Çankırı Müzesi
Çeşitli millet ve medeniyetlerin yaşadığı ilimizde, Cumhuriyet Dönemi ile birlikte bazı taş, seramik, bronz ve etnoğrafik eserlerin çevreden toplanarak eski Halkevi binasında depolanmasıyla müzenin kurulması için ilk adımlar atılmış, bunların muhafazası ve sergilemesi için bir müzeye ihtiyaç duyulması üzerine başlatılan çalışmalar sonucunda 16 Mayıs 1972 tarihinde Halk Eğitim binasının bir bölümünde mevcut eserlerin sergilenmesiyle Çankırı Müzesi faaliyete başlamıştır. Çalışmalarını 1976 yılına kadar bu binada yürüten Müzemiz, yeni bir binanın yapılmaya başlaması sebebiyle ziyarete kapatılarak depo haline getirilmiş, Çankırı Lisesi'nin bir sınıfında büro faaliyetlerini sürdürmüştür. 23 Ağustos 1981 tarihinde 100. Yıl Kültür Merkezi'nin ikinci katında yeniden ziyarete açılan müzemiz 2017 yılından itibaren restorasyonu tamamlanan eski adliye binasında ziyaretçilerini kabul etmektedir. Anadolu'nun değişik kesimlerinde yaşamış olan medeniyetler bölgemizde de temsil edilmiştir. Buna paralel olarak Müzemizde de Eski Tunç Çağının (M.Ö. 3000-2500), Hitit Çağının (M.Ö. 2000-1200), Friglerin (M.Ö. I. binin ilk yarısı), Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinin güzel eserlerinin sergilenmesi ve tanıtılması yoluna gidilmiştir. Müzede muhtelif dönemlere ait 19.939 adet eser bulunmaktadır. Bu eserlerin 2.485'i arkeolojik, 1.283'ü etnografik ve 16.171'i sikkedir. Çankırı Merkez Çorakyerler Mevkiinde Valiliğimizin katkılarıyla A.Ü.Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi öğretim üyeleri tarafından 1997 yılından beri gerçekleştirilen kazıda 8 milyon yıl öncesine ait fosiller bulunmuştur. Fil, gergedan, koyun, keçi, domuz, zürafa, geyik ve primatların atalarına ait fosil buluntuları Çankırı Müzesinde sergilenmektedir. İyi bir tanıtımla Çorakyerler, hem ülkemizin hem de Çankırı’nın turizm potansiyelinde önemli bir yer tutacaktır. Arkeolojik eserler; çevre araştırmaları, satın alma, bağış ve adliye kanalıyla kazanılan eserlerden meydana gelmektedir. Etnoğrafik eserler de satın alma ve bağış yoluyla elde edilmektedir. Kültür Merkezi'nin 2. katında yer alan Müze'de iki teşhir salonu ile depo ve bürolar bulunmakta, arkeolojik ve etnoğrafik eserler tek bölüm halinde, taş eserlerin ancak bir bölümü de binanın dış boşluğu ile tretuvar üzerinde sergilenilebilmektedir.Arkeoloji bölümünde Eski Tunç, Hitit, Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerine ait eserler ile çeşitli medeniyetlere ait sikkeler sergilenmektedir. Vitrinde sergilenen eserler arasın da pişmiş toprak kaplar, kemik, cam, boncuk, bronz aletler ve süs eşyaları, cam gözyaşı ve koku şişeleri, tıp aletleri, ağırşaklar, kandiller, iğneler, yüzük kaşları ve çeşitli heykel parçaları bulunmaktadır. Etnografya bölümünde yer alan eserler Çankırı ve çevresine ait çeşitli dokumalar, el işlemeleri, giysiler, heybe, kilim ve çuvallar ile bakırcılık sanatıyla ilgili siniler, taslar, ibrikler, sahanlar ve leğen gibi eşyalar, kılıçlar, hançer, kama ve çakmaklı tüfek ve tabancalar, barutluk ve yağlıklar, balta, teber, ok ve yaylar, el yazması kitap, icazet ve Kur'anlar, yazı takımları, oyma ve kakma çekmece, ağızlık ve takunyalar, mahalli bindallı, üçetek, fermane, cepken, yağlık, bohça, fes tepeleri, önlük bağları, kuşaklar, kunduralar, çorap ve eldivenler, mineli gümüş saatler ve köstekler, bilezikler, kemer ve kemer tokaları ile değişik sanat örneklerini yansıtan eserler sergilenmektedir. Salonun orta bölümünde Kurtuluş Savaşı'nda, İnebolu, Kastamonu, Çankırı ve Ankara arasında cephane taşıyan tarihi kağnı yer almakta, binanın dış cephesindeki boşluklar ve tretuvar üzerinde ise Hitit Dönemi'ne ait aslan heykelleri, Roma Dönemi aslan heykeli, mezar stelleri, mil taşları, mimari parçalar, sütun kaide ve başlıkları, Latince ve Grekçe yazıtlar ile Osmanlı mezar taşları ve aslan kabartmalı dibek bulunmaktadır.
Cemaleddin Ferruh Darülhadisi (Taş Mescit)
Çankırı'da Selçuklular Dönemi'nden kalma en önemli yapıdır. Cemaleddin Ferruh Şifahanesi ve Darülhadisi olarak birbirine bitişik inşaa edilen bu iki yapı, mimarlık tarihi bakımından olduğu gibi plastik sanatlar açısından da ilgi odağı niteliğindedir. Günümüze kadar ulaşan kitabelerinden anlaşıldığına göre Şifahane, Keyhüsrev Oğlu l.Alaeddin Keykubat zamanında Atabey Cemaleddin Ferruh tarafından 1235 M. (Hicri 633 Muharrem) yılında yaptırılmıştır. Bundan yedi yıl sonra 1242-1243 M. (Hicri 640) yılında Şifahanenin önüne bir Darülhadis ekleten Cemaleddin Ferruh, bu yapılarıyla Çankırı'da ilginç sağlık kurumlarından birisinin kurucusu olmuştur.Bu iki yapıdan, halk arasında Taş Mescit olarak tanınan Mescit ve Cemaleddin Ferruh'un Türbesi bulunan Darülhadis kısmı, bütünüyle günümüze ulaşmıştır. Şifahane kısmı ise tamamen yok olmuş durumdadır. Tekkelerin kapatılması kararına kadar bir süre Mevlevihane olarak ta görev yapan Şifahanenin yıkılmasına, moloz taştan yapılmış olması ve arazinin durumunun sebep olduğu sanılmaktadır. Buna karşılık olarak ön tarafa yedi yıl sonra yapılan Darülhadis, iki katlı olarak kesme taştan yapılmış, dışardan iki duvar ve bir köşe kulesiyle desteklenmiştir. Bu yapıların bir diğer önemi de, yapı üzerinde yer alan iki adet figürlü parçadan gelmektedir. Bunlardan biri sürekli yayınlara konu olmuş, devamlı olarak üzerinde durulmuştur. Boyutları1.0X 0.25 m. olan bu kabartmanın özelliği, gövdeleri birbirine dolanan iki ejder (yılan) motifidir. Ejderlerin başları karşılıklı gelecek şekilde biçimlendirilmiştir. Günümüzde "Tıp Sembolü" olarak kullanılmaktadır. Halk arasında su içen yılan olarak da adlandırılan ikinci parça ise, diğeri gibi alçak kabartma olarak biçimlendirilmemiş olup başlı başına bir heykel görünümü verilmiştir. Darülhadis'te kullanılan gözenekli taştan yapılmış olan parça, kupa şeklinde olup gövdesine bir yılan sarılmakta ve üst kısımda uzantı yaparak sonuçlanmaktadır. Bu motif de günümüzde "Eczacılık Sembolü" olarak kullanılmaktadır. Eser yakın döneme kadar Mevlevihane olarak da kullanılmıştır.
Not: Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılan rekonstrüksiyon ve restorasyon çalışmaları nedeniyle Taşmescit 20.06.2016 - 20.10.2018 tarihleri arasında ziyarete kapalıdır. Rekonstrüksiyon çalışmaları sonunda ziyaretçiler alanda Mevlevihane, Şeyh Evi, Derviş Odası, şadırvan gibi mekanları da görebilme imkanına kavuşacaklardır.
KAYA MEZARLARI
Beşdut Kaya Mezarları
Merkeze bağlı Beşdut Köyü'nde derenin iki yanındaki kayalara oyulmuştur. Bir tanesi sütunlu, diğeri sütunsuzdur. Sütunlu mezar 10 m. eninde 2 m. yüksekliğin dedir. Yuvarlak gövdeli sütunlar kaidesizdir. Giriş kare biçimindedir. Duvarlar ve tavan düzgündür. Sütunsuz mezar sütunlu mezarın hemen yanında 8X10 m. ölçülerindedir. Dörtgen biçimi girişten mezar odasına geçilmektedir. Duvarlar ve tavan düzgündür. M.Ö. 6. yüzyıldan kaldığı sanılmaktadır. Yörede bunların dışında benzer kaya mezarları da bulunmaktadır.
İndağı Kaya Mezarları ve Salman Höyük
Ilgaz ilçesinin güneydoğusunda Çankırı-Kastamonu yolunun kenarında bulunan höyüğün yüksekliği 20-25 m. ve tepesi düzdür. Çevresinde bulunan tarım arazilerindeki çalışmalar ve kaçak kazılar sonucunda yüzeye yayılmış pişmiş topraktan mamul parçalardan, yoğun Bizans ve Roma dönemi yerleşiminin çok daha eski çağlara uzandığı tahmin edilmektedir.
Bölgedeki anıtsal yapılar Devrez Çayının güneyinde ve Çankırı Kastamonu yolunun solunda kayalık, yüksekçe bir tepenin doğuya bakan yamaçlarındadır. Burada çok sayıda ve insan eliyle oyulmuş mağaralar, kaya mezarları, kaya kilisesi olabileceği tahmin edilen tapınak ve amacı tam olarak bilinemeyen oyuklar bulunmakta olup burasının; dini törenlerin yapıldığı ve muhtemelen höyükle bağlantılı kutsal kabul edilen mekanlardan olduğu tahmin edilmektedir.
Kaya tapınakları, ulaşım yollarının geçtiği sarp ve dar geçitlere, kervanların talancılardan korunması ile dua ve ibadet etmek amacıyla yapılmakta idi.
İndağı Kaya mezarlarına ulaşım için 2000 yılında yol açılarak, açılan yol asfaltlanmıştır. Ayrıca çevre düzenlemesi ve aydınlatma çalışmalarıyla kaya mezarlarına çekicilik kazandırılmıştır.
Sakaeli Kaya Mezarları ve Peri Bacaları
Genel olarak Roma ve Bizans Dönemlerine ait olduğu tahmin edilen mezarlar, köyün sırtını yasladığı tepenin güneyde dik inen yamaçlarında yer almaktadır. Çakıl taşlı tortul kaya özelliği taşıyan tepenin yüzeyindeki oyukların yere yakın olanları köy halkı tarafından önü kapatılmak suretiyle değişik maksatlarla kullanılmaktadır. Çeşitli yükseklik ve genişlikteki oyuklar; tek, birbirine geçişli, basamakla inilen iki odalı bölmeli, aydınlatma pencereli özellikler göstermektedir. Kare, dikdörtgen planlı, düz kubbe ve semerdam tavanlıdırlar. Duvarlara açılmış küçüklü büyüklü nişler mezar odası ve ikamet amaçlı olarak kullanılmıştır. Bir kısmının girişleri kemerli ve içlerinde ölü sedirleri mevcuttur. 1.5x1.5 ile 10.0x10.0 m arasında değişen taban ölçüleri, 2-3.5 m arasında değişen tavan yüksekliklerine sahiptirler. Oyuklar arasında 27 basamakla inilen bir sulu in bulunmaktadır Devrez Çayının akıntısı istikametinde köye 2 km. mesafedeki Gelin Kayası mevkiinde peri bacası oluşumları ve aralarındaki kaya mezarları ilginç görünümler oluşturmaktadır.
Hüyük Yeraltı Şehri
İl merkezine 55, Orta ilçesine 11 km mesafede yer alan Hüyük Köyünde bulunmaktadır. M.S. 3-5. yüzyıllarda yapıldığı ve kullanıldığı tahmin edilen yer altı şehri 2005 yılında tespit ve tescil edilmiş, 2006 ve 2008 yıllarında Müze Müdürlüğünce gerçekleştirilen temizlik çalışmalarıyla; küçük kilisesi, keşiş odaları, sarnıcı ve diğer hayat alanlarıyla komplike bir yapı arz eden çok katlı kültür varlığı tamamen açığa çıkartılmıştır.
Çankırı Kalesi
Şehrin kuzeyinde küçük bir tepe üzerinde kurulmuştur. Romalılar, Bizanslılar, Danişmentliler, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde sağlamlığıyla ünlü olan kale geçen yüzyıla kadar iskan edilmiş olup yapıdan zamanımıza birkaç sur kalıntısından başka bir şey kalmamıştır. Dörtgen planlı olan kalenin surları moloz taş ve tuğla karışımıdır. Eteklerinde bulunan dereden itibaren yüksekliği 150 m. kadardır. Kale içinde Roma Dönemi'nden kalma kaya mezarı, iskan kalıntıları ve pişmiş toprak kap parçaları ile Çankırı Fatihi Emir Karatekin Bey'in türbesi bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda ağaçlandırılan Kale, ziyaretgah ve mesire yeri olarak kullanılmaktadır.Çankırı Kalesi Kültür ve Turizm Bakanlığının katkıları ile restore edilmiştir.
Saat Kulesi
Merkez İlçe Mimar Sinan Mahallesi'nde bulunan dört cepheli yapı. Osmanlı son dönemi eserlerindendir. Saatleri faal değildir.
Koca Meşe
İl merkezine 27 km uzaklıktaki Yapraklı İlçemize bağlı Karacaözü Köyünde bulunan ve koruma altına alınan meşe ağacının 400 yaşın üzerinde olduğu ve dünyanın en yaşlı meşeleri arasında sayıldığı bilinmektedir. Görenleri hayrete düşüren meşenin çevresi 14,10 metredir. Ayrıca Merkez Müflis Tepesi mevkiinde Çınar Ağacı, Orta İlçesinde Paşasultan, Eldivan’da Türbe ve Gedene Çamları ile Kaba Meşe, Çerkeş’te Dokuzkardeşler Çamları ile Ilgaz’da bir ulu çam anıt ağaç olarak tescillidir.