• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi24
Bugün Toplam209
Toplam Ziyaret102048
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Müzeleri

 

HİERAPOLİS (PAMUKKALE) ARKEOLOJİ MÜZESİ

Hierapolis (Pamukkale) Antik Kenti’nin en büyük yapılarından biri olan Roma Hamam Yapısı, restorasyon sürecinin ardından 1 Şubat 1984 tarihinde “Hierapolis (Pamukkale) Arkeoloji Müzesi” olarak ziyaretçiye açılmıştır. Söz konusu müzede, başta Hierapolis ve Laodikeia olmak üzere yakın çevresindeki diğer antik kent kazılarından ortaya çıkarılan birçok taşınır kültür varlığı teşhir edilmektedir.

Zamanın etkisiyle yıpranan müze yapısı ve değişen müze koleksiyonları nedeniyle; 1999 yılında başlayan restorasyon, teşhir ve düzenleme çalışmalarının  tamamlanması sonucu Hierapolis (Pamukkale) Arkeoloji Müzesi, 24 Nisan 2000 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.

Hierapolis Arkeoloji Müzesi; Hierapolis Kenti içinde, 14.000 m2’lik bir alan üzerindedir. Roma Hamamı Gymnasium’u yapılar topluluğudur. Roma Hamamı, M.S.II. yüzyıla tarihlenmektedir. Antik kentin terk edilmesinden sonra Pamukkale’nin beyaz travertenlerini oluşturan suyun biriktirdiği tortular, Roma Hamamının tabanını 5 m. yükseltmiştir.

Hierapolis Arkeoloji Müzesi’ndeki eserler;  Hierapolis ve Laodikeia kazılarından çıkan ve diğer örenyerlerinden getirilen eserlerden oluşan “Lahitler ve Heykeller Salonu”, M.Ö. 4. binden bu yana birçok uygarlığın ürünü olan küçük buluntuların belirli bir kronolojiye göre sergilendiği “Küçük Eserler Salonu” ile Hierapolis Tiyatrosu’nun sahne binasını süsleyen kabartmalarının yer aldığı “Hierapolis Tiyatro Buluntuları Salonu” olmak üzere 3 (üç) salonda sergilenmektedir. Bu salonlar; travertenden yapılmış blok taşlarla örülü tonozlu Roma Hamamı yapılarıdır.

Müze koleksiyonlarında bulunan ancak salonlarda sergilenemeyen, paye başlıkları, lahitler ve mezar stelleri gibi birçok eser, belirli bir düzen içerisinde açık teşhir olarak düzenlenen alanda ziyaretçilere sunulmaktadır.


  • Denizli-Pamukkale01.jpg
  • Denizli-Pamukkale02.jpg
  • Denizli-Pamukkale03.jpg
  • Denizli-Pamukkale04.jpg
  • Denizli-Pamukkale05.jpg


DENİZLİ ATATÜRK EVİ VE ETNOGRAFYA MÜZESİ

Denizli Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi’nin kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte, 19. yüzyıl sonlarında inşa edildiği düşünülmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında parti binası olarak kullanılan bina, aynı zamanda Ulu Önder Atatürk’ün 4 Şubat 1931 tarihinde bir gece konakladığı yerdir. Yapı, 1950 yıllarından sonra Verem Savaş Dispanseri olarak hizmet vermiş, 1977 yılında da Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

1981 yılında onarım ve teşhir tanzimine başlanan bina, 1 Şubat 1984 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır.  Ancak, zaman içerisinde yıpranan bina, tekrar onarım sürecine girmiş ve 1 Şubat 1999 tarihinde ziyaretçiye kapılarını açmıştır.  

İki katlı olarak inşa edilmiş olan müzenin alt katı etnografik eserlerin teşhirine ayrılırken, üst kat ise Atatürk’e ait eserlerin sergilendiği iki odanın dışında diğer odaların konak olarak düzenlendiği alandır. Alt katta kadın takıları, cepkenler, çay kaşıkları, tüfekler, kılıçlar, tabancalar, işlemeleri kadın giysileri sergilenmektedir. Üst katta ebeveyn odası, Atatürk’ün çalışma odası, Atatürk’ün yatak odası, günlük oda, baş oda ve sofa yer almaktadır.

Alt katta bulunan Osmanlı dönemine ait sancak ise 1984 yılında Haluk Müftüler tarafından hibe edilerek müze koleksiyonuna kazandırılmıştır. Denizli’nin yetiştirdiği büyük vatansever Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Denizli Bayramyeri’nde düzenlenen pretosto mitinginde bu sancak altında tarihi konuşmasını yaparak Denizli halkını mücadeleye davet etmiştir. Söz konusun sancak Milli Mücadelenin simgesi olmakla birlikte müzenin de en önemli eserleri arasında yerini almıştır.


  • Denizli-Atatürkevi01.jpg
  • Denizli-Atatürkevi02.jpg
  • Denizli-Atatürkevi03.jpg
  • Denizli-Atatürkevi04.jpg
  • Denizli-Atatürkevi05.jpg
  • Denizli-Atatürkevi06.jpg


HİERAPOLİS Ören Yeri

Bugünkü adıyla Pamukkale olarak bilinen Hierapolis, güneybatı Anadolu’da Denizli İli’nin 18 km. kuzeyinde yer alan antik bir kenttir. Kaynaklara göre, Bergama Kralı II. Eumenes tarafından M.Ö. 2 yüzyılın sonlarında kurulmuş olan kent, tarihsel süreç içerisinde birçok yıkıcı depreme maruz kalmıştır. Depremlerden dolayı sürekli yeniden inşa edilen kentin, bugün ayakta kalan yapıları M.S. 60 yılındaki büyük depremden sonraki döneme aittir. Böylelikle, bu tarihten sonra tüm Helenistik özelliğini kaybetmiş olan Hierapolis, tipik bir Roma kenti görünümü almıştır.


Doğu Roma döneminde de önemini koruyan kent, M.S. 4. yüzyıldan itibaren Hristiyanlığın merkezi olmuştur. Özellikle, M.S. 80’li yıllarda Hz. İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philippus’un burada öldürülmesi, kenti Hristiyanlar için daha da kutsal hale getirmiştir.

7. yüzyıldaki büyük depremle tahrip olan ve kent kimliğini kaybeden Hierapolis, 12. yüzyılda küçük bir kasaba haline gelmiş, 13. yüzyılda Selçukluların egemenliğine girmiş, 14 yüzyıldaki depremden sonra ise tamamen terkedilmiştir.

Hierapolis Antik Kenti içerisinde Kuzey Nekropolü, Hamam-Bazilika, Frontinus Kapısı ve Caddesi, Latrina, Agora, Triton Nymphaeumu, Termal Havuz, ApollonTapınağı, Plütonium, Tiyatro, St.Philip Martyrıumu, Gymnasium, Güney Bizans Kapısı, Surlar, Roma Hamamı ile Pamukkale Travertenleri gibi önemli yapılar bulunmaktadır.

Kent, iki anıtsal kapısı ile ana caddeye paralel ve dik gelen cadde ve sokakların oluşturduğu ızgara planlıdır. Yaklaşık 1 km. uzunluğundaki ana cadde, kenti ikiye böler ve bu caddenin her iki tarafında revaklar, kamu binaları ile dükkan ve atölyeler bulunur.

Hierapolis antik tiyatrosu, Grek tiyatrosu tipinde yamaca yaslanmış büyük bir yapı olup, inşasına M.S. 60 yıllarında başlanılmış, M.S. 206 yıllarında ise tamamlanmıştır. Hierapolis Tiyatrosu, sahne kabartmalarının iyi korunmuş olması ve yerel özellikler yansıtması bakımından üstün özelliklere sahiptir. Tiyatronun sahne binasında yer alan kabartmalı frizlerde genellikle mitolojik sahneler tasvir edilmiş olup bu frizler günümüzde Hierapolis Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.

Kentin kuzey kapısının hemen dışında M.S. 3.yüzyıl başlarında inşa edilen hamam yapısı, Erken Hristiyanlık Döneminde bazilikaya dönüştürülmüştür. Yapının kentin girişine yapılmış olması, şehre gelen insanların ancak yıkandıktan sonra kabul edildiğini ve insanların bulaşıcı hastalıklara karşı almış oldukları tedbiri göstermesi bakımından önemlidir.

Kent surlarının dışında ve kentin kuzey, güney ve doğu yönünde bulunan nekropol alanları ise Güneybatı Anadolu’nun en büyük nekropolüdür.

Hierapolis Antik Kenti’nde 1950’lerde İtalyan kazı heyeti tarafından başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları günümüzde de sürdürülmektedir.


  • Denizli-Hierapolis01.jpg
  • Denizli-Hierapolis02.jpg
  • Denizli-Hierapolis03.jpg
  • Denizli-Hierapolis04.jpg


LAODİKEİA Ören Yeri

Laodikeia Antik Kenti, Denizli İli’nin 6 km. kuzeyinde yer almaktadır. Kentin erken yerleşimine ait yapılan araştırmalarda, İlk Kalkolitik Dönem (M.Ö. 5500), Geç Kalkolitik Dönem (M.Ö. 3500) ile İlk Tunç Çağı I (M.Ö. 3000)’e tarihlendirilen kaplar, seramik ve çakmaktaşı buluntular ele geçirilmiştir. Antik yazarlardan Plinius’a göre, Helenistik kent, önce Diospolis (Zeus’un kenti), sonra Rhoas (eski bir Anadolu adı) olarak adlandırılmış olup, kutsal köy yerleşimlerinin üzerine kurulmuştur.


Kent, Seleukoslar Kralı II. Antiokhos Teos tarafından eşi kraliçe Laodike adına, M.Ö. 3. yüzyıl’ın ortalarında (M.Ö. 261-253) kurulmuştur. Laodikeia, önemli antik yol güzergahlarının kavşak noktasında olması, topografik yapıya bağlı yer seçimi, askeri, idari ve ekonomik konumu nedeniyle bölgenin ana merkezi durumundadır.
M.Ö. 129 yılından itibaren, Batı Anadolu Asya Eyaletine dahil olan kent, özellikle Roma İmparatorluk Dönemi’nde stratejik öneminin de etkisiyle daha da büyümüş ve ticarette (yün ve tekstil) adını duyurmuştur. Tarihsel süreç içerisinde, kentte birçok deprem yaşanmış ve bunun sonucu olarak da büyük imar faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Günümüze kadar kalabilen yapı kalıntılarının büyük bir bölümü M.S. 2. yüzyıl’ın imar faaliyetlerinin izlerini taşımaktadır. Roma İmparatoru Hadrianus Dönemi’ndeki (M.S. 117-138) (Pax Romana) huzur, bolluk ve zenginlik hem yontu hem de mimari eserlerde kendisini göstermektedir. Kent, ilk kez bu dönemde Neokoros (Tapınak Koruyuculuğu) ünvanını almıştır.

Kent, Roma Dönemi’nin yanı sıra Bizans Dönemi’nde de statüsünü korumuş olup, özellikle Hristiyanlık alemi için de çok önemli bir kent haline gelmiştir. İncil’de adı geçen, Yedi Asya Kenti’nden birisi de Laodikeia’dır. Bu nedenle, kent onursal ilk “Yedi Kiliseler Birliği” unvanına layık görülmüştür. Kentte yer alan Laodikeia Kilisesi bu dönemde inşa edilmiştir. Günümüzde, üst koruma çatısı yapılan kiliseyi, ziyaretçiler cam gezi bantları üstünde dolaşabilmektedirler.

M.S. 494’deki büyük depremle tamamen yıkılan kent bir daha toparlanamamış ve en son M.S. 6. yüzyıl’da da tekrar geçirdiği deprem ile parlak dönemini kaybetmiştir. 13. yüzyıl’ın başında Türklerin kontrolüne geçen bölge, etrafındaki yerleşmeler için vazgeçilmez kireç, mermer ve traverten ocağı olmuştur. Kentin önemli yapıları arasında; anıtsal giriş kapıları, bouleuterion’u, stadyumu, tiyatroları, hamam yapıları, kiliseleri, nymphaeum’ları ve agoraları yer almaktadır.                 

Günümüzde, Laodikeia’daki kazı çalışmaları Pamukkale Üniversite’nden Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK ve ekibi tarafından yürütülmektedir.


  • Denizli-Laodikaeia01.jpg
  • Denizli-Laodikaeia02.jpg
  • Denizli-Laodikaeia03.jpg
  • Denizli-Laodikaeia04.jpg
 

TRİPOLİS Ören Yeri


Tripolis Antik Kenti, Helenistik Dönemde Lydia, Phrygia ve Karia bölgelerinin birleştiği nokta üzerinde yer almaktadır. Tripolis'in bir kent olarak geçmişi Helenistik Dönem'e dayansa da, kentin doğu ve güneydoğusunda yer alan Hamambükü ve Yenicehöyük’te gerçekleştirilen yüzey araştırmalarından elde edilen arkeolojik materyal, kentin konumlandığı alandaki en erken yerleşim izlerinin M.Ö. 5500 civarında başladığını kanıtlamaktadır.

Helenistik Dönem’de ilk kez Apollonia ismi ile kurulan kent, kısa süreli olarak Marcus Antonius’un M.Ö. 41’de Küçük Asya’ya yaptığı ziyaret sırasında “Antoniopolis” olarak adlandırılmıştır. İmparator Augustus Dönemi’den itibaren ise kentin ismi üç küçük topluluğun ya da yerleşimin oluşturduğu bir kent/polis anlamına gelen “Tripolis” olarak değiştirilmiştir.

Kent, en görkemli dönemini Roma Dönemi’nde yaşamıştır. M.S. 2. yüzyıldan itibaren kentte yeni bir yapılanmaya gidilmiş ve şehir kapıları, caddeler, hamamlar, stadyum, tiyatro ve meclis binası gibi kamu binaları inşa edilmiştir.

M.S. 13. yüzyıla kadar belli aralıklar haricinde kesintisiz yerleşimin devam ettiği kentin en önemli yapıları arasında kutsal alanları, sütunlu caddeleri, agoraları, sarnıçları, hamamları ve caddeleri yer almaktadır. Aynı zamanda, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen ve kent merkezinde yer alan Nymphaeum (Anıtsal Çeşme), uzunlamasına “U” planlı olarak üç katlı inşa edilmiştir. “Tripolis Anıtsal Çeşmesi” yüksek podyum üzerinde yükselen sütunları, nişler içinde yer alan heykellerle donatılan cephe duvarı ve bu duvarların her iki kenarında öne doğru açılan kanatlarla ve bu kanatlar arasında yer alan dikdörtgen havuzu ile oluşturulan düzenlemesiyle kentin en etkileyici yapıları arasında yerini almaktadır.

Tripolis Antik Kenti kazı çalışmaları, Denizli Müze Müdürlüğü'nün başkanlığında, Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bahadır DUMAN'ın bilimsel danışmanlığında 18 Haziran 2012 tarihinde başlamıştır. Söz konusu kazı, 2016 yılından itibaren ise Doç. Dr. Bahadır DUMAN başkanlığında yürütülmektedir.


  • Denizli-Tripolis01.jpg
  • Denizli-Tripolis02.jpg
  • Denizli-Tripolis03.jpg
  • Denizli-Tripolis04.jpg