• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi42
Bugün Toplam65
Toplam Ziyaret100107
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Coğrafi Yapısı ve Tarihi

 

 

Coğrafi Konum

 Balıkesir, coğrafi konum itibariyle Marmara Bölgesi‘nde batıdan Ege Denizi’ne, kuzeyden Marmara Denizi’ne olan kıyıları bakımından önemli bir yerde bulunmaktadır. Ege Denizi’ne olan kıyılarının uzunluğu Ayvalık ilçesinde 54 km, Burhaniye ilçesinde 12 km, Edremit ilçesinde 32 km, ve Gömeç ilçesinde 17,5 km olmak üzere toplam 115,5 km’dir. Marmara Denizi’nde kıyı uzunluğu ise Bandırma ilçesinde 60 km, Erdek ilçesinde 34,5 km, Gönen ilçesinde 8 km ve Marmara ilçesinde 72,5 km olmak üzere toplam 175.km ‘dir. (Toplam:290,5km)

1. Fiziki Özellikleri

Yüzölçümü 14.299 km² olan Balıkesir, kuzeydoğuda Bursa, güneydoğuda Kütahya ve Manisa, güneybatıda İzmir, batıda Ege Denizi ve Çanakkale iline komşudur. 39º40’ kuzey enlemler ile, 26º28’ doğu boylamları arasında yer almaktadır. İl sınırları hem Marmara hem de Ege Bölgesi içerisinde dağılmıştır.Fazla engebeli olmayan Balıkesir ili yer şekilleri, büyük ölçüde dalgalı düzlüklerden oluşur. İl alanının yarısından fazlasını kaplayan plato düzlükleri akarsu vadileriyle parçalanmış durumdadır. Yüksekliği 2000 m’ yi bulmayan ilin , genel görünümde kuzey kesimini, Karadağ’ın batı uzantıları engebelendirir. İlin güneydoğu ve güneybatı kesimleri daha dağlıktır. Güneydoğuda Alaçam Dağları’na bağlı Ulus Dağ’ının doruğu 1769 metreye ulaşır. Güneybatı-kuzeydoğu doğrultusundaki Kaz Dağları, il sınırındaki Karataş Tepesinde 1774 m’lik bir yükseklik bulur.

Yüzölçümleri itibariyle ilçelerimiz;

Altıeylül             Karesi              Marmara Adası          Ayvalık                 Balya                    Bandırma
927 km²           742 km²                154 km²                   265 km²             936 km²                592 km²

Bigadiç                 Burhaniye          Edremit                   Erdek                   Gömeç                 Gönen            Dursunbey      
1.028 km²          280 km²             731 km²                    333 km²             223 km²             1.118 km²         1,948 km²

Havran                İvrindi                 Kepsut                      Manyas               Savaştepe           Sındırgı               Susurluk
543 km²             761 km²             908 km²                     593 km²             409 km²             1.378 km²          645 km²

 

Ovalar az bir yer tutmaktadır. Bunların başlıcaları; Balıkesir ovası, Manyas ovası, Gönen ve Edremit ovalarıdır. Bu ovaların çoğunluğu tektonik olaylar sonucu oluşan çöküntü alanlarının sonradan alüvyonlarla dolmasıyla meydana gelmiş düzlük alanlardır.

A.1.DAĞLAR

Karadağ:
Gemlik ve Bandırma arasında bulunan zirveden aşağı Yeni Paleozoik, Mezosoik ve Tersiyer’e ait kayalardan örtülerden oluşmuş ve eteklerinde Neojen çökellerin bulunduğu 767 m yükseklikte bir kütledir.

Edincik Dağı:
Bandırma ve Erdek körfezlerinin güney tarafında bulunan, güneyinde Neojene ait birimler , doğusunda billuri kalkerlerle, şistler, batısında ise amfibollu şistler bulunur.

Kapıdağ: Eski bir kütle olan Kapıdağ Yarımadası’nın en yüksek yeri 803 m olup , eskiden kıyıya yakın ve ada durumunda olan arazinin hem doğudan hem batıdan iki ayrı kordon ile karaya bağlanması ile oluşmuştur. Bu iki kordon arası başlangıçta bir göl iken zamanla bataklığa dönüşmüş ve bugün kara ile birleşmiştir.

Sularya, Gelçal(Keltepe) Dağları: Manyas’ın güneyinde Susurluk- Kocaçay vadilerinin arasında uzanan bir çift masif, doğuda Sularya (600) Dağı adını alır. Gelçal Dağları da kütlevi olup, en yüksek yeri 881 m’dir.

Çataldağı(Kepez): Manyas havzasının güneyinde Susurluk- Mustafa Kemal Paşa çaylarının açtığı vadiler arasında iki zirveli bir masiftir. En yüksek yeri 1336 m ‘dir.

Alaçam Dağları: Balıkesir’in güneydoğusundaki engebeyi teşkil eden bu dağlar doğu ve batı yönünde uzanırlar. Kütahya sınırları ile Dursunbey’ in güneyindeki saha , Sındırgı’nın kuzeyindeki sahayı kaplar. En yüksek yeri 1615’dir.

Madra Dağı: Bu dağlara üzerindeki en büyük yerleşmeye bağlı olarak Kozak Dağ’ı adı da verilmektedir. En yüksek zirvesi 1338 m olup, Marmara ve Ege’yi birbirinden ayırır ve su bölümü çizgisini meydana getirir.Bu dağlar, İvrindi ilçesinin 4 km batısında, Musluk Dağı üzerinden Kazdağı’ nın devamı olan Aykaya Dağı ile birleşir.

Kazdağı: Edremit Körfezi’nin kuzeyinde batı – güneybatı doğu- kuzeydoğu yönlü morfolojik uzanışı ile iki çöküntü arasında bir duvar gibi görünen kütlenin en yüksek yeri Babadağ olup, 1767 metredir. Bu dağ ilkçağ ve mitolojide İda Dağı olarak geçer.

Hodul Dağı: Biga Yarımadası’nın kuzeydoğusunda bulunan bu dağ geniş bir masif olup, en yüksek yeri 610 m’yi bulur.

A.2. OVALAR

Gönen Ovası : Denizden yüksekliği 30 m olan ve Gönen Çayı’nın yatağı boyunca uzanan ova, Manyas Gölü çukurundan eski alüvyonlardan oluşan bir eşik ile Marmara Denizi’nden de 100 m’ yi aşan bir sırtla ayrılmıştır.

Manyas Ovası: Alanı 110 km² olup, Manyas Gölü’nün güney taraflarında bulunan ve doğu batı istikametinde uzanan ova, alüvyonların Manyas Gölü’nün bugünkü seviyesine göre birikmesi ile meydana gelmiştir.

Balıkesir Ovası: Alanı 140 km² olup, Batı Anadolu’da, Marmara Bölgesi’nin güney bölümünde, Edremit- İvrindi ovalarıyla birlikte batı doğu doğrultulu alçak bir saha üzerinde bulunan Balıkesir şehri, kendi adı ile anılan verimli ovayı batıdan sınırlayan düz sırtlı tepelerin yamacında kurulmuştur.

Körfez Ovaları: Turfanda sebze ve meyve yetiştirilen ve Akdeniz ikliminin tipik şekli görülen bu ovalar;  Edremit Ovası, Burhaniye Ovası ve Altınova’dan oluşmaktadır.

A.3. AKARSULAR

Susurluk Çayı:
Balıkesir ili topraklarına Kütahya sınırlarından katılan Susurluk Çayı kuzeye dönerek Balıkesir Ovası’nın doğusundan geçer, Marmara Denizi’ne dökülür.

Gönen Çayı: Kazdağları’nın kuzey eteklerinden doğan Gönen Çayı, Kalkım ve Pazarköy çevresindeki küçük dereleri bünyesine aldıktan sonra büyür ve güneybatı – kuzeydoğu doğrultusunda dar boğazlardan geçerek Gönen Ovası’na oradan da Misakça’nın batısından Marmara Denizi’ne dökülür.

Koca Çay: Madra Dağları’ndan kaynaklanan akarsu,, Manyas Gölü’ne dökülür. Daha sonra gölden çıkarak gölün suyunu Karadere vasıtasıyla Susurluk Çayı’na boşaltır.
Havran Çayı:Uzunluğu 36 km olan ve Madra Dağları’nın kuzey ve batı yamaçlarıyla, Kaz Dağları’nın güney kesimlerinden doğan küçük derelerin beslediği akarsu, ormanlarla kaplı vadiler içinden geçer. Havran Ovası’ndan sonra Burhaniye İlçesi’nin 1,5 km güneyini görerek, Edremit Körfezi’nde Ege Denizi’ne dökülür. İlimiz sınırları içinde bu akarsulardan başka çok sayıda küçük çay ve dereler bulunmaktadır.

Balıkesir Adı

Balıkesir, adını günümüzde ikiye ayrılan eski merkez ilçesinden almaktadır. İlin eski adı Karesi olup 24 Ekim 1926 tarih ve 4248 sayılı Kararname ile Balıkesir olmuştur. Balıkesir kelimesinin kökenine dair çeşitli rivayetler mevcuttur. Roma İmparatoru Hadrianus, Balıkesir şehri çevresinde sahip olduğu bir bölgede avcılık yaptığı için Adriyanutere lakabını almıştır. Ardından yine burada bir şato yaptırmıştır. Bu şatonun adı Paleo Kastro olarak bilinmektedir. Balıkesir adının bu kelimeden geldiği düşünülmektedir Paleo Kastro 'nun anlamı ise Eski Hisar 'dır. Bazı kaynaklar Balıkesir kelimesinin Balak Hisar veya Balık Hisar kelimelerinden geldiğini söylemektedir. Eski Türkçede balık kelimesi şehir anlamına geldiği için Balık Hisar kelimesinin anlamı Hisar Şehri 'dir. Fakat Balıkesir il merkezinde hisar veya harabe yoktur. Ayrıca Balıkesir şehrinde Hisariçi Mahallesi bulunmaktadır.Bir rivayete göre bölgeye akın yapan Pers hükümdarı Balı-Kisra'dan gelmektedir. Bazı kaynaklara göre ise balı çok, güzel anlamına gelen Bal-ı Kesr kelimesinden türediği belirtilmektedir. Yeni ortaya atılan bir teze göre ise, Bağıkesir 'den geldiğine yöneliktir. Zira 17. yüzyıla değin şehir merkezinde en önemli tarım faaliyetinin bağcılık olduğu Balıkesir kadı sicilleri ve tereke kayıtlarından doğrulanmaktadır.

Tarihçe

Balıkesir genelindeki pek çok höyük, mağara ve düz yerleşim yerlerinde yapılan araştırmalarda bu topraklara MÖ 8000-3000 yılları arası yerleşildiği ortaya çıkmıştır.Havran'a 8 km. mesafedeki İnboğazı mağaralarında Paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik devirlerinden kalma kalıntılar bulunmuştur. Babaköy (Başpınar) kazılarında, Yortan mezarlığında, Ayvalık Dikili yolu üzerindeki Kaymak Tepe'de Bakır Çağı'na ait kalıntılar ve yerleşim yerleri bulunmuştur. Bu bölgede ilk defa adı geçen şehir Agiros (Achiraus)'dur.Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra bölgede Karesi Beyliği kurulmuş, ardından bölge Osmanlı Devleti'nin eline geçmiştir.

Antik çağlar

 
Yeşil ile gösterilen yer Misya

Balıkesir'in bulunduğu bölgenin adı eski çağlarda Misya'dır. Bu kelimenin Lidya dilindeki anlamı Kayın Ağacı 'dır. Bölgenin sınırları zamanla çeşitli değişikliklere uğramış olup, kuzeyde Marmara Denizi, batıda Çanakkale Boğazı ve Ege Denizi, doğuda Atranos Çayı ve güneyde de Lidya ile çevrilmiştir. Keşiş Dağından itibaren Marmara Denizi sahilini takiben Çanakkale Boğazı'na kadar olan kısıma Küçük Misya, geri kalan kısma ise Büyük Misya denilmiştir. Büyük Misya; Pergam (Bergama), Adramitiyum (Edremit), Arjiza (Balya-Pazarköy), Assos (Behramkale), Teruvad (Truvada), Gargar, Antandos (Avcılar civarı), Belodos (Dursunbey) ve Adriyanatere (Balıkesir) şehirlerinden oluşmaktadır. Küçük Misya ise Sizik (Belkız), Lâmpesak (Lapseki), Perkot (Bergoz), Abidus, Milotopolis (Mihaliç), Apoloni, Periyapos (Kara Biga), Pemaninos (Eski Manyas), Artemea (Gönen), Zeleya (Sarıköy), Artas (Erdek) ve Panormos (Bandırma) şehirlerinden oluşmaktadır.

MÖ 3000-1200 yılları arasında bu bölgede farklı diller konuşan Pelasg ve Leleg kolonileri kurulmuştur. Bu bölgede yaşayan Misyalıların soyu da Pelasglardan gelmektedir. Misyalılar bu bölgeye geldiklerinde Bitinyalıları yendikten sonra Misya'ya hakim olmuşlardır. Serbest yaşamayı sevdikleri için şehir kurmamışlardır.

MÖ 1120'lerde Hitit kralı IV. Tuthalya devrinde, Misya Hitit egemenliğine girmiştir.Hititler bölge için Assuva adını kullanmıştır.MÖ 1200 yıllarında Akalar ile Troya arasında çıkan ve dokuz yıl süren Truva Savaşı'nda, başlarında Khromis ve bilici Ennomos bulunan Misyalılar Troya'yı destekleyerek Troya'nın egemenliğine girmişlerdir.Troya'nın dağılmasından sonra Misya, Lidya egemenliğine girmiştir. MÖ 546 yılında,Büyük Kiros ve halefleri zamanında Misya, Ahameniş İmparatorluğu'na dahil olmuştur.Büyük İskender MÖ 334 yılında Biga Çayı civarında Ahameniş İmparatorluğu ile yaptığı Granikos Savaşı'nı kazanarak Misya'yı ele geçirmiştir.Bu tarihten sonra Misya halkı paralı asker olarak ün kazanmıştır. O dönemde Mısır ordusunda bile Misya süvari birliği vardır.[30] İskender'in ölümünden sonra kumandanları birbirleri ile savaşmıştır. Savaş sonunda Misya'yı Lisimakus ele geçirmiştir. O da Korupedyon Savaşı'nda I. Selevkos Nikator tarafından öldürülmüştür. Misya, Nikator'un eline geçse de Lisimakus'un emrinde çalışmış Paflagonyalı Fletairos, Bergama'yı ele geçirmiş,Misya'ın bir kısmına da egemen olmuştur.Fletairos'dan sonra yeğeni I. Eumenes geçmiştir. MÖ 278 yıllarında Galyalılar Misya'ya gelmiştir. I. Eumenes'den sonra Bergama Krallığı'nın başına geçen I. Attalos, Misya'nın geri kalan kısmını da ele geçirmiştir. Bergama Krallığı egemenliğinde Misya ekonomik yönden rahat bir dönem yaşamıştır.MÖ 133 yılında Misya, Bergama kralı III. Attalos'un vasiyeti ile Roma İmparatorluğu hakimiyetine geçmiştir.

Roma ve Bizans dönemi

Misya Roma egemenliğine girdikten sonra MÖ 133 yılında konsül Manius Aquillius tarafından Roma'ya bağlı Asya Eyaleti kurulmuş ve Misya'nın bir kısmı bu eyalete bağlanmıştır.Romalılar Misya'yı, uzun süre vergi ve kölelikle sömürmüş, baskı altında tutmuşlardır. Bunlara karşı halkın da desteklediği Pontus kralı VI. Mithridates'in başlattığı hareket başarılı olduysa da çok uzun sürmemiş ve MÖ 85 yılında bölge tekrar tamamen Roma idaresine girmiştir.

Kavimler Göçü'nün etkisi nedeniyle M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu doğu ve batı diye ikiye ayrılmış[ve Misya yeni kurulan Doğu Roma İmparatorluğu'un yani Bizans'ın egemenliğine girmiştir. Misya topraklarının büyük bir kısmı Bizans egemenliği döneminde Opsikion Theması'nda yer almıştır. 675 yılında İstanbul Kuşatması sırasında Araplar, Misya'ya saldırmışlardır. 716-718 yıllarındaki İkinci İstanbul Kuşatması'nda Suriye sahillerinden hareket eden Araplar, Bergama ve Edremit yörelerini yağmalamışlardır.

Selçuklular dönemi

1015 yılından itibaren Selçuklu Türkleri, Bizans İmparatorluğu egemenliğindeki Anadolu'da görülmeye başlamıştır.1048 tarihli Pasinler Muharebesi ile Türklerin Anadolu'ya yaptığı akınlar hız kazanmıştır. 1071 tarihli Malazgirt Meydan Muharebesi'den sonra da Türkler Anadolu'ya yerleşmeye başlamışlardır.Kutalmışoğlu Süleyman Şah, İzmit çevresi ve Marmara sahillerindeb Malazgirt Meydan Muharebesi'nden dört yıl sonra 1075 yılında İznik merkezli Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurmuştur. 1076 yılında da Misya'nın şehirlerinden Sizik ve Edincik'i ülkesine ilhak etmiştir.1081 yılında Türkler nehir yolu ile Apollonia (Gölyazı)'ya gelen bir Bizans birliğini yok etmişlerdir. Fakat başka bir Bizans birliği Sizik ve Poimanenon (Manyas)'ı Türklerden geri almıştır. 1085 yılında Süleyman Şah doğudayken, ona bağlı emirlerinden biri olan İlhan Bey, kısa bir süre önce ellerinden çıkmış olan Sizik, Apollonia, Poimanenon ve Edincik'i geri almıştır.

1086 yılında Süleyman Şah'ın Halep'i kuşatması üzerine kardeşi Melikşah tarafından görevlendirilen Tutuş, Ayn Seylam (Ayn Selm veya Aynı Salem) mevkiinde Süleyman Şah'ı yenmiş, bunun üzerine Süleyman Şah, 5 Haziran 1086 tarihinde intihar etmiştir.Ardından vezir Ebu'l-Kasım devletin başına geçmiştir. Sizik'i üst edinerek Marmara sahillerinin hakimi olmuştur.1090 yılında I. Aleksios'un Eufuryanis Alexaders'ı göndermesiyle bölgede savaşlar olmuştur. Ebu'l-Kasım, Gemlik'i alarak burada gemiler yaptırmaya başlasa da burası Bizans'ın eline geçmiştir.

Ebu'l-Kasım'dan sonra Anadolu Selçuklu Sultanı olan I. Kılıç Arslan, Marmara kıyılarını ve Edremit Körfezi'ne kadar olan kısmı ülkesine ilhak etmiştir.Kılıç Arslan'ın kayınpederi İzmir Beyi Çaka Bey ise Edremit'ten Abydos'a kadar olan kıyılar ile Sakız ve Midilli Adası'nı ele geçirmiştir.Fakat verilen bir ziyafette Kılıç Arslan tarafından öldürülmüştür. Kılıç Arslan, bölgeyi 1099 yılında gelen Haçlılar'a karşı savunmuştur. 1107 yılında Kılıç Arslan ölünce Türkler Batı Anadolu'dan çekilmek zorunda kalmştır. Misya'yı yeniden ele geçiren Bizanslılar, Marmara sahillerinde bulunan bütün Türkmenlere savaş açmışlardır.1115 yılına kadar bölgede Türk-Bizans çekişmesi yaşanmıştır. 1175 yılında Eskişehir ovasında toplanan 100.000 çadır Türkmen'in bir kısmı bu bölgeye gelmiştir.1206 yılında Türkmenler Misya kentlerine akın etmeye başlamış ve Bizans ahalisi bölgeyi terk ederek Türkmenler bölgeye yerleşmiştir.1237 yılında II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Misya'daki uç beylerini teftiş etmiştir.1280'li yıllarda, daha sonra Karesi Beyliği'ni kuracak olan ve soyu Danişmend Gazi'den gelen Karesi Bey, babası Kalemşah ve büyük bir Türkmen grubu Misya'ya gelmiştir.Bunların yanında Germiyanoğlu Yakup Bey de vardır.

Karesi Beyliği dönemi

 
Karesi Beylik türbesi

Kara İsa adıyla da bilinen Karesi Bey, muhtemelen 1296-1297 yıllarında Erdek, Biga, Edremit, Bergama, Çanakkale hariç büyük Misya sahasını Germiyan kuvvetlerinin desteğiyle ele geçirmiştir.1306 yılında (bu tarih kesin değil) bir grup Türkmen, Ece Halil önderliğinde Trakya üzerinden Karesi topraklarına gelmiştir.Karesi Bey'den sonra yerine oğlu olan Aclan Bey'in geçtiği söylense de Aclan Bey'in kimliği henüz netlik kazanmamıştır. Aclan Bey'in oğlu olduğu düşünülen Demirhan Bey hükümdar olduğu dönemde kardeşi Yahşi Bey de Bergama taraflarını yönetmektedir. Diğer kardeşi Dursun Bey ise Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi'ye sığınmıştır. Dursun Bey, Orhan Gazi'ye Karesi Beyliği'ne saldırırsa Balıkesir, Edincik ve Bergamayı vereceğini ve kendisinin sadece Kızılca Tuzla ile Makhram'ı alacağını söylemiştir. Makhram denilen yer ise Makhramion yani Behram Kale batı yakınında, Strabon'un andığı Tragasai Tuzlası'dır.Bu teklifin üzerine Orhan Gazi, Dursun Bey ile birlikte Balıkesir'e doğru gelmiştir. Orhan'ın hareketini duyan Demirhan Bey, Balıkesir'den Bergama'ya kaçmıştır. Burada Dursun Bey kaleden atılan bir ok yüzünden ölmüştür. Karesi'nin Osmanlı'ya ilhakı 1361 yılında Çanakkale'nin alınmasıyla tamamlanmıştır. Karesi ümerâsı, Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra Orhan Bey'in oğlu Süleyman Gazi'ye Rumeli'ye geçişinin gerek hazırlık döneminde gerekse icraat sırasında yardım etmişler ve destek olmuşlardır.

Osmanlı Devleti dönemi

Karesi Beyliği'nin tarih sahnesinden çekilişi ve yerini henüz devlet olma aşamasında bulunan Osmanlı Beyliği'ne bırakışı, ileride güçlü bir devlet hâline gelecek olan Osmanlılar için askeri ve siyasi genişleme açısından önemli bir adım olmuştur.

 
Bigadiç, Erdek, Bandırma ve Balıkesir'de deprem olduğuna dair mahallinden gönderilen 19 Nisan 1898 tarihli telgraf

Karesi, Osmanlı'ya ilhak olduktan sonra müstakil bir sancak yapılıp yönetimi Süleyman Gazi'ye verilmiştir.Yıldırım Bayezid, Saruhanoğulları Beyliği'ni 1390'da ele geçirdikten sonra Saruhan ve Karesi'yi birleştirerek oğlu Ertuğrul'a vermiş, daha sonra buranın yönetimine Bayezid'in oğullarından bir diğeri olan İsa Bey getirilmiştir.Bir süre sonra Saruhan ve Karesi tekrar ayrılmıştır.1393 yılında Karesi Sancağı, aynı yıl kurulan Anadolu Eyaleti'ne bağlanmıştır.1402 tarihli Ankara Muharebesi'nde Karesi kuvvetleri, Osmanlı büyük ordusunun sağ kolunda bulunmuştur. Yenilginin ardından Balıkesir'in bulunduğu bölge Timur ordusunun saldırılarına maruz kalmıştır.Timur'un kendilerine bağımsızlık verdiği öteki beylikler gibi Karesi Beyliği, yeniden bir canlanma dönemi yaşamamıştır.

Anadolu'nun genelinde yaşanan kıtlık, 1494 ile 1503 yılları arası Balıkesir genelinde de yaşanmıştır. 1525 yılından 1527 yılına kadar 3 mahsul yılında çekirge felaketi yaşanmıştır.21 Eylül 1577 (H. 8 Recep 985) tarihinde ise bu yörede çok şiddetli bir deprem olmuştur.1596'dan 1610'a kadar olan dönemde, Anadolu'daki Celali isyanları sonucu doğudan batıya doğru göç eden yörüklerin bir kısmı Balıkesir yöresine gelmiştir.1816 yılına gelindiğinde Karesi Sancağı, Anadolu Eyaleti'nden ayrılarak kurulan Hüdavendigâr ve Kocaeli Eyaleti'ne bağlanmıştır. Ardından 1841 yılında, bu eyaletin yenilenmesiyle kurulan Hüdavendigâr Eyaleti'ne bağlanmıştır.Bu arada 1821 yılında Ayvalık Rumları, Yunan İsyanı'na katılmışlardır. Bunun üzerine Balıkesir Mutasarrıfı, bölgedeki konar göçer aşiretleri Rumların üzerine salmıştır. Bu aşiretler içinde en büyüğü başlarında Davasoğlu isimli biri bulunan Kepsut Çepnileri'dir. Ardından isyan bastırılmıştır.

1845 yılında Karesi ile Saruhan Sancağı'nın birleşmesiyle yeni bir eyalet kurulsa da bu eyalet 1847 yılında kaldırılmış, Karesi yeniden Hüdavendigâr Eyaleti'ne bağlanmıştır.1867 yılında Hüdavendigâr, vilayet olmuştur. Karesi, 1881-1888 yılları arasında vilayet olmuştur.29 Ocak 1898 tarihinde Balıkesir'de çok şiddetli bir deprem olmuştur.1909 yılında Karesi, bağımsız bir sancak olmuştur.

Kurtuluş Savaşı dönemi

O yeşil toprağın ey yüzler ağartan Karesi,
Şimdi binlerce şehîdin kanayan makberesi.
Sana hasret kalan evlâdın için dünyâda
Varsa kahrolmadan ârâm edecek yer, neresi?
Hani gök kubbenin altında görülmüşmü eşin?
Dağların bağ, hele vâdilerin altın deresi!
Ey benim her taşı bir ma'bed-i iman yurdum,
Seni er-geç bana mutlak verecek ma'budûm!.

Mehmet Âkif Ersoy, 30 Haziran 1922
(1338), Yeni Gün Gazetesi.

I. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanlar, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'i zapt etmişlerdir. Ertesi gün bu haber telgraf ile Balıkesir'e de ulaşmıştır.17 Mayıs günü Balıkesir şehrindeki Alaca Mescit'te toplantı yapılmasına karar verilmiş ve ertesi gün burada Vehbi (Bolak) Bey önderliğinde 41 kişiden oluşan Balıkesir Redd-i İlhak Cemiyeti kurulmuştur.Yunan orduları, 29 Mayıs 1919 tarihinde Ayvalık taraflarına küçük bir çıkarma yapmışlardır.26-31 Temmuz ve 16-22 Eylül tarihlerinde I. ve II. Balıkesir Kongreleri düzenlenmiş ve bölgede Kuvâ-yi Milliye birlikleri kurulmuştur.22 Haziran 1920 tarihinde Yunan orduları Soma-Akhisar cephesine karşı taarruza geçmiştir.Bu cephenin dağılmasının ardından Yunan orduları, 30 Haziran 1920 tarihinde hem Balıkesir şehrini hem de Bigadiç'i ele geçirmişlerdir.18 Eylül 1922 tarihinde Erdek'in de Yunan işgalinden kurtulmasıyla Balıkesir tamamen Türklerin eline geçmiştir. Bilinenin aksine Büyük Taarruz; İzmir'in değil Erdek'in kurtuluşu ile sona ermiştir.

Cumhuriyet dönemi

 
1923 yılında Karesi ilinin ilçeleri. O dönemde, 8 ilçe bulunmaktaydı. Yenice ilçesi de Balıkesir'e dahildi.

1923 yılında bütün sancakların il olmasıyla Karesi ili kurulmuştur.1926 yılında ilin adı Balıkesir olmuştur.15 Kasım 1942 tarihinde Balıkesir'de 7 şiddetinde deprem olmuştur. Bu depremin sonucunda büyük can ve mal kaybı yaşanmıştır.1980 İhtilali sonucu 12 Eylül 1980 günü sabah saatlerinde ilde sıkı yönetim başlamış, 19 Temmuz 1984 günü saat 17.00'de sona ermiştir.[95] İlde yaşanan önemli olaylardan biri de Susurluk Kazası olayıdır. 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk ilçesinin Çatalceviz mevkiinde meydana gelen bu olay Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarından biridir. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra dönemin Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, 19 Ağustos günü Marmara'da yeni bir depremin olabileceğini söylemesi üzerine aynı gün Balıkesir valisinin talimatı ile Balıkesir'de evler boşaltılmıştır. Balıkesir, 2014 Türkiye yerel seçimlerinin ardından büyükşehir olmuştur.