• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi73
Bugün Toplam141
Toplam Ziyaret100183
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Bilmecelerimiz

     Kültür ürünleri, çeşitli nedenlere bağlı olarak zamanla değişime uğrar. Bu değişim biçim, içerik, icra ve işlev gibi oldukça geniş bir yelpazede meydana gelebilir. Aslında değişim, zamana yayılmış bir süreçtir ve bu süreç, bir kültür ögesinin yeni formlarda varlığını devam ettirmesi ya da tamamen yok olmasıyla sonuçlanabilir. Bu konuda en önemli özellik, söz konusu kültür ögesinin işlevselliğini devam ettirip ettiremediğidir. Başka bir deyişle,  herhangi bir kültür ögesi, artık işlevini tamamlamışsa ve yerine geçecek daha güçlü bir alternatifle karşılaşmışsa, değişme ya da yok olma sürecine girmiş demektir. Bu açıdan toplumların sözlü kültür ortamından, önce yazılı, ardından da elektronik kültür ortamına geçişleri birçok kültürel ürünün değişip dönüşmesine hız kazandırmıştır. Türk kültüründe, özellikle işlev açısından değişim ya da dönüşüme uğrayan kültür ürünlerinden birini bilmece oluşturur. Bilmece, soru-cevap prensibine dayanan geleneksel bir sözlü kültür ürünüdür. Türk kültüründe ilk yazılı örneklerine 14. yüzyılda rastlanan bu ürün, kişileri eğlendirme, düşündürme ve bilgilendirme gibi genel işlevlere sahiptir.

 

Bilmeceler

Bilmeceler eşya, insan, hayvan, bitki, doğa ve inanışla ilgili bilgilerin üstü kapalı olarak anlatılması ve onun ne olduğunun düşünülerek bulunmasını hedefleyen çoğu kalıplaşmış sözlerdir. Bilmece Anadoluda “asal, elçim, masal, mat, metal, tapmaca, bulmaca, hikaye, söz, bilmeli, metal, tanımaca, fıcık, dele, gazelleme” gibi adlarla da anılmaktadır.

Bilmece Örnekleri:

Ala bakar mora bakar

Oturmuş bakla satar

Baklanın okkası kaça dedim

Çıldır çıldır yüzüme bakar (KURBAĞA)

Bir acayip nesne gördüm

Alem bilir ismini

Başını sürter kendine öldürür cismini (KİBRİT)

Bir bağım var uzundur uzun (SENE)

Senede verir otuz okka üzüm (RAMAZAN)

Beyazını yirsen haramdır (ORUÇ)

Siyahını yirsen helaldir (RAMAZAN GECESİ)

Bir çuval cevizim var, sayarım sayarım tükenmez (YILDIZ)

Ağız içinde dil, arifsen bil (KAVAL)

Dağda idim bağ idim

Başı tuğlu bey idim

Eve geldim evlendim

Bilimecek bağlandım. (SÜPÜRGE)

Dağdan gelir dat gibi

Kolları var bıdak gibi

Eğilir bir su içer

Beğirir oğlak gibi. (KAĞNI)

El eker dil biçer (YAZI)

Gölgesiz dağlar aşar. (SES)

Hak Teala hoş yaratmış

Bir yeşil dal üstüne

Kenarı zil varak

Ortası altın varak. (GÜL)

Tırnağından övür alır

Burnundan boğazlanır. (BUĞDAY)

İki kardeş bir arada büyümüş

Üstü yanmış başı yanmış

Dövülenler onlar imiş

Almış kendini deryaya atmış

Meğer aslı su imiş. (KAHVE)

Karanlık yirde

Kadın iniler (ARI)

Kırmızı amma elma değil

Kat kat amma gözleme değil (SOĞAN)

Yılar vurdum sıpaya

Kalktı çıktı tepeye (İĞNE İPLİK)

Yük üstünde yarım çörek (AY)

Bir kuyum var, iki türlü suyum var (YUMURTA)

Aldır abası, yeşildir cübbesi (KİRAZ)

Gökte açık pencere, kalaylı bir tencere (AY)

Altı göl, üstü gül (GAZ LAMBASI)

Derin kuyu, gümbür suyu

Alan alır, içen ölür    (TÜFEK)

Çıt demeden çalıya düşer (GÜNEŞ)

İki direkli, bin kiremitli (TAVUK)

Bir küçücük mil taşı, dolanır dağı taşı (GÖZ)

Bilmece bildirmece, el üstünden kaydırmaca (SABUN)

Bir oğlum var, kat kat göyneği var (SOĞAN)

Het didim

Met didim

Git şuraya

Yat didim (SÜPÜRGE)

Uzaktan baktım aktaş gibi

Yanına vardım sütlaç gibi (MANTAR)

Biz biz bizidik

Otuziki kız idik

Gıran geldi kırıldık

Düzen geldi dizildik  (DİŞ)

Sarıdır safran gibi, okunur Kur'an gibi

Ya bunu bileceksin, ya bu gece öleceksin. (ALTIN)