır.

Antiocheia’da Roma Döneminde birçok gladyatör oyunlarının ve av yarışmalarının düzenlendiği ve bunların İmparatorluk ailesine yakın kişilerin tertiplediği veya ünlü rahiplerin düzenlediği ele geçen yazıtlardan ortay çıkmaktadır.

KÖPEK HEYKELİ:

Söz konusu heykel mermerden yapılmıştır, Antiokheia Antik Kentinde bulunan zengin bir kişinin villasında süs eşyası olarak sergilenmektedir.

BALIKÇI BAŞI:

Balıkçı başı olarak adlandırılmasının nedeni, Afrodisias’ ta bunun bir benzerinin bütün halde bulunmuş olmasıdır. Yüzünde yorgunluk, bitkinlik açıkça görünmektedir.

KYBELE VİTRİNİ:

Frig kökenli bir tanrıça olan Kybele, Neolotik Dönemden Beri kutsal sayılan Ana tanrıçanın Frig Dönemine yansımasıdır.

ETNOGRAFYA SALONU:

XII. yüzyılda Yalvaç’a yerleşen Türk kültürünün en güzel örnekleri de bu salonda sergilenmektedir. Özellikle mükemmel ahşap işçiliğiyle, şömine, tavan, kapı, dolap kapaklarıyla Yalvaç Evi görülmeye değerdir. Vitrinlerde ise, günlük kullanım eşyaları, elbiseler, süs takıları, silahlar, Osmanlı sikkeleri ile nişanlar ve madalyalar bulunmaktadır.

ST. PAUL SALONU:

St. Paul:

Aziz Paulus İ.S. 5 yılında, Roma vatandaşı bir Yahudi’nin oğlu olarak Tarsus’ta doğmuştur. I. yüzyılda, Pax Romana’ nın (Büyük Barış)  getirdiği barış ve huzur ortamında yaşayan imparatorluk tebaası içinde, birçok dine mensup insanlar inançlarının gereklerini özgürce yerine getirebilmekteydiler. Yahudiler ise, Hz. İsa’yı çarmıha gerdirecek kadar ayrıcalıklıydılar. Bu özgürlük ortamında iyi bir eğitim alarak büyüyen Paulus, 30 yaşındayken ata yurdu İsrail topraklarını ziyaret eder ve Jerusalem (Urusalimum - Yaruşalem-Kudüs)’de Aziz Petrus ve Aziz Barnabas ile tanışır. Bu iki azizin kendisine aşıladığı İsa’nın öğretilerini benimsedikten sonra, tüm insanlığı aydınlatmayı görev edinerek Tarsus’a döner.

Antiokheia, kalıntı ve buluntulardan da anlaşılacağı gibi, İ.Ö.  3. binden günümüze dek kesintisiz bir yerleşim alanıdır. Dolayısıyla, farklı kültürlerle zenginleşmiş geçmişi ve bulunduğu coğrafyadaki özel konumu kentin her zaman dinsel bir merkez olmasına neden olmuştur. Yalvaç Müzesi’nde sergilenmekte olan Kybele heykelciklerinden Erken Hıristiyanlık haçlarına dek birçok buluntu bunu kanıtlamaktadır.

Doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi birbirine bağlayan antik yolların ortasında bir kavşak noktası olan Antiokheia, askeri, ticari, dinsel veya kültürel nedenlerle her zaman birçok farklı kültürden insanı içinde eriten bir pota, bir çok farklı uygarlığa kucak açmış, Kybele, Men, imparatorluk kültü ve Hıristiyanlık gibi inançların merkezinde bir metropol olmuştur.

Antiokheia’ nın bu özelliklerinin farkında olan Aziz Paulus’ un İ.S. 46-58 yılları arasındaki üç yolculuğunun da merkezinde Antiokheia’ nın bulunması rastlantısal değildir. Yukarda saydığımız faktörlerin yanında, Antiokheia’ da geniş bir Yahudi cemaati bulunmaktadır ve yeni dinin müjdesinin ilk alıcılarının tek tanrılı Yahudi cemaati olabileceği fikri Aziz Paulus’ u Antiokheia’ ya getiren nedenlerden biri olmalıdır. Kıbrıs’ a uğradığında karşılaştığı Vali Sergius Paulus’ un Antiokheia kökenli olması ve olasılıkla Antiokheia’ nın ileri gelenlerine gönderdiği bir mektup da, Aziz’in Antiokheia’ yı seçmesinde önemli bir etken olmuştur.

46-48 yılları arasında Aziz Barnabas’ la birlikte Orontes (Hatay) Antiokheiası’ ndan yola çıkarak, Kıbrıs, Perge, Adada’ yı geçip Antiokheia’ ya ulaşan aziz, kentteki sinagogta toplanan cemaata Hıristiyanlık dininin Anadolu’daki en önemli ilk vaazını vermiştir.

50-52 ve 53-58 yılları arasında yinelediği yolculuklarda,  Hz. İsa’nın başına gelenler Paulus’ un da başına gelmiş, birçok kez ölüm tehlikeleri atlatarak, bazen feci şekilde dayak yiyerek Hz. İsa’nın öğretisini Antiokheia’ da oluşturduğu ilk küçük kilise cemaatiyle başlayarak bütün Anadolu’da kökleştirmeyi başarmıştır. Bu nedenle Pisidia Antiokheiası her yıl binlerce Hıristiyan’ın ziyaret ettiği bir hac merkezidir.

Son yolculuğundan sonra Kudüs’e dönen Paulus, Yahudilerin kışkırtma ve ihbarıyla Kudüs yakınındaki Caesarea kentinde yakalanıp tutuklanır ve Roma’ya gönderilir.      Özgürlüklerin azalmaya başladığı Nero dönemi’ nde, ( yaklaşık 62 yılında) Roma’da kafası kesilerek idam edilir.

St. Paul Vitrinler:

St. Paul Salonunda bulunan vitrinlerde Hristiyanlık Dönemine ait bronzdan ve pişmiş topraktan yapılmış kandiller, St. Paul ve Barnabas gibi bazı azizlere ait yağlı boya tablolar kolye ucu şeklinde yapılmış haçlar ve rölikerler ile bir adet buhurdanlık ve sedef madolyon yer yer alır. (Sedef Madolyon ile ilgili mitolojiyi okuyunuz)

Bunların dışında Bizans Dönemine ait mimari parçalar ve 2 adet vaftiz havuzu da salonda sergilenmektedir.

BAHÇE TEŞHİRİ

Bahçe teşhirinde yer alan eserlerin birçoğu Antiokheia Antik Kentinden getirilen mimari parçalardır. Tiyatro binasına ait birçok parça burada yer almaktadır.  Bunların dışında; sütun başlıkları, sütunlar, altarlar, lahitler, mezar stelleri ile birçok farklı yapılara ait mimari parçada bahçede teşhir edilmektedir.  


      

    

Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi

Müze, Antalya Havalimanı’na, Isparta Havalimanı’na, Isparta şehir merkezine uzaklıkta olan İslamköy’dedir. Külliye şeklinde yapılan ve müzenin de yer aldığı yapılar, alana kurulmuştur. Külliye; cami, ana müze binası, kütüphane binası, lojman ve depo binalarından oluşur. Türkiye’nin 50 yıllık medeniyet mücadelesinde başbakan ve cumhurbaşkanı olarak da görev alan Süleyman Demirel’in yaşamından, deneyimlerinden örnekler, yurt içi ve yurt dışı gezilerinde kendisine verilmiş olan hediyeler, anı, şükran plaketleri ve fotoğrafları, yurt içi mizah yazarları tarafından değişik dönemlere ait karikatürler, Türkiye’nin kalkınmasında çok büyük önemi olan projelerin temel atma ve açılışlarına ait fotoğraflar çeşitli salonlarda sergilenmektedir. Müzenin kütüphane ve arşiv bölümlerinde yer alan binlerce eser de araştırma yapmak isteyenlere sunulmaktadır.

           Demirel Vakfı Başkanlığının 17/10/2014 tarih ve 230.06/2014-70 sayılı yazıları ile Bakanlığımız Özel Müze statüsüne alınmıştır.

   

    • demirel müze  1
    •  
    • demirel müze  2
    •  
    • demirel müze 3
    •  
    • demirel müze  4
    •  
    • demirel müze  5
    •  

Prof. Dr. Turan Yazgan Halı ve Kilim Müzesi

          Isparta Belediyesi tarafından 2013 yılında hizmete sunulan müzemizde Anadolu Coğrafyasında Türkler tarafından kullanılan yaklaşık 3.500 adet halı, kilim ve etnografik ürünler sergilenmektedir. Müze yaklaşık 3.200 m2 kapalı alana sahip hem yatay hem de dikey 11 katlı olmak üzere sergileme salonları, kulenin en son katında seyir katı Dünyanın en büyük 3 adet Isparta Gülü’nü içeren kompozisyona sahiptir. Isparta Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğünün 07/05/2018 tarih ve 10828916/284 sayılı yazıları ile Bakanlığımıza Özel Müze Başvurusu yapılmıştır.
Müzeyi yılda yaklaşık 50.000 kişi ziyaret etmektedir.

  • Etnografya Müzesi
  •  
  • Etnografya Müzesi-Isparta
  •  
  • Etnografya Müzesi-Isparta (3)
  •  
  • Etnografya Müzesi-Isparta (2)