DÜĞÜNLER
Evlilik müessesi, toplumuzda çok kıymetli bir müessesedir. Evlenme dolayısıyla yapılan şenliğe düğün denir. Toplumsal yapının ve sosyal hayatın değişime uğraması önceleri yapılan birçok göreneğin yok olmasına sebep olmuşsa da hala devam eden gelenek ve görenekler devam etmektedir. Düğün öncesi ve düğün sırasındaki; görücü, söz kesme, şerbet içme, nikâh, kına gecesi, düğün, sağdıç, yenge kadın, çeyiz, gelin alma, duvak gibi merhalelerin ayrı bir önemi, sosyal yaşantımızda belli bir geleneği, töresi vardır. Bugün ilimizde sağdıç ve yenge kadın da başlık parası gibi uygulamadan kalkmıştır. Diğer hususlar ise günümüzde de bütün güzellikleriyle devam etmektedir.
Evlenme, kız isteme, nişan ve düğün merasimleri şeklinde yapılır. Düğünler köy düğünleri, salon düğünleri ya da ikisi de aynı anda yapılabilir. Erkek evinde veya şehir merkezlerinde salonlarda yapılan düğünlerden bir gece önce kız evinde kına gecesi yapılmaktadır. Kına gecesinde hem kız hem de erkek evinde eğlence yapılır. Kız evi erkek evine bohça, erkek evi de kız evi ne kına götürür. Kına gecelerinde kına yakma ve gelin ağlatma töreni yapılır. Kız ağlatma esnasında söylenen kına türküsü şöyledir:
- "Çambaşına çıktım da bacım çıram yanmadı
- Dört yanıma batkımda bacım kimsem kalmadı
- Eyvah da anam eyvah da babam eyvahlar olsun
- Küçücük kızım yerime yerime dursun
- Sazak yere ev yapma anam o batar gider
- Uzak yere kız verme eyvah o yiter gider
- Saciyek saciyek de bacım yerden yücedir.
- Babam evi dedikleri bir bu gecedir."
Düğünler; düğün kahyası ve görevlendirilen bir başka kişi öncülüğünde davul, klarnet, kemençe gibi çalgı takımı ile birlikte davetlilerin karşılanması, düğün alanında hazırlanan yerlere oturulması, davetlilerin çalgıcıya bahşiş vermesi, davetlilere başta keşkek olmak üzere yemek ikram edilmesi, mahalli oyunların oynanması, damadın hazırlandığı yeren bir evli, bir bekar genç tarafından alınıp düğün alanına getirilmesi, başta damat babası ve kardeşleri, enişte, dayı ve diğer akrabaları olmak üzere arkadaşları ve davetlilerden bahşişlerin toplanması, din telkin, dua ve dileklerde bulunulması, gelin almaya gidilmesi, gelin evinde karşılama, halkoyunlarının oynanması, gelin evinde sandık, kapı bahşişlerinin verilmesi, gelinin ve eşyalarının alınması, dönüş, erkek evine varıldığında yeni evliler için kurban kesilmesi gibi bölümlerden oluşmaktadır.
Evlenme dolayısıyla yapılan şenliğe düğün denir. Bir çok örf ve adetlerin sergilendiği düğüne Ordu ilinde büyük önem verilmektedir. Çünkü anne ve babanın evladının en büyük mürüvetini gördüğü bir andır düğün. Düğün öncesi ve düğün sırasındaki başlık, görücü, söz kesme, şerbet içme, nikah, kına gecesi, düğün, sağdıç, yenge, kadın, çeyiz, gelin alma, duvak gibi merhalelerin ayrı bir önemi sosyal yaşantımızda belli bir geleneği, töresi vardır. Bugün ilimizde başlık parası diye bir şey kalmamıştır.Ayrıca sağdıç ve yenge kadın da pek az görülmektedir. Daha önce düğünün yapılmasına bir engel teşkil eden başlık parasının ortadan kalkması kız kaçırma olaylarını büyük çapta etkilemiş, nadir görülen bir olay durumuna düşürmüştür. Diğer hususlar ise günümüzde de bütün güzellikleriyle devam etmektedir. Toplumsal yapının ve sosyal hayatın sanayi ve teknolojik gelişmelere dayalı olarak değişmesi, evlenmeyi büyük çapta etkilemekte, yurdun çoğu yerlerinde olduğu gibi ilimizde de evlenmeler yüksek maliyetleri bulmaktadır.
Gerek sahil gerekse ilçe ve beldelerimizin büyük bir kesiminde görücü usulü ile evlenme de unutulan adetlerimiz arasındadır.
Erkek evinde veya şehir merkezlerinde salonlarda yapılkan düğünlerden bir gece önce kız evinde yapılan kına gecesi gelenekselliğini sürdürmektedir.İlimizde kına gecelerinde bilhassa köylerde erkek evi kız evine kına, kız evi de erkek evine bohça götürür.ş Kına gecelerinde kına yakma ve gelin ağlatma töreni sırasında söylenen kına türküsü;
Çambaşına çıktım da bacım çıram yanmadı
Dört yanıma baktımda bacım kimsem kalmadı.
Eyvah da anam eyvah da babam eyvahlar olsun
Küçücük kızım yerime yerime dursun
Sazak yere ev yapma anam o batar gider
Uzak yere kız verme eyvah o yiter gider
Saciyek saciyek de bacım yerden yücedir
Babam evi dedikleri bir bu gecedir.
Ordu'da hala zevkle söylenmektedir.
düğünler;
Düğün kahyası ve görevlendiren bir başka kişi öncülüğünde davul, klarnet, kemençe gibi çalgı takımı ile birlikte davetlilerin karşılanması geleneklerin düğün evi baca ve saçaklarını hedef alan tüfek ve tabanca atışları, düğün alanında önceden hazırlanmış yerlere oturtulması, davetlilerin çalgıcı başına bahşiş vermesi, geliş sırasına göre davetlilere başta keşkek olmak üzere yemek ikram edilmesi, mahalli oyunların oynanması, damadın hazırlandığı yerden bir evli, bir bekar sağdıçlarla(ortada damat) alınıp düğün alanına getirilmesi, başta damat babası ve kardeşleri, enişte, dayı ve diğer akrabaları olmak üzere arkadaşları ve davetlilerden bahşişlerin toplanması, damat ve sağdıçların alınan yere götürülmesi, gelin almaya gidilmesi, gelin evinde karşılama, halk oyunlarının oynanması, gelin evinde sandık kapı bahşişlerinin verilmesi, gelin ve eşyalarının alınması, dönüş, bahşiş alma için yol kesmeler, geline bahşiş verilişi, kurban kesme gibi bölümlerden oluşmaktadır.
İlimizde, her konuda olduğu gibi gelenek - göreneklerimizin en iyi şekilde araştırılması, yaşatılması ve gelecek nesillere intikallerinin sağlanması konusunda bilimsel şekilde çalışmalar yapılmış, arşivler oluşturulmuş, daha geniş ve derinlemesine yapılması da programlanmıştır.
Doğum:
Yöremizde doğum olayı artık hastanelerde gerçekleştirilmektedir. Eskiden evlerde ebe yardımıyla yaptırılan doğumlar neredeyse bitmiştir. Doğumdan sonra 40 gün anneye iş yaptırılmaz. 40. gün çocuk ve annesi kırk uçurma adı verilen gezmeye gider. Yeni doğan bebek diş çıkarmaya başlayınca “diş buğdayı” denilen yemek hazırlanıp, komşulara ve akrabalara ikram edilir.
Sünnet:
Yöremizde sünnet genellikle çocukları tek yaşlarında olduğu dönemlerde (1-3-5-7-9) yapılır. Sünnet kıyafetleri giydirilen çocuklar, sünnet olmadan önce arabayla konvoy eşliğinde gezdirilir. Evde sünnet yatağı hazırlanır. Sünnet olan çocuk için Kur’an okutulur ve konuklara ikramda bulunulur. Salonda yapılan sünnet düğünlerinde de eğlenceler yapılır.sünnet olan çocuğa çeşitli hediyeler alınır ve bahşiş olarak para yada altın takılır.
Evlenme :
Gerek sahil gerekse ilçe ve beldelerimizim büyük bir kesiminde görücü usulü ile evlenme unutulmaya yüz tutan adetlerimiz arasındadır.
Erkek evinde veya şehir merkezinde salonlarda yapılan düğünlerden bir gece önde kız evinde yapılan kına gecesi gelenekselliğini sürdürmektedir.İlimizde kına gecelerinde bilhassa köylerde erkek evi kız evine kına, kız evi de erkek evine bohça adı altında çeşitli çeyiz eşyası ve hediye götürür.Kına gecelerinde kına yakma ve gelin ağlatma töreni yapılır. Gelin ağlatma esnasında yöresel türküler söylenir.
Düğün de düğün kahyası ve görevlendirilen bir başka kişi öncülüğünde davul, klarnet ve kemençe gibi çalgı takımı ile birlikte davetlilerin karşılanması, düğün evi baca ve saçaklarını hedef alan tüfek ve tabanca atışları, davetlilere başta keşkek olmak üzere yemek ikram edilmesi, mahalli oyunların oynanması, gelin almaya gidilmesi, gelin evinde karşılama, gelin evinde sandık ve kapı bahşişlerinin verilmesi, bahşiş almak için yol kesmeler, kurban kesme gibi bölümlerden oluşmaktadır.
Askerlik- Gurbetlik:
İlimiz genelinde Askerlik çağı gelmiş gençler; akrabalarında bulunan büyüklerin ellerini öpmek ve vedalaşmak için ziyaretlerine giderler. Askere yolcu etme töreninde davul zurna eşliğinde oyunlar oynanır, uğurlama arkadaşlar ve akrabalar eşliğinde yapılır.
El Sanatları
El Sanatlarında Ordu ili öylesine büyük zanaatkâr ve sanatkârlar yetiştirmiştir ki yaptıkları ürünlerin alıcıları, onların isimlerini uluslar arası platformda duyulmasını sağlamış ve ilimizin isminin duyulmasına çok önemli katkı sağlamışlardır. Bu sanatkârların en ön planda olanlardan biri, klarnetleri en güzel notaları müzik severlere sunan ve en büyük klarnet ustalarının mutlaka tercih ettiği Ahmet ÖZDEMİR ustamızdır. Ünlü sanatçıların Klarnetleri onun; abanoz, bafon ve zeytin ağacına biçim veren, nefes veren usta ellerinden çıkmıştır. Çalışmalarını kendi atölyesinin bulunduğu Merkez Bayatı köyünde sürdürmektedir. Yapmış olduğu birbirinden değerli klarnetler en ünlü müzisyenlerin tercih ve taltifleriyle ustalığını ispatlamıştır bütün müzik camiasında. Yine klarnet yapımıyla uğraşan Salih ÖZDEMİR birbirinden güzel klarnetleri yaparak ilimizde isim yapmış diğer bir el sanatları ustasıdır.
Mustafa Sabri GÖZÜKAN ustanın ellerinde fındık dalları yeniden hayat bulur. Onun sanatı öylesine muhteşemdir ki tasarımları öylesine özgündür ve öylesine ona hastır ki bir başka el onun eserlerini bırakın yapmayı taklit bile edemez. Emekli olduktan sonra başladığı el sanatları uğraşı birbirinden değerli onca eser üretmesine bir engel değildir. İlerlemiş yaşına rağmen taşları yontar onlara yöresel ve ulusal simgeler işleyerek özgün tasarımlara dönüştürür. Bazen üç boyutlu bir ürün olur bazen taşlar bir takıya dönüşür onun maharetli ellerinde. Yapmış olduğu hiçbir çalışmayı bir daha tekrar etmez ve hep bir başka özgün tasarım için yeni arayışlara girer. Kültür Bakanlığından ödülü bulunan GÖZÜKAN usta Ordu El Sanatlarının kuruluş aşamasında da bulunmuştur. Fındığın yeni sürgünlerinden ördüğü sepetler, sele, vazo, çerçeve veya dekoratif sandıklar hepsi kendine has ve birbirinden mutlak farklılık göstertir.
Gölköy ilçesinde Kamil DOĞAN’ ın yapmış olduğu nefesli sazlar özellikle “kaval ve ney’i” en güzel sesler verir, en güzel ezgi olur türkülerimize. Ağaç işçiliğini en güzel örnekleri onun usta ellerinde biçimlenir, en büyük sanatçıların nefeslerinden kulaklarımıza ve yüreğimize kadar ulaşır Kamil DOĞAN’ın ellerinden çıkan müzik aletleri. El Sanatkârlarını bir birlikteliğe kavuşturmakta en büyük emeği verenlerin başında sayılan ve bugün El Sanatları Derneği (ELSAN) başkanlığını sürdüren İhsan GÜRDAL’dır. İhsan GÜRDAL neredeyse bütün hayatını El Sanatlarının yaşatılması ve gelişimine ayırmıştır. Ahşap yakma tekniği ile yaptığı birçok tablosu birbirinden en nadide eserler onun maharetli ellerinden çıkmıştır. Çalışmalarında bazen yöresel figürler; fındık, horon, balık yeniden binlerce küçük nokta yakma tekniğiyle ahşap yüzeylerde ölümsüzleşir. Birçok çalışmasında dekoratif özellikler taşıması karşın bazı çalışmasında ise evrensel konular işlemektedir. Çalışmaları kendisi kadar ordu ilini de tanıtmıştır. Çalışmalarını İl merkezinde kendi atölyesinde sürdüren İhsan GÜRDAL, son dönem çalışmalarında ağaç kesme ve yakma(dağlama) tekniğini birleştirerek özgün çalışmalar ortaya koymaktadır. Ordu ilinin turistik olarak tanıtımına yönelik çalışmaları beğeni toplamaktadır.
Ordu ilinde baston yapımı birçok el sanatlarından daha ön plandadır. Birçok el sanatkârı ustası, baston yapımında ulusal ölçütlerde yarışacak düzeydedir. Bu sanatkârların en bilineni Tevfik AKÇAY, Kahraman CEYLAN ve Salih ELİBOL ustalarımızdır. Sanat Enstitüsü torna tesviye bölümü mezunu Ekrem AKDENİZ çalıştığı yıllarda hobi olarak başladığı tahnit denilen ve pek fazla bilinmeyen bir uğraşın tutkunu olur zamanla ise ustası. Ölü kuş veya benzer hayvanların özel yöntem ve teknikle kurutma saklama olarak açıklanan tahnit konusunda büyük bir sanatkâr olarak tanınır Ekrem AKDENİZ. Ama maket ev ve maket gemiler yapımında da kendini ispatlamıştır Ordu ilinin birçok tarihi eserini maketlerini yaparak. Kültürel ve tarihi mirasımızın en önemli eserleri olan Eski Ordu Evleri onun maketleriyle gelecek nesillere aktarmak amacıyla Ordu Belediyesi tarafından satın alınarak belediye binasında sürekli sergi olarak düzenlenmiştir. Ekrem AKDENİZ’in en ilginç ürünü ise fındık kırmak için tasarlayıp yaptığı fındık kırma aracıdır.
İlimizin diğer bir büyük ustası ise Harut ARTUNYUM’dur. Bakır onun ellerine her türlü kullanımlık ev eşyası dışında dekoratif bir süs öğesi bazen bakır kabartma tekniğiyle en güzel tablolara dönüşmektedir. Çalışmaları Ordu ilinin birçok notasında karşımıza çıkar. Estetik kaygısı ve ustalığı her bir çalışmasına yansımıştır. Dekoratif çalışmaları bakıra kabartma tekniğiyle aktarmakta olan “Bakır Altın Olur” onun sanatı sayesinde. Son dönem çalışmalarını özgün kompozisyonlar kurarak oluşturan sanatkâr uluslar arası bir sergi için çalışmalar yapmaktadır.
Ağaç işlerinde birbirinden maharetli eller vardır Ordu ilinde. Ağaç kemençeye dönüşür Öceli köyünde Mustafa ÇABUK ve Perşembe’li Abdullah AY’ın ellerinde sonra horon olur dalga dalga bütün Karadeniz’de. Ağacı kemençeye dönüştüren bir diğer el sanatları ustamız ise Ferhat AKGÜN olarak bilinir. Babasının mesleği fındık kırma taşı yapımı olan ve mesleği bir süre sürdüren Celal KAYA ise teknolojiye yenik düşen baba mesleğini faklı bir biçimde sürdürür Perşembe’nin Saray köyünde. Taşlara yeni betimlemeler yükleyerek heykellere, rölyeflere dönüştü onun sabırlı ve usta ellerinde. Evinin bahçesinde sergilediği birbirinden değerli taş yontu ve çalışmaları ulusal alanda da ilgi odağı olmuştur. Hobi olarak başlayan çalışmalarında naif bir etki sezinlenen taş yontular; kedine has özelliğiyle birçok sergide yer almış ve kısa zaman içinde. İlimizde el sanatları arasında dokumacılık önemli bir yere sahiptir.
Birçok ilçede dokumacılıkla ilgili birçok ürünler ortaya konulmaktadır. El Dokuma sınıfına giren; kilim, heybe, kol çantası, çorap, dastar gibi ürünler birçok ailenin geçim kaynağını oluşturur. Ancak burada özellikle Gölköy Kozören dokumaları kültürel açıdan ön plana çıkmaktadır. Türk Kültüründe önemli bir yere sahip olan kilim dokumacılığı Kozören’de motif motif hayat bulur maharetli ellerde. Yine Gölköy ilçesinin Kozören köyünde el örgü ve dokumalarıyla isim duyurmuş bir ustamızda Gürcü KARAKOÇ’ tur. Yine aynı köyde dokumalarıyla isim yapmıştır Muzaffer KARAKOÇ. Gölköy ilçesinde el sanatlarının yaşatılması ve geliştirilmesi için bir dernek oluşumu gerçekleştirilmiş ve çalışmalar daha bilinçli yapılması hayata geçirilmiştir. Bu birbirinden güzel motiflerle bezeli dokumalar Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri aracılığıyla yurt içi ve yurt dışı piyasalara sunulmaktadır.
Saz kültürümüzün simgesidir yüzyıllardır. Saz yapımı en önemli el sanatları arasındadır Ordu ilinde. En güzel sesi vermek için usta eller gereklidir. Saz yapımında birçok ünlü sanatkâr yetişmiştir Ordu'da. Bazıları uğraşlarını il dışında sürdürür bazıları ise kendi ilçesinde köyünde büyük bir tutkuyla sürdürür çalışmalarını. Perşembeli saz yapım ustaları Lütfü ALKAN ve Kazım CEYLAN birbirinden güzel bezenmiş sazlarını yıllardır yapmaya devam ediyor.
Mustafa SOYLU ve Hamdi SOYLU ustaların uğraş alanı ise beşikçiliktir. Gürgentepe ilçesinin Akören köyündeki bu iki beşik ustası kültürümüzün bir başka unsuru olan Beşik yapımı sürdürürler yıllardır ve büyük bir ustalıkla.
Hediyelik eşyalara Ordu motifleriyle süsleyerek hediyelik eşyalara yöresel bir kimlik ekleyerek Ordu ilinde tanıtımına katkısı olan ve el sanatlarıyla uğraş veren İnci GÜRSOY, Cihan ATAŞ ve birbirinden güzel çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca hediyelik eşyalar ve birçok objenin minyatürünü büyük bir titizlikle ortaya çıkaran Ekrem ŞAHİN’den söz etmek gerekir.
El sanatlarına gönül verenlerden bir diğeri ise taş işçiliğinin en güzel örneklerini sunar bizlere Erdoğan TATHAN olarak gösterilebilir. İlimiz merkez Taşbaşı mahallesinde kendi evinin bir bölümünü atölyeye dönüştüren ve çalışmalarını sürdüren Doğan AKDENİZ Ordu ili dışında daha fazla tanınmaktadır. Kuş kafesleri onun ellerinde yeniden biçimlenir. Ama esas yapmış olduğu gemi maketlerinden söz etmek gerekir. Dünyaca tanınmış gemileri onca hesapla orantılı olarak küçülterek aylarca uğraş sonunda muhteşem maketlere dönüşür onun titiz ve sabırlı ellerinde. Her biri birbirinden değerli; gemiler, kalyonlar, çektirme tipi deniz araçlarını bazen evler onun maketlerine konu olmuş sonra birer nadide eser olarak ortaya çıkmış. Daha çok il dışında alıcıları onun eserlerine gerçekten yakından takip etmekte ilimizin el sanatlarının tanıtımına çok büyük katkı yapmaktadır.
Aybastı ilçesinin Toygar Köyü'nde manda boynuzundan taraklar yapan Hasan YÜKSEL ise kaybolmaya yüz tutmuş bir el sanatını sabırla yaşatıyor. Kültürümüzün gelecek nesillere aktarılmasında en önemli görevi üstlenen el sanatkârlarını saymakla bitmez. Hepsi birbirinden önemli el sanatlarının yaşatılması için emek veren ve ismini yazamadığımız niceleri vardır ilçelerimizde, beldelerimizde ve köylerimizde.