• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam114
Toplam Ziyaret101953
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Coğrafi Yapısı ve Tarihi

Sivas ‘ın Cografi Konumu

Sivas İlinin büyük bölümü İç Anadolu Bölgesinde yer alır. Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinde de toprakları bulunur. İl topraklarının büyük bir bölümü Kızılırmak, bir bölümü de Yeşilırmak ve Fırat havzalarına girer. 35°50’ ve 38°14’ doğu boylamıyla 38°42’ ve 40°16’ kuzey enlemleri arasında kalan İl, 28.488 km2’lik yüzölçümü ile Konya’dan sonra Türkiye’nin 2. büyük ilidir.

İl topraklarının Kızılırmak Havzası’na giren bölümünde karasal iklim, Yeşilırmak Havzası’na giren bölümünde Karadeniz ardı geçiş iklimi, Fırat Havzası’na giren bölümünde ise, Doğu Anadolu karasal iklimi egemendir. İl alanı kuzeyden Kelkit Vadisi, doğudan Köse Dağı’nın uzantıları, Kuru çay Vadisi ve Yama dağı, güneyde Kul maç Dağları, Tahtalı Dağları’nın uzantıları ve Hezanlı Dağı, batıdan Karababa, Akdağlar ve İncebel Dağları gibi doğal sınırlarla çevrilidir.

Bulunduğu coğrafi konuma göre, kuzeyde Giresun’un Alucra ve Şebinkarahisar, Ordu’nun Mesudiye, Tokat’ın Reşadiye, Almus, Merkez ve Artova, doğudan Erzincan’ın Refahiye, İliç ve Kemaliye, güneyde Malatya’nın Arap-kir, Argovan, Hekimhan ve Darende, Kahramanmaraş’ın Elbistan ve Afşin, Kayseri’nin Sarız, Pınarbaşı, Sarıoğlan, batıdan Yozgat’ın Çayıralan ve Akdağmadeni İlçeleriyle komşudur.

İç Anadolu’nun yük-sek platoları üzerinde başlayan ve doğuya doğru yükselen İl toprakları, kuzey, doğu ve güneydoğuda dağlık ve sarp bir kesimle son bulmaktadır.

Jeolojik Yapı:

Sivas ili arazisi farklı jeolojik dönemlerde oluşmuştur. İl arazisinde Yıldızeli-Hafik arasında 1. jeolojik dönemden kalmış yaşlı kütleler yer alırken, Yıldızeli-Şarkışla arasında 2. jeolojik dönemde oluşmuş arazi ana çatıyı oluşturur. İldeki dağlar, 3. jeolojik devirde Alp orojenezi ile belirginleşmiştir. Gemerek-Şarkışla yöresindeki akarsu boylarında ise 4. jeolojik dönemde oluşmuş birikintilere rastlanır.

İl topraklarının kuzeyinde yer alan Kelkit Vadisi 1. dereceden deprem kuşağında yer alır. Zara-İmranlı çizgisinin kuzeyi 2. ve 3. dereceden deprem kuşağında yer alırken İlin güneyi sarsıntıların daha zararsız geçtiği tehlikesiz bölgeleri oluşturur. 

Yeryüzü Şekilleri:

Sivas İlinde ortalama yükselti 1000 m’nin üstündedir. Dağlar, bu dağlar arasında uzanan vadiler çukurlarda oluşmuş ovalar ve yüksek platolar Sivas’taki başlıca yeryüzü şekillerini oluşturur. İl alanı, doğuya doğru gidildikçe yükselir. İlin batısında kalan Gemerek, Şarkışla ve Yıldızeli çevreleri ile orta kesimdeki Merkez ve Kangal İlçeleri, aşınmayla yükseltileri önemli ölçüde kaybetmiş dağlarla ve geniş platolarla kaplıdır. Aşınmış dağlarla platolarda yükselti yavaş yavaş azaldığından, yüzey sularının akış hızları düşüktür. Bu nedenle vadiler genellikle pek derin değildir.

İlin doğusu, kuzeyi ve güney doğusunda kalan Hafik, Zara, İmranlı, Koyulhisar, Suşehri, Gürün ve Divriği batı ve orta kesimlere göre çok sarp ve diktir. Geniş alanlar kaplayan sıradağlara, derin sarp ve uzun vadilere buralarda rastlanmaktadır. Kızılırmak vadisi boyunca uzanan kıyı düzlükleri ile Suşehri ovası ve Divriği-Palanga düzlüğü dışında, bölgede önemli düzlüğü yoktur. Güç geçit veren yüksek yörelerin kimi kesimleri fundalıklarla kaplı olmakla birlikte buralar genellik bitki örtüsünden yoksundur. Doruklardan vadi tabanlarına batıya doğru yükselti hızla düştüğünden bu çıplak kesimde aşınım çok şiddetlidir.

Sivas’ın ağırlıklı yeryüzü şeklini platolar oluşturmak-tadır. İl alanının % 47,6’sı platolarla, % 46.2’si dağlarla, % 6.2’si ise ovalarla kaplıdır.

Dağlar

İldeki dağlar, III. zamanda başlayan Alp kıvrımlaşması sırasında Kuzey ve Güney Anadolu dağ sistemleri de belirginleşmiştir. Kuzey Anadolu Dağlarının güneye, Güney Anadolu Dağlarının kuzeye açılan uzantıları il alanının büyük bölümünü kaplamaktadır.

Kuzey Anadolu sistemine bağlı dağlar; Kelkit Vadisi ile Kızılırmak Vadisi arasını doldurarak batı-doğu doğrultusunda uzanır. Tüm Güney Anadolu’yu batıdan doğuya doğru geçen Toros’lara bağlı dağlar ise Şarkışla’dan başlayıp ilin ortalarına doğru sokulur. Bu iki sıranın dışında kalan ve genellikle tek tek yükselen dağlar, ilin 2. derecede kabartıları durumundadır.

 İklim:

Sivas çevre illere göre kendine has bir iklim karakterine sahiptir. Çevresine göre bir mikroklima iklim bölgesidir. Bu özelliği sağlayan temel faktörler şunlardır.

a. Çevre illere göre daha yüksek oluşu.

b. Kuzey rüzgarlarına açık oluşu.

c. Engebeli bir yapıya sahip oluşu.

d. Yıl içinde değişen basınç farkı.

e. İl topraklarının farklı coğrafi bölgelerde yer alması.

Sivas’ta aralarında küçük farklar olmakla birlikte ana hatlarıyla karasal iklim görülür. Yazları çok sıcak kurak olup, yaz mevsimi oldukça kısadır. Kış ayları ise soğuk uzun ve kar yağışlıdır.

Sıcaklık

Sivas İç Anadolu Bölgesinin en soğuk ilidir. Kış ayları dondurucu soğuk olup, kış ortalama sıcaklığı 0oC civarındadır. En soğuk ay ortalaması –4oC olup, zaman zaman                –36.4oC’ye düştüğü görülmüştür. Yaz aylarında sıcaklık genellikle 19oC üzerindedir. Ancak sıcaklığın 38oC’yi aştığı görülür. Buradan da anlaşılabileceği gibi yıllık sıcaklık farkı 74oC gibi büyük bir fark gösterir.

Sıcaklık değerlerinin 0oC altına düştüğü gün sayısı ortalama 132 gündür.

 Yağışlar

Karasal iklim özelliğine sahip olan Sivas’ta; yağışlar kış, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde görülür. Yazları genellikle kuraktır. Yılık ortalama yağış miktarı 420 mm’dir.

Yağışların % 22’si sonbahar, % 36’sı ilkbahar, % 32’si kış ve % 10’luk bölümü yaz aylarında düşer. Kış aylarında sıcaklığın düşük olması nedeniyle yağışlar genellikle kar şeklinde diğer mevsimlerde yağmur şeklindedir. Yağışlı gün sayısı (kar yağışları dahil) 105’dir. İlkbahar sonu yaz başlarında dolu yağışları da görülür. Dolu yağışlı gün sayısı ortalama 4 gündür.

Kar yağışlı gün sayısı ortalama 30 gün olup, kar kalınlığı20 cmcivarındadır.

 Basınç ve Rüzgarlar

Sivas çevresinde ortalama basınç 653.2 milibardır. En düşük basınç 634 milibardır. Sivas yaz aylarında bir alçak basınç merkezi olduğu için özellikle kuzey sektörlü rüzgarlara açıktır.

Yıl içinde Sivas yöresinde esen rüzgarların % 19.3’ünü kuzeybatıdan esen karayel, % 16.8’ini kuzeydoğudan esen poyraz, % 18.1’ini kuzeyden esen yıldız kalan bölümünü ise muhtelif rüzgarlar oluşturur.

 Bitki Örtüsü:

İklim ve yer şekilleri özellikleri bakımından Sivas doğal bir orman alanı olması gerekirken; yüzyıllar boyunca devam eden ormanların tahribatı yüzünden bugün Sivas çevresinde orman alanları fazla geniş bir yer tutmaz. İlin  Koyulhisar bölgesi zengin çam ormanı ile kaplıdır. Şerefiye yöresi Koyulhisar çevresi kadar olmamakla birlikte önemli bir orman bölgesidir. Şarkışla-Yıldızeli sınırları içerisinde bulunan Ak dağlar İç Anadolu Bölgesinin en önemli orman bölgesidir.

İlin geniş toprakları arasında fazla geniş bir yer tutmayan bu orman alanları dışında Sivas’ın asıl önemli bitki örtüsü (step) bozkırlardır.

İlkbahar ayında yağışlarla canlanan çoğunlukla boyları 20-25 cm’yi geçmeyen yaz aylarında yağış yetersizliği nedeniyle çoğunlukla kuruyup kaybolan bozkır bitkileri içinde kısa ömürlü olan çiğdem, navruz (kar çiçeği), gelincik, üvez türünden bitkiler yanında kuraklığa dayanıklı kökleri derine kadar inen keven, sığır kuyruğu, çoban döşeği, sütleğen, dağ yoncası, kekik, yavuşan gibi bitkiler geniş bir yer tutar. Ancak yakacak sıkıntısı çekilen kimi bölgelerde bu bitkiler yakacak olarak kullanıldığı için hızla azalmaktadır.

İlde ayrıca ormanların azalmasından doğan yakacak odun ve kereste ihtiyacının karşılanması için kavakçılığa büyük önem verilmiştir. Özellikle Şarkışla, Zara, Divriği, Gemerek ve Yıldızeli’nde akarsu boyları söğüt ve kavak ormanı haline getirilmiştir.

Tarihi

Anadolu'daki Pers egemenliğinden sonra kurulan şehir devletlerinin zamanla Roma İmparatorluğuna bağlanması sonucu, önemli yol kavşağı üzerinde bulunan şimdiki şehir merkezinin iskan edildiği ve Sebasteia adını aldığı görülmekte veya ilin isminin Hitit Kavmi olan sibasip adından geldiği gibi, Roma İmparatoru Aguste tarafından şehre yunancada şehir manasına gelen "Sebasteia" adının verildiği ve yine Selçuklular zamanında üç değirmen anlamına gelen "Sebast" kelimesinden geldiği rivayet edilmektedir.

Bu yörede Roma hakimiyeti tam olarak yerleştikten sonra şehre "Diyapolis" yani Mebud şehri adı verilmiştir.

Roma İmparatorluğu hakimiyetine giren şehir 395'te Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğuna ayrılan topraklar içerisinde kaldı.1509'da Anadolu'ya giren Türkmen güçleri ve 1604'te Alparslan'ın önünden kaçan Selçuklu şehzadesi Elbasan Sivas yöresinde kısa süre hakimiyet sağlamışsa da, bölgenin Türk egemenliğine girmesi ancak 1071 Malazgirt Zaferinden sonra gerçekleşti. Kısa bir süre Selçuklu hakimiyetinde kalan Sivas'ta 1075'te Danişmend Beyliği kuruldu. Danişmend Beyliğinin taht kavgaları ile zayıf düşmesinden sonra Anadolu Selçuklularını yeniden birleştiren I.Mesud, 1152’de Sivas'ı eline geçirdi.

Bizanslılarında karıştığı taht ve egemenlik kavgaları sırasında Anadolu Selçukluları ile Danişmend’liler arasında sürekli el değiştiren Sivas, 1175'te II. Kılıçarslan tarafından kesin olarak Selçuklulara bağlandı. Daha sonra İzzetdin Keykavus Sivas'ı başkent yapmış, uzun müddet Sivas'ta kalarak günden güne genişleyen Sivas Şehri mamur edilmiş ve 1217 yılında Şifaiye Medresesini yaptırmıştır. İlim adamlarını Sivas'ta toplayarak şehri büyük bir ilim merkezi haline getirmiştir, İzzetdin Keykavus Türbesi" yaptırdığı medrese içinde bulunmaktadır.

1220 yılında İzzettin Keykavus ölünce yerine I. Aladdin Keykubat hükümdar oldu. Bu dönem Anadolu Selçuklularının en parlak dönemi oldu. Moğol istilasını dikkatle izleyen ve önlemler almaya çalışan Sultan 1224'te Sivas'ı surlarla çevirerek korunaklı duruma getirdi. Yerine geçen II. Gıyasettin Keyhüsrev'in kötü yönetimi sırasında sıkıntı çeken halk,1240 yıllarında ayaklanarak Sivas'ı yağmaladı. Selçuklu askerlerinin sivilleri sindirmek için seferber olduğunu gören Moğollar, Anadolu'yu ele geçirmek üzere harekete geçtiler. Gıyasettin Keyhüsrev'i 1243'te Kösedağı Savaşı'nda yenilgiye uğratan Moğol güçleri, 'Sivas'ı işgal ettiler. Moğollarca bağımlı duruma gelen Selçuklular, Moğollar tarafından kurulan İlhanlı Devleti ile idareye hakim olunmuş. Sivas ili bu dönemlerde büyük bir gelişme göstererek önemli bir ticaret ve bilim kenti olmuştur.

Anadolu'da yarım asır kadar devam eden İlhanlılar devrinde Vali Demirtaş Sivas'a yerleşmiş ve istiklalini ilan ederek Sivas'ta uzun yıllar saltanatını sürdürmüştür. Demirtaş'tan sonraki Sivas Valileri sırayla, Alaattin Ertana oğlu Gıyaseddin Mehmet, Alaattin Ali ve oğlu Mehmet Bey Sivas'ta saltanatı sürdürmüşlerdir.

Ali Bey'in ölümünden sonra yerine geçen yedi yaşındaki Mehmet Bey'i Kadı Burhaneddin saltanatından uzaklaştırarak Sivas'ta kendi devletini kurmuştur. Bu arada Kadı Burhaneddin Sivas'ı onarmak için birçok çaba göstermiştir.

Surların etrafında hendekler kazdırılmış, kaleleri tamir ettirmiş ama Akkoyunlu aşireti reisi Kara Osman'la yaptığı muharebe sonunda katledilmiş yerine oğlu Alaattin geçmiştir.

Bu sırada Timurlenk Anadolu'ya akınlar yapmıştır. Yıldırım Beyazıt Amasya'yı almış Sivas'a yaklaşmış, güneyde Karamanlıların baskısına dayanamayan Alaattin, şehri Osmanlılara teslim etmiştir.

Bir davetle Sivas'ı teslim alan Beyazıt, şehri en büyük şehzadesi Emir Süleyman'a vermiştir. Sivas Osmanlıların eline geçtikten bir yıl sonra 1400 yılında Timur'un istilasına uğramış, bir süre sonra tekrar Osmanlı hakimiyetine geçmiştir.

Sivas Osmanlı İmparatorluğunda eyalet merkezi haline getirilerek Amasya, Çorum, Tokat kısmi olarak Malatya ve Kayseri illeri Sivas'a bağlı birer sancak olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde belirtildiği gibi Sivas zamanının en önemli eyaletlerinden biridir (40 ilkokul, 1000 dükkan, 18 han, 40 kadar çeşmesi olduğundan bahsedilir.

Sivas'a birçok vali atanmış, bunlar içinde belki de ismi hiç unutulmayacak olan Halil Rıfat Paşanın yaptırdığı birçok yollar, köprüler, hanlar ve konaklar halen halkımızın hizmetindedir. Tarihin kaydedildiği zamandan beri önemli bir yerleşim merkezi olan Sivas, asırlar boyunca önemini korumuş ve özellikle Milli Mücadele yıllarında milli mücadeleye başlangıç olması ona tarihin en kıymetli değerini vermiştir.

Milli Mücadele'de Sivas

Sivas Kongresi Niçin Toplandı?

Kasım 1914'de girdiğimiz Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıktık. Savaş sona erdiğinde milyonlarca kilometrekare toprağı ve yüzbinlerce insanımızı kaybetmiş olarak Anadolu topraklarına çekildik. Türkleri, Anadolu'dan da atma projesi devreye sokuldu. Mondros Ateşkesinin uygulamaya konulması sonucu Musul, İstanbul, Boğazlar, Doğu Trakya, İskenderun, Maraş, Urfa, Antep, Batum, Adana, Antalya, Kuşadası ..vd. Anlaşma( İtilaf) devletleri'nin işgaline uğradı. Anadolu içlerine ve kıyılarına askerî birlikler çıkardılar.

Ermeni ve Rum azınlık, işgal ordularını çoşku ile karşıladıkları gibi ülkenin çeşitli yörelerinde taşkınlıklarını, katliamlarını sürdürdü. Paris Barış Konferansı kararı gereğince Yunanlıların İzmir'i işgali, bardağı taşıran son damla oldu.

Henüz Balkan ve Birinci Dünya Savaşı yaralarını sarmadan Anadolu topraklarının da işgale uğraması, Türk halkını karamsarlığa düşürdü. İşgaller ve azınlıkların tutumu karşısında, ülke yöneticileri siyaset yoluyla sorunu aşacaklarını düşünürken, aydınlar arasında Amerikan, İngiliz, Fransız ‘manda' eğilimleri baş gösterdi.

Manda düşüncesini savunanlara göre: “ Alman desteği altında Anlaşma devletlerine yenilen Osmanlı Devleti, bu güçlü devletlere karşı tek başına bir mücadele yürütemezdi ”. Mevcut durum karşısında ulusa olan güven duygusunu yitirenler: “ işgallere karşı direniş, yeni işgallere yol açar ” diye düşünüyorlardı. Ulusal tepki ve direnişler İstanbul basınında eleştirilmekte, İstanbul Hükümeti tarafından ise şiddetle uyarılmaktaydı.

 

Atatürk, bu durum karşısında Türk ulusuna duyduğu güvenle: “ Memleketi bu müthiş badireden kurtarmak için yalnız bir kuvvetin temini lazımdır: milletin birliği ” diyerek, bağımsızlık yolunda ilk yöntemi açıklıyordu. Birliği sağlamanın yolu ise ulusal bir kongreden geçiyordu. Ulusun temsilcileri bir araya gelecek ve ülkenin içinde bulunduğu duruma bir çözüm getirecekti. Bu çözümün kararları Sivas Kongresi'nde (4-11 Eylül 1919) alınacaktır.

Sivas Kongresi Nerede Kararlaştırıldı?

9. Ordu Müfettişi olarak, asayişi düzeltmek göreviyle Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa Ali Fuat (Cebesoy), Rauf (Orbay) ve Refet (Bele) ile Amasya'da buluştu. Amasya Genelgesi için Kazım Karabekir Paşa ve diğer ilgililerin onayı alındı. 21 / 22 Haziran 1919'da yayımlanan genelge, illerin askerî ve mülkî yöneticilerine telgrafla, İstanbul'daki bazı devlet adamları ve komutanlara ise özel mektup ekinde ulaştırıldı.

Amasya Genelgesi “ Vatanın Bütünlüğü Milletin Bağımsızlığı Tehlikededir ” uyarısı ile başlıyor ve “ Milletin Bağımsızlığını Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır ” çözüm önerisi ile sürüyordu.

Sivas Kongresi kararı, genelgede şöyle belirtiliyordu: “ Milletin istiklâlini kurtarmak için, her türlü tesir ve baskıdan uzak bir millî heyetin kurulması gerekmektedir. Bunun için yazışmalar sonunda, Anadolu'nun en güvenilir yeri Sivas'ta Millî Kongre'nin toplanması kararlaştırılmıştır. Fırka (parti) anlaşmazlıkları gözetilmeden her sancaktan, halkın güvenini kazanmış üç murahhasın(delegenin ), mümkün olan çabuklukla yola çıkarılması gerekir. Her ihtimale karşı bunun bir ‘millî sır' olarak tutulması ve gereken yerlerde yolculuğun değişik adla ve kılıkla yapılması lâzımdır.

Müdafaai Hukukı Millîye Cemiyetleri ve Belediye Başkanlıklarınca murahhasların seçilmesi ve yola çıkarılması hakkında, vatanseverlikle yardımcı olmanızı; ve onların adlarıyla yolculuk tarihlerinin telgrafla bildirilmesini istirham eylerim .”

Mustafa Kemal Paşa Sivas'ta ( 27 Haziran 1919)

Erzurum Kongresi'ne katılmak üzere Erzurum'a gitmekte olan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919 günü Sivas'a geldi. Israrla İstanbul'a çağırıldığı, emirlerinin dinlenilmemesi için genelgeler yayımlandığı, tutuklama söylentilerinin dolaştığı bir sırada geldiği Sivas'ta halk ve askerler tarafından çoşkuyla karşılandı. O anı kendisi Nutuk'ta şöyle anlatır:

“ Sivas şehrine girerken, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören düzenini almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım... Bu manzara, Sivas'ın saygıdeğer halkının ve Sivas'ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi ile dolu olduğunu gösteren canlı bir tanık idi.. 

27 Haziran günü Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yöneticilerine şu direktifleri verdi: “ Halkın çoğunluğunu, özellikle okumuş ve genç unsurları amaç etrafında toplayınız. fiili direnişe hazırlanın. Olumsuz propaganda ve akımlara karşı önlemler alın. Kolordu Komutanı ve Kurmay Başkanı ile çok sıkı ve sürekli ilişki içinde bulununuz, onların şifresi ile önemli konular ve durumlar hakkında bilgi alış verişi yapın. Vali ile de iyi ilişkileri geliştirerek iki merkezin vilayete yapacağı duyurulardan bilgi sahibi olunuz. Sivas merkezinden Erzurum Kongresi için iki delege seçerek derhal yola çıkarınız 

Bu direktifler, Sivaslı vatanseverler üzerinde kıvılcım etkisi yaptı. Ulusal mücadele yolundaki çabalarını artırdılar. M. Kemal, 28 Haziran sabahı, Ramazan Bayramının birinci günü, erkenden Erzurum'a doğru yola çıktı.

Sivaslılar Mustafa Kemal Paşayı Karşılıyor ( 2 Eylül 1919)

Ermeni tehdidine karşı Doğu illerinin birliğini sağlamak amacıyla toplanan Erzurum Kongresi amacına ulaşmış, Kongreye başkanlık eden ve yönlendiren Mustafa Kemal Paşa, beraberindeki arkadaşları ve üç Temsil Kurulu üyesiyle birlikte Sivas yolundadı

2 Eylül günü Sivas, tarihinin en mutlu günlerinden birine uyanır. Sivas halkı, Erzincan yönüne doğru, erken saatlerde akın etmeye başlar. Atlı – yaya yola çıkanlar Kılavuz tepesinde toplanır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını getiren otomobillerin Seyfebeli'nden görülmesi ile Sivaslıları büyük bir sevinç dalgası kaplar. Halkın büyük sevgi gösterisinden sonra güneş batarken hep birlikte şehre girilir. Karşılamaya çıkamayanlar caddenin iki yanını doldurmuş, alkış tufanı arasında Mustafa Kemal Paşayı selamlar.

Sivaslılar, misafirleri için Mekteb-i Sultanî'yi (Kongre Binası-Lise) hazırlamışlardı. Akşam onurlarına yemek verilir. Dinlenmeye çekilirler.

Sivas Kongresi'nde Sivas Delegesi Var mıydı?

Sivas Vilayeti, ‘Altı Doğu İli”nden biri olması nedeniyle Erzurum Kongresi'nde temsil edildi. Erzurum Kongresi'ne katılan 13 delegeden ikisi Sivas Merkez Sancağı'nı temsilen Erzuruma gitti. Erzurum Kongresi sonunda dokuz kişilik Temsil Kurulu belirlendi. Sivas (merkez) delegeleri, Mustafa Kemal Paşanın bütün ısrarlarına rağmen Temsil Kurulu'nda görev almadı. Bunun üzerine, Sivas Vilayeti adına Temsil Kurulu'na Bekir Sami (Kunduk) ve Rauf (Orbay) Beyler seçildi.

Erzurum Kongresi'ne katılan yaklaşık 56 delege, Sivas Kongresi'ne katılmak için memleketlerinden yetki almamışlardı. Ayrıca bu delegeleri Sivas Kongresi'ne getirmek pratik olarak da mümkün değildi. Bu durum karşısında, Temsil Kurulu üyelerinin, Doğu illerini ve Trabzon vilayetini temsilen Sivas Kongresi'ne katılması kararlaştırıldı. Bu nedenle, Sivas Kongresi'nde - Temsil Kurulu üyeleri dışında - Doğu illerinden ve Trabzon'dan delege yer almamıştır.

Böylece, Bekir Sami (Kunduk) ve Rauf (Orbay) Bey, Sivas Vilayeti kontenjanından seçildikleri Temsil Kurulu Üyeliği ile hem doğu illerinin, hem de dolayısıyla Sivas'ın temsilcisi olarak Sivas Kongresi'nde yer almışlardır.

Sivas Kongresi Delegeleri

Delegenin Adı : Temsil Ettiği Yer: Mesleği:

 

 

 

 

Mustafa Kemal (Atatürk)

 

 

 

 

 

 

Temsil Kurulu Başkanı (Erzurum)

 

 

 

 

 

 

Ordu Müf. İstifa

 

 

 

 

 

 

Hüseyin Rauf (Orbay)

 

 

 

 

 

 

Temsil Kurulu Üyesi (Sivas)

 

 

 

 

 

 

Em. Deniz subayı

 

 

 

 

 

 

Bekir Sami (Kunduk)

 

 

 

 

 

 

Temsil Kurulu Üyesi (Sivas)

 

 

 

 

 

 

Mülkiyeli - Vali

 

 

 

 

 

 

Fevzi (Baysoy)

 

 

 

 

 

 

Temsil Kurulu Üyesi (Erzincan)

 

 

 

 

 

 

Din adamı -Şeyh

 

 

 

 

 

 

Raif (Dinç)

 

 

 

 

 

 

Temsil Kurulu Üyesi (Erzurum)

 

 

 

 

 

 

Hukukçu- Yargıç

 

 

 

 

 

 

Refet (Bele)

 

 

 

 

 

 

Canik (Samsun)(TKÜ)

 

 

 

 

 

 

Asker (Albay)

 

 

 

 

 

 

Kara Vasıf

 

 

 

 

 

 

Antep

 

 

 

 

 

 

Emekli Albay

 

 

 

 

 

 

İsmail Hami (Danişment)

 

 

 

 

 

 

İstanbul

 

 

 

 

 

 

Mülkiyeli- Tarihçi

 

 

 

 

 

 

İsmail Fazıl (Cebesoy)

 

 

 

 

 

 

İstanbul

 

 

 

 

 

 

Emekli General

 

 

 

 

 

 

Hikmet (Boran)

 

 

 

 

 

 

Ask. Tıb. Öğr. Tem.(İst.)

 

 

 

 

 

 

Tıbbiye Öğrencisi

 

 

 

 

 

 

Ahmet Nuri

 

 

 

 

 

 

Bursa

 

 

 

 

 

 

İlmiye sınıfı Hocası

 

 

 

 

 

 

Osman Nuri (Özpay)

 

 

 

 

 

 

Bursa

 

 

 

 

 

 

Hukukçu- Avukat

 

 

 

 

 

 

Hüseyin (Bayraktar)

 

 

 

 

 

 

Eskişehir

 

 

 

 

 

 

Tüccar

 

 

 

 

 

 

Hüsrev Sami (Kızıldoğan)

 

 

 

 

 

 

Eskişehir

 

 

 

 

 

 

Subay

 

 

 

 

 

 

Halil İbrahim (Sipahi)

 

 

 

 

 

 

Eskişehir

 

 

 

 

 

 

Tüccar- Bld. Bşk.

 

 

 

 

 

 

Mehmet Şükrü (Koçzade)

 

 

 

 

 

 

A. Karahisar

 

 

 

 

 

 

Hukukçu

 

 

 

 

 

 

Salih Sıtkı (Kesrioğlu)

 

 

 

 

 

 

A. Karahisar

 

 

 

 

 

 

Mülkiyeli

 

 

 

 

 

 

Bekir (Gümişioğlu))

 

 

 

 

 

 

A. Karahisar

 

 

 

 

 

 

Öğretmen

 

 

 

 

 

 

Abdurrahman Dursun (Yalvaç)

 

 

 

 

 

 

Çorum

 

 

 

 

 

 

Öğretmen

 

 

 

 

 

 

Mehmet Tevfik (Ergun)

 

 

 

 

 

 

Çorum

 

 

 

 

 

 

Öğretmen

 

 

 

 

 

 

İbrahim Süreyya (Yiğit)

 

 

 

 

 

 

Alaşehir (Saruhan)

 

 

 

 

 

 

Mutasarrıf

 

 

 

 

 

 

Macit (Suner)

 

 

 

 

 

 

Alaşehir (Manisa)

 

 

 

 

 

 

Hakim (Yargıç)

 

 

 

 

 

 

Mehmet Şükrü (Dalamanlı)

 

 

 

 

 

 

Denizli

 

 

 

 

 

 

Hukukçu

 

 

 

 

 

 

Yusuf (Başağazade)

 

 

 

 

 

 

Denizli

 

 

 

 

 

 

Hukukçu - Zıraatçı

 

 

 

 

 

 

Necip Ali (Küçüka)

 

 

 

 

 

 

Denizli

 

 

 

 

 

 

Hukukçu -Yargıç

 

 

 

 

 

 

Hakkı Behiç (Bayiç)

 

 

 

 

 

 

Denizli

 

 

 

 

 

 

Mülkiyeli

 

 

 

 

 

 

Sami Zeki

 

 

 

 

 

 

Kastamonu

 

 

 

 

 

 

Emekli Subay

 

 

 

 

 

 

Nuri (Tatlızade)

 

 

 

 

 

 

Kastamonu

 

 

 

 

 

 

Tüccar

 

 

 

 

 

 

Halit Hami (Mengi)

 

 

 

 

 

 

Bor (Niğde)

 

 

 

 

 

 

Tüccar- Beld. Bşk.

 

 

 

 

 

 

Mustafa (Soylu)

 

 

 

 

 

 

Niğde

 

 

 

 

 

 

Öğretmen

 

 

 

 

 

 

Yusuf Bahri (Tatlıoğlu)

 

 

 

 

 

 

Yozgat

 

 

 

 

 

 

Çiftçi

 

 

 

 

 

 

Osman Remzi (Öğüt)

 

 

 

 

 

 

Nevşehir

 

 

 

 

 

 

Memur

 

 

 

 

 

 

Mazhar Müfit (Kansu)

 

 

 

 

 

 

Denizli (Hakkari)

 

 

 

 

 

 

Valilikten istifa

 

 

 

 

 

 

Hasan

 

 

 

 

 

 

?

 

 

 

 

 

 

?

 

 

 

 

 

 

Süleyman (Boşanlı – Boşnak)

 

 

 

 

 

 

Samsun(Canik)

 

 

 

 

 

 

Çiftçi - Denizci

 

 

Aşağıdaki isimler ise Sivas Kongresi'ne delege olarak seçilmişler, ancak kongre çalışmaları sona erdikten sonraki günlerde Sivas'a gelebilmişlerdir.

 

 

 

 

Nuh Naci (Yazgan)

 

 

 

 

 

 

Kayseri

 

 

 

 

 

 

Tüccar

 

 

 

 

 

 

Ahmet Hilmi (Kalaç)

 

 

 

 

 

 

Kayseri

 

 

 

 

 

 

Kaymakam

 

 

 

 

 

 

Ömer Mümtaz (İmamzade)

 

 

 

 

 

 

Kayseri

 

 

 

 

 

 

Tüccar

 

 

 

 

 

 

İhsan Hamit (Tigrel)

 

 

 

 

 

 

Diyarbakır

 

 

 

 

 

 

Eğitimci

 

 

 

Bursa delegeleri gösterilen askerlikten istifa etmiş Necati (Kurtuluş) ve hukukçu Asaf (Doras)'a kongre tutanaklarında rastlanmadığı halde, bazı eserlerde isimleri geçmektedir.