DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN DOSYALAR BÖLÜMÜNDEN ATASÖZLERİMİZE ULAŞABİLİRSİNİZ
Kısalıkları ve sadelikleri içinde birtakım gerçekleri anlatan atalardan kalma hikmetli sözdür.
Eski şairlerden birçoğu ağızdan ağza yüzyıllardır gelmekte olan atasözlerini manzum hale sokmuşlar ve onların mısraları, tıpkı atasözleri gibi, bu yeni şekilleriyle dilden dile dolaşmış durmuştur. Nabi'nin, Ziya Paşa'nın bu çeşit mısraları edebiyatımızın malı olmuştur.
11. yüzyılda yaşamış Kaşgarlı Mahmut'un «Divan-ı lugat-it-Türk» ünde derlenmiş birçok atasözü mevcuttur. Tanzimat'tan sonra atasözlerini derleyen pek çok eser yazılmıştır. Diğer bir tanımıyla Atasözleri, geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçe'de "sav" ve "irsal-i mesel" olarak da adlanılır.
Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce inanç ve kültür yapısını yansıtır. Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez. Yani atasözleri anonimdir. Bu sözler topluma mal olmuş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüzyılların düşünce ve mantık isteminden geçerek günümüze ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir. Atasözleri, bir düşünce açıklanırken ya da savunulurken tanık olarak da gösterilirler. Atasözleri, halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de yansıtır.
1. Halkın düşüncesini anlatır.
2. Atasözleri halkın ortak malıdır. Söyleyeni belli değildir.
3. Ulusaldırlar.
4. Kalıplaşmış sözlerdir.
5. Kişinin ruhuna hitap ederler.
6. Sözcüklerin sırası değiştirilemez.
7. İnandırıcıdırlar.
8. Bir sözcüğün yerine başka bir sözcük konulamaz.
9. Geniş halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden ve bu denemelerden oluşan düşüncelerden doğmuşlardır.
10. Kısa ve özlü sözlerdir.
11. Anlatımları açıktır.
12. Doğa olaylarının oluşunu bildirirler.
13. Ahlak aşılarlar,ahlaklı olmayı öğretirler.
14. Bir veya iki cümleden meydana gelirler.
15. Bir çoğunda mecaz vardır.
16. Atasözlerinde söz sanatları vardır.
17. Atasözlerinde geçen sözcükler genellikle gerçek anlamları dışında kullanılmıştır.
Atasözlerinin konulara çoğu zaman kullanıldıkları bölgeye ve ülkeye göre değişiklikler gösterir. türk toplumunda tarih boyunca askerlik ve çiftçilik önemli olduğu için at, it, kurt, koyun, silah ve yiğitlik konusunda Türkçe'de pek çok atasözü vardır. Buna karşın Alman atasözlerinde daha çok ayı, kartal gibi Almanya'nın sembolü haline gelmiş konulara yer verilir. Bu nedenlerle, atasözlerinde evrensel ve toplumsal düzen ile bu düzendeki iyi, kötü bütün özellikler görülür.
Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok tümcenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki tümceden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek tümceye sığdırılır. Bu tümceler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir. Atasözlerinde biçim özellikleri şu başlıklar altında toplanabilir:
Atasözlerinde Kalıplaşma: Atasözleri bir toplumun ortak kullandığı kalıplaşmış sözlerdir. Bu nedenle herhangi bir kimse, atasözlerindeki sözcükleri ya da sözcüklerin sırasını değiştiremez. Örneğin: "Dikensiz gül olmaz." atasözü "Gül dikensiz olmaz" şeklinde söylenemez. Bu tümcedeki 'kaz' kelimesi yerine 'ördek' veya 'horoz' denmez. Bunun nedeni, atasözlerinin bir kişinin değil, bütün toplumun ortak malı olması ve o toplumun düşünce ve dil zevkini yansıtmasıdır.
Ancak, bazı atasözleri tarihsel süreç içinde değişikliğe uğramıştır. Örnek: "Ayağını yorganına göre köskıl" › "Ayağını yorganına göre uzat." Bu atasözündeki 'köskıl' kelimesinin yerine günümüzde 'uzat' kelimesi kullanılmaktadır. Tarih boyunca dilde ve kültürde oluşan değişmeler atasözlerine de yansımıştır. Kalıplaşmanın bir istisnası da bir atasözünün farklı bölgelerde değişik şekillerde söylenmesidir.
Örnek: "Mum dibine ışık vermez" › "Çıra dibi karanlık olur" "Er ekmeği er kursağında kalmaz" › "Er lokması er kursağında kalmaz"
Örneklerdeki gibi bazı atasözlerinde, hem sözcüklerin sırası hem de sözcükler değişebilmektedir. Ancak, bu değişiklik kişiden kişiye değil bölgeden bölgeyedir. Bu durum, atasözlerinin tarihsel süreç içinde ve farklı bölgelerde değişikliğe uğrayabildiğini gösterir.
Cümle Türlerine Göre Atasözleri: Türkçede bulunan bütün tümce türlerine atasözlerinde de rastlanır. Atasözleri kısa ve özlü sözler olduğu için genelde bir veya iki cümleden oluşur. Daha uzun cümlelerden oluşan Türk atasözlerinin sayısı azdır. Atasözlerinde kullanılan cümle türleri şu şekilde sıralanabilir:
Yalın Cümle: Atasözlerinin çoğu yalın cümle biçimindedir. İçinde sadece bir yargı bulunan atasözleri genellikle yalın cümleler biçiminde anlatılır. Örneğin; "Ağaç kökünden yıkılır", "Aç köpek fırın duvarını deler" ve "Vakit nakittir".
Birleşik Cümle: İçinde iki yargı bulunan atasözleri genelde birleşik cümle biçiminde kurulur. Örneğin; "Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar" , "Erkek aslan aslan da, dişi aslan aslan değil mi?", "Elin ağzı torba değil ki büzesin".
Devrik Cümle: Atasözlerinde şiirsel bir anlatıma özen gösterildiğinden pek çok atasözü devrik cümlelerle kurulmuştur. Örneğin; "Gülme komşuna, gelir başına", "Besle kargayı, oysun gözünü", "Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne".
Ad Tümceleriyle Kurulan Atasözleri: ad cümleleriyle kurulan atasözlerinde yüklem ad ya da ad soylu sözcüklerden oluşur. Örneğin; "Almak kolay, ödemek güçtür", "Akıl için yol birdir", "İki el bir baş içindir". Ad tümceleriyle kurulan atasözlerinde var, yok sözcükleri ek eylem alarak yüklem olur. Örneğin; "Kalpten kalbe yol vardır", "Ölümen öte köye köy yoktur". Ad tümceleriyle kurulan atasözlerinin çoğunda ek eylem -dır söylenmez. Bu durumda genellikle herhangi bir anlam kaybı söz konusu olmaz. Örneğin, "Can tümceden aziz", "Hizmetçi kırarsa şuç, hanım kırarsa kaza".
Eylem Tümceleriyle Kurulan Atasözleri: Eylem tümceleriyle kurulan atasözlerinde yüklem eylem olur. Eylem tümcesiyle kurulan atasözlerinin sayısı ad tümcesiyle kurulanlara nazaran daha çoktur. Örneğin; "Can boğazdan gelir","Zorla güzellik olmaz", "İki at bir kazığa bağlanamaz".
Ek Eylemle Kurulan Atasözleri: Bazı atasözleri ek eylemle kurulurlar. Örneğin; "Akıl için yol birdir", "Yiğidin malı arsıza kalmaz".
Atasözleri, uzun tarihi bir süreçte oluştuğu ve çağlar boyu geçerli olduğu için genellikle geniş zaman kipiyle kurulmuştur. Doğrudan öğüt veren atasözlerinde emir kipinin kullanıldığı görülmektedir. yküleme ya da rivayet biçiminde söylenen atasözlerinde belirsiz geçmiş zaman kipinin kullanıldığı görülür. Belirli geçmiş zaman ve şimdiki zaman kipleriyle kurulmuş atasözü sayısı oldukça azdır. Atasözlerinde kipler sırasıyla şunlardır:
Geniş zaman kipiyle kurulmuş atasözleri: Örneğin; "Ağır kazan geç kaynar", "Bir başa bir göz yeter", "Boş çuval ayakta durmaz", "damlaya damlaya göl olur"
Belirsiz geçmiş zaman fiiliyle kurulmuş atasözleri: Örneğin, "İnsanoğlu çığ süt emmiş", "Yaş yetmiş, iş bitmiş", "Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış".
Soru kipiyle kurulmuş atasözleri: Örneğin, "Akıl olmayınca ne yapsın sakal?", "Tok ne bilir aç halinden?", "Her sakallıyı baban mı sanırsın?"
stek kipiyle kurulmuş atasözleri: Örneğin, "Ağır git ki yol alasın", "Sabah ola, hayır ola", "Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana".
Emir kipiyle kurulmuş atasözleri: Örneğin, "Baş kes, yaş kesme", "Önce düşün, sonra söyle", "Bin bilsen de bir bilene danış".
Atasözleri ve deyimlerin birbirleriyle ortak ve birbirinden ayrılan bazı özellikleri vardır. Birbirleriyle ortak olan en önemli özellikleri, her ikisinin de toplum tarafından ortak olarak benimsenen ve kullanılan kalıplaşmış sözler olmalarıdır. Genellikle bu ortak özelliklerinden dolayı atasözleri ve deyimler birbirine karıştırılır. Oysa her ikisini birbirinden ayıran bazı önemli özellikler vardır. Deyimler bir anlatım biçimidir. Bir kavramı en güzel, en etkili biçimde anlatmayı amaçlar.
Bu nedenle de deyimlerde, atasözlerinde olduğu gibi bir öğüt verme ya da bilgece sözler söyleme çabası yoktur. Attan inip eşeğe binmek, etekleri zil çalmak, ok yaydan çıkmak, bin dereden su getirmek gibi deyimlerde herhangi bir öğüt veya yargı yoktur. Ancak, "Ağaç yaşken eğilir", "Ne ekersen onu biçersin" gibi atasözlerinde hem öğüt hem de yargı vardır. Deyimlerde ise genelde öğüt ve yargı bulunmaz. Atasözleri ile deyimleri birbirinden ayıran en önemli özellik budur.
Atasözleri belli bir toplumun ve/veya bütüm insanlığın yaşam felsefesidir. İnsanlarda bulunan sevgi, kıskançlık, bencillik, dostluk, düşmanlık gibi duygular evrenseldir. Bu nedenle bu duyguları yansıtan atasözleri de evrensel olarak kabul edilmektedir. Dünyada pek çok ulusun kullandığı atasözleri karşılaştırıldığında, bu atasözlerinin pek çoğunun aynı ya da benzer olduğu görülmüştür.
Atasözleri evrensel değerler yanında bir ulusa özgü kültürel değerleri de yansıtır. Örneğin; "Gözden ırak olan, gönülden ırak olur", "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur", "Vakit nakittir" gibi atasözleri evrenseldir. Bunlara benzer atasözlerini bütün dilerde bulmak mümkündür. "Osmanlı, tavşanı araba ile avlar", "Türk'ün aklı aldadır" gibi atasözleri ise ulusaldır. Bunlara benzeyen atasözleri bir ulusun kültürünü yansıtır.
Atasözlerinin çoğunda sözcükler kendi anlamlarında kullanılmaz. Tümceler kurulurken genelde konular somutlaştırılır. Kısa ve özlü bir anlatımla konu daha güzel, etkili ve çarpıcı biçimde sunulur. Genellikle sözcükler benzetme, örnekleme yoluyla başka anlamlarda kullanılarak anlatıma şiirsel bir güzellik katılır. Bazı atasözlerinin dizeler ve beyitler biçiminde oluşu, halkın atasözlerinde şiirsel anlatıma verdiği önemi gösterir.
Örnekler:
"Sakla samanı, gelir zamanı" atasözünde saman sözcüğü gerçek anlamında kullanılmamıştır. Bu atasözünde, en değersiz şeylerin bile saklandığı zaman günün birinde işe yarayabileceği belirtilmektedir.
"Yuvayı dişi kuş yapar" atasözünde ev düzeni ile ilgilenen kadın, yuvayı yapan dişi kuşa benzetilmiştir. Dolayısıyla dişi kuş sözcük öbeği kadın sözcüğünün yerine kullanılmıştır.
"Koyun can derdinde, kasap et derdinde" atasözünde koyun sözcüğü büyük sıkıntılar içinde çırpınan insanı, kasap sözcüğü bu insanın düştüğü kötü durumdan yararlanmak isteyen ya da yalnızca kendi çıkarını düşünen kimseleri temsil etmektedir.
Atasözlerini birkaç konuyla sınırlandırmak mümkün değildir. İnsan yaşamında yer alan doğum, ölüm, evlilik, arkadaşlık, dostluk, düşmanlık, hırsızlık, gelin vb.
Atasözlerinin genel konusu yaşamın temel kuralları ve toplumda uyulması gereken temel ilkelerdir. Bu kural ve ilkelere uymayan kimselerin zarar gördüklerine inanılır. Atasözleri başarılı, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için insanlara genel uyarılarda bulunur; verdikleri öğütlerle yaşamın temel kural ve ilkelerinin bilinmesine yardımcı olurlar.
Birbirleriyle çelişkili atasözleri:
Evrendeki her şeyin zıttıyla varolduğu olgusu atasözlerine de yansımıştır. Olumlu öğütlerin yanı sıra, yalnızca çıkara yönelik olumsuz öğütler veren atasözleri de vardır. "Devletin malı deniz, yemeyen keriz" atasözü bunun örneklerinden birisidir. Çelişkili atasözleri, ayrıca, toplumda ayrı düşünen grupları ve bu gruplar arasındaki ayrılıkları/çelşkileri ortaya koymaktadır.
Örnekler:
"Biri yer biri bakar; kıyamet ondan kopar" atasözü kişileri yoksul kimselere yardım etmeye teşvik ederken "Aç yanından kaç" atasözü bunun tersini öğütlemektedir.
"Derdini söylemeyen derman bulamaz" atasözü kişileri derterini dostlarıyla paylaşmaya teşvik ederken "Sırrını verme dostuna o da söyler dostuna" atasözü bunun aksini savunmaktadır.
"Her koyun kendi bacağından asılır" ve "kurunun yanında yaş da yanar."
"Taşıma suyla değirmen dönmez" ve "damlaya damlaya göl olur"
Bazı deyimler tümce biçimindedir. Tümce biçiminde olan bu deyimlerde yargı vardır. Bu nedenle atasözleri ile karıştırılabilir. Örneğin: Dağ fare doğurdu. / Delik büyük, yama küçük./ Yorgan gitti, kavga bitti. / Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş gibi deyimlerde de yargı vardır, ama öğüt yoktur. Atasözleri ve deyimler arasındaki bir fark da deyimlerin "öğüt" vermemesidir.
Birçok atasözü deyim olarak da kullanılır. Ancak deyimler genelde atasözü olarak kullanılmazlar. "Ne ekersen onu biçersin." atasözü bir konuşma ya da yazıda "Hamdi ektiğini biçti." şeklinde kullanıldığında deyim haline dönüşür.
Örnekler:
"Ayağını yorganına göre uzat" (atasözü) › "Ayağını yorganına göre uzatmak" (deyim)
"Aman diyene kılıç kalkmaz" (atasözü) › "Aman diyene kılıç kaldırmak" (deyim)
"Doğmadık çocuğa don biçilmez" (atasözü) › "Doğmadık çocuğa don biçmek" (deyim)
Bazı sözler hem atasözü hem de deyim özelliği taşır. Ancak bunların sayıları oldukça azdır. Aşağıda örnek olarak verilen sözler öğüt olarak kullanıldıklarında atasözü, konuşma biçimi olarak kullanıldıklarında deyim olur. Örneğin; "Üzümünü ye, bağını sorma", "Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa?", "Çamsakızı çoban armağanı" "Atın ölümü arpadan olsun".