• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi28
Bugün Toplam51
Toplam Ziyaret100093
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Türküleri- Halk Oyunları

Halk Oyunları

Türkler, Orta Asya’dan Anadolu’ya oradan da 14.y.y.dan itibaren Balkanlar’a yayılmaya başlamış ve 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ile birlikte tekrar tersine bir göç ile Balkanlar’dan bugünkü yurdumuza gelmişlerdir. Balkanlarda kaldıkları ortalama 450 yıllık süre içerisinde Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Makedonya, Arnavutluk gibi ülkelerin insanlarıyla yan yana yaşamış, onları kendi kültürleriyle etkiledikleri gibi onların kültürlerinden de etkilenmişlerdir.

Kültürler değişik bölgesel özellikler gösterdiği halde, doğduğu yerde kalmayıp yayılmaktadır. Halk oyunları da anonim bir özelliğe sahiptir. Halk oyunları (dansları) ilk çıkış noktasında bir olayı, bir isteği, bir üzüntüyü dile getirmek için yaratılmış olmasına rağmen, aynı halk dansı günümüzde insanlara sevinç, neşe ve güzel duyguları tattırmakta ve insanları coşturmaktadır. Ortaya çıkışı insanlık tarihiyle paralellik sağlayan halk oyunları, zamanla değişime uğramakta, oynayan kişilerce yeni figürler eklenebilmektedir. Bu doğası gereği, zaman içerisinde değişen kültüre ters düşmemektedir. Günümüzde ilk çıktığı gibi değişmeden günümüze kadar gelmiş halk oyunu bulmak ta zordur zaten.

Kırklareli yöresi halk oyunlarını; Balkanlardan gelip yöremize yerleşen göçmenlerin getirdikleri ile buraya geldiklerinde karşılaştıkları insanların oynadıkları oyunların, bugünkü şeklini aldığı halk oyunları olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Balkanlar’dan gelip buraya yerleşenler ve bu kuşağın devamı olan kişiler, bu oyunlarımıza sıkı sıkıya sahip çıkmışlar, otantik yapısında her hangi bir değişikliğe müsaade etmemişlerdir. Bu durumda, yurt genelinde Kırklareli halk oyunlarının beğeni ile izlenmesine ve diğer yörelerde de öğrenilmek, oynanmak istenmesine neden olmaktadır.

Kırklareli yöresi halk oyunları bayramlarda, evlenme düğünlerinde, asker düğünlerinde, özel günlerde ve her türlü törenlerde oynanır.

Günümüzde yöremize ait halk oyunları köylerde davul-zurna ile yapılan düğünlerde oynanmakta iken şehir ve kasabalarda org ile yapılan düğünlerde pek oynanamamaktadır.

Kırklareli yöresi halk oyunları, genellikle 2 davul 2 zurna ile oynanmakta olup, birinci zurna melodiyi söylerken ikinci zurna da dem tutar. Oyunlar genellikle ağır başlayıp hızlı biter. Kollar bağlı olarak oynanan oyunlar ve karşılıklı oynanan oyunlar vardır. Kırklareli karşılaması çiftlerin karşılıklı oynadıkları bir oyundur. Hora denilen ikinci bir oyun da el ele, kol kola, omuz omuza toplu olarak oynanan bir oyun olup yöremizde yaygın olarak oynanmaktadır. Yöremizde oynanan diğer bir oyun gurubu da kabadayı oyunudur. Davul-zurna eşliğinde erkekler tarafından oynanır. Yavaş başlayıp çok hızlı biter. Hora ve kabadayı oyunlarında oyunu yönlendiren ekip başıdır.

Kırklareli yöresi halk oyunlarının tespit çalışmalarına, ilk kez Şerif BAYKURT tarafından 1941 yılında başlanmıştır. Halk kültürümüzün değerli bilim adamı Şerif BAYKURT, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Yunanistan'ın Drama şehrinin Kürsaçan kazasına bağlı Lisa Köyü'nde 1919 yılında doğmuş, 1924 yılındaki mübadelede ailesi ile birlikte Türkiye’ye göç ederek Kırklareli’ne yerleşmiştir. Kırklareli, Trakya ve Türkiye folkloru üzerine pek çok araştırma yapmış ve bu araştırmalarını pek çok eserinde yayımlamıştır. 31 Mart 2001 Cumartesi gecesi vefat etmiş, 02 Nisan 2001 Pazartesi günü Ankara Kocatepe Camii'nde kılınan öğle namazı sonrasında Karşıyaka Mezarlığı'nda defnedilmiştir.

Şerif BAYKURT, Kırklareli ve çevresinde 1941 yılında başlayan halk oyunları (dansları) tespit ve derleme çalışmaları sırasında Anadolu’daki oyun havalarından daha değişik 9/8, 7/8 ve 5/8 liklerin çoğunlukta olduğu melodilerin çift davul çift zurna ile çalınmasıyla, oyunların oynandığını tespit eder. Bu çift zurnadan birinin dem tuttuğunu, hatta zaman zaman bu dem tutan zurnanın paralel seslerle esas melodiye katıldığını ve genel olarak üçlü aralıklarla çift ses aldığını belirtir. Şerif BAYKURT 1941 – 1945 yılları arasındaki Trakya alan araştırmalarında bilinip oynanan 15 halk dansının tespit edildiğini, 1950 yılına gelindiğinde 25 halk dansının daha tespit edilerek toplam 40 halk dansına ulaşıldığını, 1991 yılına gelindiğinde de Trakya’da tespit ve derlemesi yapılan halk dansı sayısının 120 – 130 civarında olduğunu belirtir. Trakya’da tespiti yapılan bu 120 – 130 halk dansının Kırklareli, Edirne, Tekirdağ yöresi diye mal edilmelerinin iyi bir istek ve davranış olmasına rağmen bu oyunların aslında buralarda doğup büyüdüğünü kanıtlamadığı, bu oyunların Koca Balkanlarda, Rumeli’de oynanmış ve göçlerle birlikte Trakya’ya geldiklerini belirtir.

Balkanlardan göç ederek Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ bölgelerine yerleşen Drama, Kavala ve Selanik şehirleri ile çevresindeki kasaba ve köylerde yaşayan halk oyunlarını,

Doyranlı’lar, Radovişta’lılar, Serez’liler oynamaktaydı. Şüphesiz sözü edilen bu 120 – 130 halk dansı içinde Trakya’daki yerli halkın oyunları da bulunmaktaydı. Yukarıda adları sayılan kasaba ve köylerden gelen Türk halkının çoğunluğunu 1924 yılındaki mübadele ile gelen göçmenler oluşturuyordu.

Şimdi oyunların vaktiyle oynandıkları yer ve yörelerin isimlerini verelim.

-Alaybey, Boymisa (Boymiya), Kara Yusuf ve Lenko oyunlarını Doyran ve Kılış’lılar,
-Arzuyla Kamber Oyununu Pırdeş’liler ve Radovişta’lılar
-Zigoş, Drama Karşılaamsı, Ali Paşa (Kalamatya) oyunlarını Drama, Libotun, Zigoş ve Zarıç’lılar,
-Karaguna oyununu Nasniç’liler,
-Patrino (Patrono) ve Toksa oyunlarını Arnavutluk’taki Türkler,
-Pavle oyununu Karacaova’lılar,
-Tikveş ve Ağır Tikveş oyunlarını Tikveş’liler,
-Edirne’nin Ardı Bağlar oyununu Edirne’liler,
-Dere Geliyor Dere oyununu Lüleburgaz’lılar,
-Sülüman Aga oyununu Kırklareli’liler (Büyükmandıra Pomakları) oynamaktaydı.


1.Alay Beyi

Bu oyunun ortaya çıkışı şöyledir. Bu türkü, Bulgar çetelerini izlemekle görevli bir Türk subayının, Alay Bey’in adına yakılmış daha sonra da oyun haline dönüşmüştür. Alay Bey, 21 yıl yaralanmadan ve yılmadan Türklere zulüm yapan Bulgar çetelerini izlemiş, o bölgedeki Türkleri onların saldırılarından korumuştur. Alay Bey’in Türkleri koruyan bu kahramanlıkları karşısında da bölgede yaşayan Türk halkı tarafından aşağıda sözleri bulunan türkü yakılmış ve düğünlerinde de oyun olarak oynanmaya başlanmıştır.

Bir evler yaptırdım sazdan samandan
İçine girilmez tozdan dumandan
Bulgar çeteleri durmaz sınırda
Kahraman Alaybey’in korkusundan

2.Ali Paşa
3.Arzu İli Kamber
4.Boymisa
5.Dere Boyu
6.Drama Karşılaması

İsmini ortaya çıktığı Batı Trakya’daki Drama Şehri’nden almış olup sözleri şöyledir.

Yukarı mahalle çeşmeleri
Akar akar süzülür,
Sana bu şarkılar Esmam
Gazinoda düzülür.

Yukarı mahalle çeşmeleri
Değirmen döndürür,
Senin o bakışların Esmam
Beni öldürür aman aman.

7.Eski Kasap (Yarım Kasap)

Eskiden Yunanistan Selanik’in ölçü aletinin bulunmadığı bir köyünde bir kasap, etleri hayvanı ikiye bölerek satarmış. Köylüler de kasabın bu huyunu bildiklerinden et alırken,
-Kasap kes bir yarım dermiş.

Bu cümle de köy halkı arasında ilginç karşılandığından dolayı herkesin ağzında dolaşmaya başlamış. Böylece bu köyde oynanan ve temposu ile melodisi yarım aksak olan oyuna “Yarım Kasap” adı verilmiştir. Oyunun ilk adı budur. Fakat daha sonraları başka kasap oyunları ortaya çıkınca, diğerlerinden ayrılması için bu oyuna “Eski Kasap” denmeye başlanmıştır.

8.Galamata (Galamatya)
Trakya’nın tamamında olduğu gibi Kırklareli’nde de oynanan bir oyundur. Batı Tarkya’dan göçmen gelenler tarafından getirilmiştir. Kulaktan dolma bir ezgisi vardır. Bir yavaş, bir de hızlı olmak üzere iki figürlüdür.

Ovaya gel ovaya
Pancar otu yolmaya
İstiyorlar sevdiğim
Seni benden almaya

Elinde sarı sopa
Satma fiyaka satma
Bize dargın diyorlar
Gel yapalım bir toka.

9.Gayda

10.Hanım Ayşe

Göçler sırasında Batı Trakya’dan bölgemize gelen göçmenler vasıtasıyla getirilmiş, kızlı erkekli oynanan bir oyundur. Bir gencin sevgilisine yaktığı türkünün sözleri gencin sevgisini anlatır. Türkünün sözleri şöyledir.

Giderim yolce yolce
Yolun çiçeği morce
O senin bakışların Hanım Ayşem
Sokuyor beni borce.

Arpa ektim gül bitti.
Gül gibi yarim gitti
Sen orada ben burda Hanım Ayşem
Eridi yağım bitti.

11.İzzet Hoca

Batı Trakya’da çok zengin birisi olan İzzet Hoca kızının düğününü yapmaktadır. Kına gecesi eğlenceler devam ederken kırk haydut tarafından gelin kaçırılır. Kırk haydut tarafından dağlarda davullarla düğün yapılır. Bu olaylar üzerine çevredeki halk tarafından şu türkü yakılır.

Davullar çalar ana mori
Kırk haydut oynar ana mori
Kırk haydut oynar.

Kırkı da bir arada ana mori
Olmuşlar zincir ana mori
Olmuşlar zincir.

Başta oynayan kişi ana mori
Sonkaya bakar ana mori
Sonkaya bakar.

Haydutlar tarafından kaçırılan gelinin zengin ve güçlü biri olan İzzet Hoca’nın kızı olduğu anlaşılınca haydutların en küçüğü tarafından öldürülür. Oyun erkekler tarafından oynanır.

Oyunla ilgili türkünün sözleri şöyledir.

Kına gecemde çaldılar beni
Dokuz dizi altunumu verdim
Yine kurtulamadım anacığım
En küçüğü canıma kıydı.

Haydi dediler Sırça Pınar’a anacığım
Götürdüler beni dönmez yollara
Bana sordular anacığım,
Sen kimin kızısın
Ben de dedim İzzet Hoca’nın kızıyım.

12.Kabadayı

Yalnız erkeklerin oynadığı oyundur. Oyuncular kol kola tutuşur ve oyun ağır adımlarla başlar. Sıra halinde önce ayakta dönüşler, sonra çöküşler ve dönüşlü çöküşler yapılır. Komutla veya ekip başının hareketiyle oyunun kaldırılmasına geçilir. Kaldırma genellikle başka bir oyunla yapılır. Yani Kabadayı oyunu burada bitmiş, yeni bir oyuna geçilmiştir. Kabadayı oyunu bir yiğitliğin, sınırlarda akınlara giden askerlerin düşmanlarına meydan okuyuşunu anlatır. Dönüşlü ve çöküşlü figürleriyle bir zeybek oyununu andırır. Oyununu kaldırılması (hızlandırılması) çok hareketlidir.

Kabadayı oyunuyla ilgili şöyle bir öyküden söz edilir.

Yunanistan Kavala Kasabasının Söğütçük Köyünde aynı kızı seven Ali oğlan ve Ahmet diye iki delikanlı varmış. Köyde bir düğünde Ali oğlan çok içki içtiği bir sırada Ahmet’i vurup sevdiği kıza kavuşacağını anlatır. Bunu dinleyen köyden birisi, Ahmet’e gidip düğüne gitmemesini, aksi takdirde Ali oğlanın Ahmet’i vuracağın söyler. Ahmet düğüne gitmez.

Ali oğlan belinde tabancası, içki içerken sevdiği kızın oynadığını görür ve aşka gelerek havaya ateş etmek için tabancasına sarılır. Fakat tabancısını çekerken yanlışlıkla tetiğe dokunur ve kendisini öldürür. Ali oğlanın annesi olayı duyunca olay yerine oğlunun yanına gelir ve oğluna,

-Söyle Ali oğlan söyle nerecin vuruldu?
-Ne söyliyeyim anneciğim dilim tutuldu
-Gozluk Köy yolları bataktır batak
-Gozluk Köy kızları yaltaktır yaltak.

(Ali oğlan ölür ve sevdiği kız Ahmet’e kalır.)

Kabadayı oyunu ile ilgili diğer bir türkü de şöyledir.

Kırar ister karaağaçları dallı da budaklı
Ali oğlana gideceksin Zeynep telli de duvaklı
Hacıoğlu hareminde sırayla erikler
Annen mi ördü Zeynep sonluk belikler
Hacıoğlu pencereleri aya karşı
Düğünümüz olacak ilkyaza karşı.

13.Kambana

14.Kara Yusuf

15.Kırk Haydut

16.Kız Karşılaması

17.Pavle

18.Sirto

19.A Bre Sülüman Aga
Kızlı-erkekli ve mendille oynanan hareketli bir oyundur. Çift davul çift zurna ile karşılama türünde oynanan oyunun iki değişik söylenen türküsü vardır. Her iki türkünün de sözleri şöyledir.

Birinci Türkü
A bre Sülüman Aga
Tut çakal beygiri
Vuralım yuları
Alalım gelini

Sülüman Aganın karısı
Pencereden bakar
Pencereden bakar
Sülüman Aganın karısı
Çok canlar yakar.

İkinci Türkü

A bre Sülüman Aga
Tut çakal beygiri
Uralım yuları
Sıkalım kolanı

A bre Sülüman Aga
Boydalar oldu mi
Beni evereyler
Haberin oldu mi

Sülüman Aganın karısı
Sundurmadan bakıyor
Sülüman Aga ona
Altı patlar atıyor.

20.Zigoş

Adını Batı Trakya’dan Drama ve Kavala arasında bulunan Zigoş Köyü’nden alan oyunumuz, karşılıklı iki sıra düzeninde dizilen 4’erli veya 5’erli oyuncularla, başlangıçta ağır bir zeybek gibi oynanan 9 vuruşlu bir oyun olup, çift davul çift zurna ile oynanmaktadır. Çok hareketli olan oyun, düğünlerimizde sevilerek oynanır. Elde mendiller vardır. Ekip başı mendilini sallayarak “Hayda breee” narası ile oyunu başlatır. Oyun ilk önce adımlar içe basmak suretiyle ağır hareketlerle başlar, daha sonra çökmelere başlanır ve hızlanır. Zurna susar ve tüm eller tempolu olarak vurmaya başlar. Bu kez eller çift vurularak hızlı bir şekilde oyun devam eder. Oyunun en hareketli zamanında ekip başı tarafından verilen bir işaretle oyun, davulun vuracağı bir tokmak sesi ile birlikte son bulur.

Bu Bölüm İçin Yararlanılan Kişiler ve Kaynaklar;

ARTUN,Yard.Doç.Dr.Erman:Tekirdağ Halk Oyunları Araştırması,Trakya DoğuşTesislerinde Basılmıştır.1992.

BAYKURT, Şerif ;Kırklareli’nde Halk Dansları Araştırmalarının 50.Yılı.Anadolu Folkloru,1991,
Ekim, Kasım, Aralık 12.Sayısı

Bu sayfa Trakya Kalkınma Ajansının TR/21/13/SOS/O008 no'lu
proje desteğiyle hazırlanmıştır.

 

 

Ah Ya Benim Kırmızıca Gülüm

Ah Ya Benim Kırmızıca Gülüm (Aman)

Sağ Yanına Eğmiş Dalın

Kime Arz Edeyim Halim (Aman Aman)

 

Ah Eller De Dost Diller De

Diyarı Gurbet İllerde (Aman Aman)

Namım Kalsın Şu Yerlerde

 

Açtım Bahçe Kapısını (Aman Aman)

Koktum Gülün Goncesini

Sardım Belin İncesini (Aman Aman)

 

Ah Eller De Dost Diller De

Diyarı Gurbet İllerde (Aman Aman)

Namım Kalsın Şu Yerlerde

Kırklareli/Koyunbaba Köyü Türküleri

Ah tren kara tren

Ah tren kara tren,

Odur yari götüren.

Gitti yarim gelmedi,

Budur beni bitiren.

Kumralım güzelim aman,

Yandım vallah.

Seversen mektup yolla.

 

Ay doğar ayan beyan,

Yoluna girdim yayan.

Gül yüzlüm yeşil gözlüm,

Yanına geldim uyan.

Kumralım güzelim aman,

Yandım vallah.

Seversen mektup yolla.

Kırklareli/Lüleburgaz Türküleri

 

Dere Geliyor Dere

 

Dere Geliyor Dere yareler yarene

Kumunu Sere Sere yarelendim

Al Beni Götür Dere yareler yarene

Yarin Olduğu Yere yarelendim

Amanın Aman Aman,

Zamanın Zaman Zaman,

Bizim Düğün Ne Zaman yarelendim

 

Ben Armudu Dişlerim yarel yareler

Sapını Gümüşlerim yarelendim

Sevdiğimin İsmini yarel yareler

Mendilime İslerim yarelendim

Amanın Aman Aman,

Zamanın Zaman Zaman,

Bizim Düğün Ne Zaman yarelendim

 

Armut Dalda Bir İki yareler yareler,

Sayın Bakın On İki yarelendim

On İkinin İçinde yareler yareler

Birincisi Benimki yarelendim

Amanın Aman Aman,

Zamanın Zaman Zaman,

Bizim Düğün Ne Zaman yarelendim

Kırklareli/Lüleburgaz Türküleri Karşılamalar

A Bre Sülüman Aga

A Bre Sülüman Aga

Tut Çakal Beygiri

Uralım Yuları

Sıkalım Kolanı

 

A Bre Sülüman Aga

Boydalar Oldu Mi

Beni Evereyler

Haberin Oldu Mi

 

Sülüman Aganın Karısı

Sundurmadan Bakıyor

Sülüman Aga Ona

Altı Patlar Atıyor

Altı patlar atınca

Sülüman Aga'nın karısı kacıyooor.

A Bre Sülüman Aga

Baydılar beniiii.

 

Edirne’nin köprüsü taştan kaldırım

Edirne’nin Köprüsü Taştan Kaldırım

Kaldırımdan Düştüm De Beni Kaldırın

O Kızın Uğruna Beni Öldürün

 

Ateş De Düştü Kahpe Cihan Ko Yansın

Sevdiceğim Gül Yastığa Dayansın

 

Edirne’nin Ufak Tefek Taşları

Yaktı Beni O Yarimin Kaşları

Bir Omuzdan Bir Omuza Saçları

 

Ateş De Düştü Kahpe Cihan Ko Yansın

Sevdiceğim Gül Yastığa Dayansın

Karakayalarda Kurtlar Uluşur

Karakayalarda (Fatmem) Kurtlar Uluşur

Fatıme'ylen Memet Kolübada Buluşur

Kıyma Memet Kıyma Tatlı Canıma

Bir Kız İçin Girilir Mi Mapuz Damına

Karakayanın Çeşmesi (Fatmem) Yüksekten Akar

Katil Memet'in Bakışı Çok Canlar Yakar

Kıyma Memet Kıyma Tatlı Canıma

Bir Kız İçin Girilir Mi Mapuz Damına

Orak Tarlasında (Fatmem) Kanım Akacak

O Üç Tane Evladım Yollara Bakacak

Kıyma Memet Kıyma Tatlı Canıma

Bir Kız İçin Girilir Mi Mapuz Damına

Uzun Kavak Ne Gidersin Engine

Uzun Kavak Ne Gidersin Engine,

Yaprakların Benzemiyor Rengine,

Anne Beni Verecek Misin Dengime.

Ah Dola Dola Dola Da Yar Dolanıyor Boynuma,

Akşamdan Gel Sağ Yanıma Yanıma.

Uzun Kavak Gıcır Gıcır Gıcırdar,

Anne Benim Sağ Yanımda Sancım Var,

Ben Ölürsem Benden Nice Nice Genci Var.

Ah Dola Dola Dola Da Yar Dolanıyor Boynuma,

Akşamdan Gel Sağ Yanıma Yanıma.

Uzun Kavak Dalın Malın Kırılsın,

Yaprakların Suda Muda Çürüsün,

Herkes Sevdiğini Alsın Yürüsün.

Ah Dola Dola Dola Da Yar Dolanıyor Boynuma,

Akşamdan Gel Sağ Yanıma Yanıma.