YALOVA EL SANATLARI
I Ebru
İlimizde Yalova Belediyesi’nin kurmuş olduğu Kadın Spor ve Eğitim Merkezi (KİDEM) tarafından belirli aralıklarla Ebru dalında kurs açılmaktadır.
II.Tezhip
İlimizde Yalova Belediyesi’nin kurmuş olduğu Kadın Spor ve Eğitim Merkezi (KİDEM) tarafından belirli aralıklarla Tezhip dalında kurs açılmaktadır.
III.Hat
İlimizde Yalova Belediyesi’nin kurmuş olduğu Kadın Spor ve Eğitim Merkezi (KİDEM) tarafından belirli aralıklarla Hat dalında kurs açılmaktadır.
Hat Sanatları dalında Yalova olan Mahmut SAVAŞ güzel eserler meydana getirmektedir.
IV.Minyatür
Minyatür dalında Yalova’da çalışmalar pek fazla olmasa da bu sanatı yapanlarda vardır.
Minyatür dalında aşağıdaki sanatçılarımız şunlardır:
V.Metal-Taş ve Boynuz İşletmeciliği
Merkeze bağlı Güney Köy’de Gümüş- Bakır oksit ve Boynuzdan takı yapılmaktadır. Sığır boynuzları suda kaynatılarak iç dokusundan ayrılır. Yapılacak dokuya göre dikey veya boydan boya iki parçaya ayrılarak sitrik asit, sülfürik asit karışımlı suyla kaynatılarak yumuşatılması sağlanıp, preslemeyle düzeltilir.
Yapılacak takılara göre şekil çizili kıl testere ile kesilir. Bu işleme kaba işlem denir. Sonraki aşamada yapılacak şekillerin alt ve yanlarına gümüş uygulaması yapılarak kakma dediğimiz işlemlere geçilir. Kakma işlemi ile ürüne estetik güzellik verilir. Bütün kakmalara natürel mercan, firuze vb. taş 925 ayar sannel tabir edilen içi boş boru uygulanarak takı hazır hale getirilir. Polisaj ile son işlemi bitirilerek konuma hazır olur. Ürünlerde kullanılan teknik yaldız el işçiliğidir. Güneyköy’de Mehmet Atışan tarafından yapılan takılarda firma kodu T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı dösim kodu olarak mevcuttur.
VI.Ağaç-Ahşap İşçiliği
Çınarcık İlçe Merkezinde tekne ustası Mehmet Temel Koç kendi atölyesinde tamamı yerel malzeme ve kendi el işçiliği ile ahşap balıkçı motorları ve gezi tekneleri yapmaktadır.
VIII.İşlemeler-Örgüler
İlimizde geçmiş zamanlara ait ninelerimizin çeyiz sandıklarından kalan Geleneksel Türk El İşi motiflerine rastlamak mümkündür. Özellikle Armutlu ve Çınarcık yöresinde yaşayan yerli halkın hemen herkesin evinde, sandığında rastlamak mümkün. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki hala da bu sanata aynı şekilde önem verilmektedir. Oya ve dantellerden çok kanaviçe ve Türk işine daha fazla rastlanmaktadır.
IX.Dokumalar (Halı-Kilim)
Merkez Güneyköy’de Yün halı, Sugören Köy’ünde İpek Halı dokunmaktadır. Sugören köyünde halı dokumacılığı büyük bir geçim kaynağını oluşturmaktadır. Köyde dokunan ipek halıların kalitesi ve dokumu İstanbul ve Avrupa’da bir çok alıcı bulmaktadır. Santimetreye atılan düğüm açısından ünlü İran halıları ile boy ölçüşebilecek kalitede halılar dokunmaktadır. Köyde bu amaçla pek çok tezgahlar bulunmaktadır. Köyün genç kadınları ve kızları bu alana rağbet etmekte ve geçim kaynağını temin etmektedirler.
Köyde 2-3 ayrı atölyede İstanbul Kapalı Çarşı’da faaliyet gösteren halıcı esnafın siparişleri üzerine ilmek sayısına ve m2 hesabına göre ipek halı dokumacılığı yapılmaktadır.
El Sanatları uzmanı Kenan Özbel, Sugören’de ilk defa halı tezgahlarını getirip kurmuştur. Türkiye’de ilk defa meclis kararı ile kendisine profesör ünvanı verilen insandır. Ankara’daki Kocatepe Camii’nin nakışlarını kendisi ve karısı bizzat yapmışlardır. Kenan Özbel Kafkas kökenli olup mezarı Güneyköy’dedir.
Sugören köyünde dokuma yün halı ustası olarak Bakiye Özbel Hanım dokumacılık ve usta öğreticilik yaparak geleneği yaşatmaya çalışmaktadır.
GELENEKLERİ
EVLENME ÇAĞI:
Yalova ve köylerinde evlenme çağı 18-20 yaşlarında başlar. Bu yaşlara gelmiş her genç kıza gelin, her erkeğe de damat adayı gözü ile bakılır.
Eskiden köylerde kızların 14-15 yaşlarında evlendirildiğine rastlandığı halde bugün genellikle 18-25 yaşlarından itibaren evlendirilmektedirler.Genç kızlarla, genç erkeklerin genellikle tanışma yerlerinin başında çeşmeler, düğünler, bayramlar ve benzeri özel günler gelmektedir. Bu günlerde bir araya gelen gençler birbirlerinden hoşlandıktan, konuşup anlaştıktan sonra sıra ailelere gelir,Ailelere istek genellikle gençlerin arkadaşları tarafından ulaştırılır.
KIZ İSTEME-SÖZ KESME:
Oğullarının evleneceğini öğrenen anne eğer kızın ailesini tanıyorsa, hazırlıklarına başlarlar. Fakat, tanımıyorlarsa önce kızı ve ailesini soruşturur, uygun görüyorlarsa, yanlarına kızını isteyecekleri aileyi iyi tanıyan bir kadını da alarak kızı görmeye, ailesiyle tanışmaya ve bu isteklerini dolaylı yollardan ima etmeye giderler.
Kız evine haber verilir. Belirtilen saatte gidilir, tanışılır. Daha sonraki günlerde kızın evine haber salınır, kızı görmeye gelecekleri bildirilir. Eğer kızın anası, babası oğlan tarafını uygun buluyorlarsa buyur ederler, Eğer istemiyorlarsa o gün için bir mazeret belirtir, onları savmaya çalışırlar.
Oğlan tarafının davetine "buyursunlar" denirse oğlan babası köyde veya ailelerinde sözü sayılır ve dinlenir bir iki kişiyi kız evine gönderir. Akşam konuklar gidip çaylarını içtikten sonra en yaşlı konuk kız babasına:
"- Allahın emri, peygamberin kavli ile..." kızlarını istemeye geldiklerini belirtir.
Kız babası hemen evet demez. Bir kaç gün düşünmek için zaman ister, Konuşma, sohbet derken konuklar
kalkar, kız babası onları çağıracağı ve kararını belirteceği zaman için onlara haber vereceğini belirtir,
Kız babasının belirttiği gün dünürler yine giderler. Bu kez kız anası ve kız babası kendi isteklerini ve koşullarını söylerler. Kıza takılacak ziynet eşyaları, evine alınacak eşyalarla kız tarafına verilecek hediyeler konuşulur. Eğer bir anlaşmazlık olursa bir başka güne ertelenir. Yine bir araya gelindiğinde konuşulur, anlaşılır.
Bu arada kız çağrılır, kayınbabası olacak kişi ile diğer konukların sırayla ellerini öper sonra gidip onlara bir kahve yapıp getirir. Kahve içilinceye kadar bekler, fincanları alır odadan çıkar.
Bundan sonra kız ve erkek tarafı birbirine hediyeler verirler. Nişan için gün belirler.
NİŞAN TAKMA-HEDİYE GÖTÜRME:
Nişanlanacak olan gençlerin nişan günü belirlendikten sonra oğlan tarafı parmak ölçülerine göre yüzükleri yaptırır. Kızın yüzüğünü, bileziklerini, beşibirliğini, diğer mücevheratlarla kız tarafına götürülecek hediyeler bir bohçaya konur, hazırlanır. Kız tarafının yakınları için elbise ve diğer armağanlar da ayrıca hazırlanıp kalabalık bir grupla yola çıkılır. Grup yola çıkacağı zaman bir iki el silah atılır. Bu "biz geliyoruz." anlamındadır.
KIZ EVİNDE NİŞAN TÖRENİ:
Oğlan tarafından gelen misafirleri kız tarafı kapıda karşılar onları eve buyur ederler. Konuşma ve ikramlardan sonra oğlan tarafından becerikli bir kadın "okuyucu kadın" olarak getirilen hediyeleri birer birer herkese gösterir, sonra oğlan anasını geline yüzük takması için davet eder. Oğlan anası önce gelinine yüzüğü, sonra bileziklerini ve beşibirliğini takar, gelini öper, gelin de kaynana olacak kadının elini öper.
Hediyeler gösterildikten sonra gelen davetliler kendi aralarında oynar, eğlenirler. Bu eğlenceler uzun değildir. Bir kaç saat sonra izin istenir ve kalkılır.
Kıza nişan takıldıktan bir kaç gün sonra kızın anası ve babası yakınlarını alarak oğlan tarafına
hediyelerle birlikte tatlı götürürler.Böylece iki aile kaynaşmış olur.
DÜĞÜN ÖNCESİ:
Düğün öncesinde hem kız, hem de oğlan evinde yoğun çalışmalar başlar, kız ve oğlan aileleri bir araya gelirler. Kararlaştırılan düğün günü için hazırlıklarına başlarlar. Bu nedenle ya İstanbul'a ya da Bursa'ya giderler. Beğendikleri giyim ve kullanım eşyalarını alırlar. "Söz kesen" de anlaştıkları ölçüler içinde eksikleri en aza indirmek koşulu ile listelerindeki alış verişi tamamlar, dönerler.
Oğlan tarafı gelinin ev eşyalarını almakla yükümlüdür. Kız da elinin emeği sandık çeyizi, mutfak eşyasını, halısını, yorganını, yatak odası perdesini ve elinin erdiğince evinin ufak tefek eşyalarını hazırlar.
GELİN EŞYALARININ "KENDİ EVLERİNE" GÖTÜRÜLMESİ:
Düğün gününden bir kaç gün önceye kadar kız tarafının ve oğlan tarafının hazırlayacakları eşyalar tamamlanır. Sonra oğlan tarafı bir araba hazırlar, eşyaları gelinle oğlanın kalacakları "kendi evlerine" taşır, evi donatırlar.
Düğünden önce yakınları, komşular gelir evi görür, dolaşır, çeyize bakarlar.
GELİN HAMAMI:
Düğünden bir gün önce gelin arkadaşlarıyla birlikte hamama götürülür. Hamamda hep birlikte türküler, maniler söyler, oyunlar oynarlar. Sonra gelinin başına bolca su dökerler. Bir tas suyu boşaltan genç kız bir mani söyler:
Ay vurur aylanırsın
Sen kime nazlanırsın
Hamama git hamama
Yıkan beyazlanırsın
Tası yok tası yok
Bohçası var tası yok
Bu nasıl çeşmeymiş
Su içecek taşı yok
Ben bir mani dilerim
Ortada noktası yok
Yıkıldı viran gönül
Yapacak ustası yok
Bu bir fani dünyadır
Ucu var ortası yok
Gelin kızım gelin kızım
O gözlerin siyah üzüm
Bu güzellik nedir sende
Aklımı aldın a kızım
Daha sonra herkes yıkanır, topluca çıkar, kız evine giderler.
KINA GECESİ:
Gelin olacak genç kıza o gece evinde hazırlıklar yapılır. Oğlan evinden gelen genç kızlar ile oğlanın
yakınları eğlenmeğe, oynamaya başlarlar.
Gelin kınalı gelin
Açma yaramı gelin
Açarsan bir merhem ver
Sağalt yaramı gelin
Gide gide gitmişim
Siyah saçlar ibrişim
Hele bir dön göreyim
Belki sondur görüşelim
Ah kardeşim kardeşim
Benim can kardeşim
Saçından bir tel ver
Hediye olsun kardeşim
Herkes oynayıp eğlenirken bir ara verilir. Gelin bir sandalyeye oturtulur, çalgılar kesilir .
OKUYUCU KADIN:
Bu sessizlik sırasında ortaya "okuyucu kadın" gelir, hediyeleri kim getirmişse, ne getirmişse yüksek
sesle bağırarak davetlilere birer birer söyler.
DÜĞÜN ÇÖREĞİ:
Çalgılar yeniden başlamadan önce kız tarafının yaptığı "düğün çöreği" getirilir. Herkese yapılan düğün çöreklerinden dağıtılır. Herkes çöreklerini yedikten sonra çalgılara "işaret verilir" yeniden başlanır, oyunlar oynanır.
DAMAT TRAŞI:
Kız tarafında bu törenler yapılırken oğlan tarafında da "Damat Tıraşı" yapılır. Her genç sırayla berbere otururken diğerleri de oyunlar oynar, türküler söyler, eğlenirler.Sıra damadın tıraşına gelir. Damat tıraşa oturunca gençler bahşiş isterler. Bahşişler tıraş önlüğüne tutturulur. Toplanan paraların bir kısmı berbere verilirken bir kısmını da kendileri için içki parası olarak alırlar.
GELİN ALICI:
Erkesi gün erkenden çalgılar eşliğinde "gelin alıcı" gelir. Kız evinin kapısında bir müddet çalarlar. Sonra gelin kapıdan çıkarılırken annesinin, babasının ellerinden öper, kardeşleriyle, arkadaşlarıyla ve akrabalarıyla teker teker vedalaşır.Daha sonra kapıdan yüzü duvaklı olarak çıkarılır.
GELİNİN BAŞINDAN BUĞDAY SAÇMA:
Çalgılar çalınırken gelin kapıdan çıkar. O arada gelini başından buğday saçılır. Bu bereketli ve bolluk
içinde olması için yapılırken "evinin bereketi ve bolluk içinde" olması için dilek tutulur.
Gelin arabaya bindirilir. Damadın evine getirilir.
KOLTUK ÇIKMAK VE TESTİ KIRMAK:
Gelin baba evinden getirilirken bir grup davetli de oğlan evinin kapısında gelini beklerler. Gelinin arabası görününce herkes kaçışır, arabanın çevresi sarılır. Bu arada başka arabadaki çalgılar da yetişir, iner çalgı çalmaya başlarlar.
Gelin arabanın bir kapısından, damat bir kapısından indirilirken, gelin daha inmeden oğlan tarafının kadınlarından biri hemen yetişip gelinin kollarına girer, arabadan inmesine yardım eder. Bu işleme koltuk çıkma denir. Geline koltuk çıkıldıktan sonra gelin eve doğru alınır Bu arada damadı arkadaşları alırlar.
Gelin toprağa ayak bastıktan sonra hemen eline bir su dolu testi verilerek yere vurup kırması istenir Gelin testinin kulpundan tutup yere vurarak testiyi kırar. Sonra gelin eve doğru götürülür. Bu arada çevreyi genç kızlar ve kadınlar aldığından kalabalıkta yürümesi de zor olduğundan oğlan tarafının kızları gelinin önünü tıkayan kalabalığı yararlar.
KAYNANASI GELİNİN BAŞINA BUĞDAY-PARA VE ŞEKER SAÇAR:
Gelin eve girerken eşikte duran kaynana elindeki tasın içinden gelinin başına para, şeker ve buğday saçar. Kaynananın bunu saçmasını bekleyen gençler bir anda bunlardan kapmak için yerlere kapanırlar.
Bu arada gelin de içeri alınır,
DAMADI ISLATMAK VE YUMRUKLAMAK:
Gelin içeri alındıktan sonra damadın arkadaşlarına haber salınır, damat getirilir. Damat getirilince herkes damada saldırır, sırtını yumruklar, üstüne su döker ıslatırlar. Bu arada damat daha fazla dayak yememek için acele kapıyı açıp girer. Böylece düğün sona erer.
DÜĞÜN SONRASI:
Düğünden bir kaç gün sonra damat ile gelin kızın evine "el öpmeye" gider. Eve gidince önce ananın, sonra babanın ellerini öperler. Gelinin babası onları gece misafir eder, yemek verir. ertesi gün oradan ayrılırlar. Ayrıldıklarında onlara çeşitli hediyeler verilir.
SÜNNET VE SÜNNETLE İLGİLİ GELENEKLER
Sünnet olacak çocuklara birkaç gün önceden sünnet elbiseleri ya aldırılır ya da diktirilir. Çocukların elbiseleri satın alınıp getirildikten sonra evde güzelce giydirilirler. Varsa evin yaşlısı kıyafeti giydirir. Dualar okur, çocukların nazara gelmemesi için tütsüler. Sonra çocuklar uzak akrabalardan başlamak üzere tüm aile yakınlarını ziyarete gider, ellerini öper onları "sünnetlerine" çağırırlar.
Sünnet gününden bir gün önce evde tüm hazırlıkların bitmiş olması gerekir. Hazırlanacak olan yemeklerin geceden ocaklar kurularak pişirilmesi gerekmektedir. Ekmekler, bıçaklar, çatallar, kaşıklar, peçeteler komşulardan, yakınlardan masalar, sandalyelerle birlikte alınıp dizilir, hazırlanır. Daha sonra
yakınlardan haber verilmeyen kimsenin kalıp kalmadığı kontrol edilir. Haber verilemeyenler varsa o anda haber verilir.
Evin erkeği, gelen konukların erkekleriyle, kadını ise gelen kadınlarla ilgilenir. Çünkü Yalova'daki eski sünnetlerde kadın ve erkekler ayrı yerlerde toplanır, eğlenirlerdi. Sünnet düğünü çalgıcılı olacaksa çalgıcılarla bir gün önceden anlaşılması gerekmektedir. Çalgıcılar geldiklerinde, evin erkeğinin işareti üzerine çalgıya başlarlar. Bu arada gençler çıkıp ortada oyunlar oynarlar.
Sünnetçi geldiğinde, sünnet olacak çocuklar tarafından kapıda karşılanır ve eli öpülür. O da çocukların ellerinden tutarak kapının önüne kadar gelir. Sonra evin erkeği onu erkeklerin kalacakları yere alır. Erkekler içende sohbet edip imamı beklerken çalgıcılar da dışarıda çalgı çalarlar.
İmam geldiğinde evin erkeği tarafından karşılanır ve davetlilerin oturdukları odaya buyur edilir. İmamın gelmesinden sonra sünnetçi kendisi için ayrılan yere geçer. Onunla birlikte çocukların babası ve imam odaya girerler. Kapıda bir genç sırayla çocukların küçüğünden itibaren içeri alır. Babaları onları kucağına alır. Sünnetçi aletlerini hazırlarken imam da dualar okur. Bu arada çocuğun dikkatini başka bir yere çekmek için
· Bak, bak, kuş var,"
Ya da :
· "Aaa, bitti bile.."
Gibi sözlerle çocuk oyalanır, ya da ağzına şeker, çikolata veya lokum konur. Sonunda sünnet işlemi tamamlanır. Babası kucağına alıp çocukları kalacakları odaya götürür, böylece sünnet işlemine devam edilir.
Çocukların sünneti tamamlandıktan sonra, sıra akraba ve tanıdıkların onlara “geçmiş olsun" demelerine gelir. Herkes onları yataklarında öper, hediyelerini verir. Çocuklar da onların ellerini öperler.
Sünnetin ardından yemekler hazırlanır. İmam yemeğin duasını okur. Yemekten sonra Mevlit verilir. Böylece sünnet düğünü de sona ermiş olur.