• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi69
Bugün Toplam136
Toplam Ziyaret100178
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Kütahya

Gelenek Görenekler

DOĞUM GELENEKLERİ

Doğumun ailede yarattığı sevincin eşe dosta duyurulması ve paylaşılması çevresine oturan köklü bir gelenektir. Etrafına kümelendirilen seremon ve törensel geçişler adete protokol gibi esnetilmeden uygulanır. Günlerce süren bir kutlamalar silsilesi içinde sürdürülür. Bebek ve anne için doğumdan iki üç hafta sonra evin misafir ağırlanan odasının baş köşesine normal boyundan daha yüksek bir yatak süslenir. Bu yatak ailenin bebeği için yapılır. Yatağın süsleme malzemeleri ailenin ve yakınlarının çeyizlerinden bir araya getirilen, birbiriyle uyumlu, sim sarma, renkli nakış ve tel kırma tekniklerinde işlenen baş tülbentleri, çevre, uçkur, peşkir, bohçalar, bürümcük çarşaflarıdır. Yatağın dört bir yanına çıta konur. Çıtaların çevresi bürümcük çarşaflar veya benzeri kumaşlarla boğum boğum süslenir. Yatağın arka ve baş yan duvarları ağır işlemeli şalvar kumaşları ile kaplanır. Bu kumaş üzerine ortalanarak sim sırma işli bir bohça hafif eğimler verilerek zemine iğneleyerek şekillendirilir. Bu şekillendirme malzemenin çokluğuna, yapan kişinin becerisine bağlıdır. Genellikle uçları açık S, göbek, kelebek, takke şekilleri ile kompozisyonlar meydana getirilir. Bunlar duyulan sevincin sembolü sayılır. Yatağı ön st ve yan üst kısımları bir baş tülbendinin işli yerleri görünecek şekilde kapatılır. Veya renkli ipek krepler, iğne oyalı danelerin çapraz bükülmesi ile baklava biçimli kafes oluşturulur. Kafeslerin ortasına külte inci ve altın tuğralar asılır. Yatağın bir köşesine gelin tacından- bulunan tac krebinin içine sarımsak, çörekotu ve tuz konularak sıçan denilen nazarlık yapılır ve asılır. Gelin misafirleri ipekli bir kıyafetle karşılar. Misafirlere kahve , çay pasta börek yanında özel yapılmış baharatlı tarçınlı karanfilli sıcak loğusa şerbeti ikram edilir. Doğu yatağı 40 gün ziyaret edilir

SÜNNET GELENEĞİ

Anadolu'da çocukla ilgili geleneksel işlemlerden en önemlilerinden biriside sünnet geleneğidir. Çocuklar çoğunlukla okul çağına yakın veya ilkokul yıllarında ergenlik çağına girmeden sünnet edilmektedirler. Sünnet tekli yaşlarda ve tören ise okulların kapanmasından sonra yaz mevsiminde yapılır. Sünnet giysisi tören hazırlıklarının en önemli bölümünü oluşturmaktadır. "Maşallah" işlemeli sünnet elbisesi alınır ve giydirilir. Sünnet evinin misafir ağırlanan odasının baş köşesine normal boyundan daha yüksek bir yatak hazırlanır. Sünnet yatağı da doğum yatağının aynı malzemelerle ve aynı şekilde yapılır. Tek farkı sünnet çocuğunun ilgisini çekecek renkli ve ışıklı süslerin ağırlıklı ilaveleridir.

EVLENME GELENEKLERİ

Kütahya İlinde, kız-erkek ilişkileri genelde sınırlıdır. Dünür gezmeden başlayarak gerdeğe kadar düğün hazırlıkları sürerken de bu ilişkiler sınırlılığını korumaktadır.

EVLENME YAŞI ( ÇAĞI ):

Erkekler 18-20 yaş civarı, kızlar ise 15 yaş sonrasıyla bu çağa girmiş sayılırlar. Erkek evlat, ailesinden her hangi bir öneri gelmezse ya babasının ayakkabısını kapı eşiğine çivi ile çakmakta yada ayakkabının içerisine tuz doldurmaktadır. Yörede bu evlenme isteğinin bir göstergesi olarak yapılmaktadır.

KIZ GÖRME - GÖRÜCÜLÜK :

Oğlan anası eş, dost arcılığıyla kız aramaya başlar. Aynı zamanda oğlan babasına da bu tür, kız övücü öneriler gelmeye başlar.Yörede eskiden beğenilen kız Hıdrellez günü, düğünlerde oğlana gösterilir. Şimdilerde bu daha kolay olmaktadır. Oğlan annesi sabah erken saatlerinde kız görmeye gider. Ziyaretçilere kahve ikram edilir. Bir bahane edilerek kız konuşturulup kekeme olup olmadığı belirlenir. Kız evi her gelene güler yüzlü gözükür, sunuda kusur ermez

DÜNÜR GİTME:

Görülüp belirlenen kızın evine dünürcü olarak gidilir. Kız elleri öper, sonra kahve getirir. Kahveler içilinceye kadar ayakta bekler. Daha sonra fincanları toplar ve çıkar. Dünürcülerin en yaşlı olanı "Allah'ın emri, peygamberin kavli ile kızınızı oğlumuza istiyoruz" der.Oğlanı över. Kız tarafı zaman ister. Kız anası konuyu babaya açar ve oğlan ve ailesini soruşturulur. Dünür kadınlar tekrar geldiğinde kız anası "bizimkine açtım. Düşünelim" dedi. "Bence Allah kısmet etmişse olur. Amma söz babasında. Bir de erkekler babasından istesin" der.Erkekler kızı babasından isterler.. Onaylanırsa oğlan anasına sırma işlemeli iki tülbentle"ikrar tülbendi" verilir.Tülbentlerin alındığı gün "şerbetin" ne zaman içileceği, kaç kişi olunacağı gibi konularda belirlenir. Bu aynı zamanda "söz kesme"dir.

ŞERBET :

Yörede genelde Cuma günü yapılır. Daha önceden kız evine bir akraba ile 40-50 kilo şeker, bir sandık topak şekeri, bir torba şamsi şekeri,1-2 kilo kahve, 1 sepet kağıt şeker ve şeker boyası gönderilir. Çağırılan davetliler sabah erkenden kız ve oğlan evinde toplanmaya başlarlar. Kız evindeki erkek tarafının davetlileri tamam olunca oğlan evinin götürdüğü hoca kız evinin en yaşlısından kızı tekrara ister. Onay alındıktan sonra hoca dua okur. Sonra şerbetler dağıtılır. Şerbetler içilirken oğlan babası yüksüğü kız babasına verir. Kız evi yüksüğü aldıktan sonra "tülbent bohçası"nı getirip hocanın önüne koyar.

Hayırlı olsun der. Erkekler için nişan-şerbet Cuma namazına kadar sürere. Erkekler gidince kadınlar eğlentiye başlarlar. Oğlan tarafının getirdiği nişan yemekleri yenir.İkindi namazında herkes dağılır. Kız evi, oğlan evinden gelen konuklar için gidince iki sürahi şerbet doldurup oğlan evine gönderir.

GÖRÜMLÜK :

Görümlük yada "mübareke" nişandan bir veya iki ay sonra olur. Oğlan evi haber gönderip "biz gelin kızımızı göreceğiz" derler. Görümlük töreni pazartesi, Perşembe yada Cuma günüdür. Bu günlerden birinde oğlan evi 15 kişilik gruplar halinde kız evini ziyaret edip gelin kızlarını görürler. Kız giyinip herkesin elini öper. Eli öpülen herkes kıza bir şeyler takar. Kız odadan çıkar ve elbise değiştirip yeniden el öper. Ondan sonra tekrar elbise değiştirip su dağıtır. Akrabalarda oğlan evinden getirilen hediye bohçalarını açıp bakarlar ve dua ederler. Öğlende yemek yenir. Kız yeniden elbise değiştirir ve giden konukların ellerini öper Mübareki ise görümlük bittikten sonra kızın yakın akrabaları oğlan evini ziyarete giderler. Kız anası giderken oğlana hediyeler götürür.

DÜĞÜN HAZIRLIKLARI - YÜK :

Görümlük ve mübarekiden sonra oğlan anası kız evine giderek ne istediklerini sorarlar. Kız evi için hazırlanan elbise takımları ve dürüler şerbette kız evinin verdiği ağır baş tülbendine sarılarak bohçalar içinde kız evine gönderilir. Yükün arkasından oğlan anası ve çağrılı akrabalar kız evine giderle. Yemekler yenir, çalgılar çalınır, oynanır. Kız evinin hazırladığı çehiz açılır, bakılır. Oğlan evinin yük ve çehizi serilir.Yük bir hafta açık kalır. Yük geldikten 15- 22 gün sonra düğün başlar.

ÇEHİZ ALTI :

Sergi indikten sonra okuyucu kadınlar her iki tarafın akraba ve yakınlarına "Salı çehiz altı, Çarşamba kına, Perşembe düğüne buyurun" derler. Oğlan evinin okuyucusu, kız evine giderek, "Salı çehiz altı,, Çarşamba yengelik, Perşembe akşamı güveyi salmaya buyurun" der. Bunlar olurken de tüm mahalleli imece biçiminde kız evinde çeyiz altı yemeklerini hazırlarlar. Her iki tarafta ayrı birer davet verirler. Yemek zamanı önce oğlan evi davetlileri yemeğe buyur edilir. Sonra kız evi davetlileri sofraya otururlar. Yemekten sonra eğlence yapılır.

GELİN - DÖNME HAMAM GELENEĞİ :

Şehirdeki bir hamam oğlan evince kiralanır. Düğüne çağrılan kız ve erkek tarafının akrabaları o gün hamamda yıkanırlar. Yıkanmadan sonra çalgılar eşliğinde önge gelin arkada yengeler olmak üzere hamamın şadırvanının etrafında dönerler. Oğlan anası ve yakınları kızın başının üzerinden para ve şeker saçarlar

AHENK :

Salı gece yarısından sonra kadınlar ahenge otururlar. Sabaha kadar çalınır oynanır. Gelin kız birkaç arkadaşı ile bir kenarda dinlenirler

KINA GECESİ :

Ahenkten sonra kalıp gitmeyen kadınlar kına gecesine hazırlanırlar.Oğlan evi davetlileri de oğlan evinde toplanıp, gelirler. Maniler söylenir.Kız yengeleri gelin kıza abdest aldırır ve giydirirler. Kızın başına kırmızı duvağı, tek kocalı, analı babalı ve erkek çocuğu olan yenge takar. Önde çalgıcılar, arkada iki kız yengesinin arasında gelin kız ve ardından kına taşıyan okuyucu olmak üzere odaya girerler. Odada türküler söylenir. Kız kıbleye doğru oturtulur ve kız tarafı gelinin sol el ve sağ ayağına kınasını, oğlan tarafı sağ el ve sol ayak kınasını yakarlar. Kına sarılmadan önce kızın ayak kınalarından alınan parçalar bekar kızların saçlarına "bahtları açık olsun" inancıyla sürülmektedir.Kınadan sonra önce oğlan tarafı sonra kız tarafı pilav ve zerdeden oluşan kına yemeğini yerler ve giderler. Gece kızın elleri ve ayakları kına ile süslenir.

KIZ DÜĞÜNÜ :

Perşembe sabahı kız evinde kız evinin davetlileri toplanırlar. Kıza abdest aldırıp, namaz kıldırırlar. Gelin kıza tefebaşı giydirilir. Kızın başı yapıldıktan sonra yüzü yazılır sonra al duvak örtülür. Paça günü oğlan evinde kesilecek olan saçları 30 -40 örgü halinde örülür

KUŞAK KUŞATMA :

Kızın saçı yapılıp yüzü yazıldıktan sonra kız düğününün önemli parçası olan "Kuşak Kuşatma" geleneği uygulanır. Yengelerin oyun ve eğlenceleri sürerken kızın amca ve dayıları gelir. Gelin el öper. Babası veya erkeklerin en büyüğü kemeri gelin beline üç kez dolar çözer ve diğerlerine verir. Herkes bu işlemi tamamladıktan sonra ilk olarak kuşağı kuşatan kuşağı bağlar ve dua eder.

ERKEK DÜĞÜNÜ- YENGELİK :

Kız evi kız düğünü yaparken erkek tarafında kendi arasında eğlenir. Buna yengelik denir. Damat akşama hazırlanır.

GELİN ALMA :

Oğlan evinin yakınları kız evine giderler. Kız tarafının erkekeleri bu alayı karşılar ve iki taraflı sıralanırlar. Bu arada oğlan anası, yengeler, görümceler arabalarla kız evine gelirler. Kız tarafı karşılar ve lokum ve şerbet sunulur. Gelin kız getirilerek kaynanasının önüne oturtulur. Kız yengeleri dualar ederek çıkarlar. Erkekler gelinin odasına girerler ve kaynana saçı saçar. Oğlan babası kızı kolundan tutup kaldırır ve arabaya binen oğlan yengelerinin yanına oturtur. Çeyiz arabaya yüklenir.Kız evinden ayrılınır Gelin arabadan oğlan yengeleri indirir. Gelin eve girerken hazırlanmış bal ve kaymaktan birer parmak kapının üst ve alt eşiğine sürer. Eve alınır. Kaynana "hoş geldin kızım" der . Yengelerin öncülüğünde erkeke tarafından kadınlar oynar. Geline bakmaya gelinir. Güvey salmaya kalacaklar dışında düğün evinde kim

NİKAH :

Kızın vekaleti alınarak camide veya evde dini nikah kıyılır 

GÜVEY SALMA :

Kız evinden iki yenge birkaç genç kadın tepsilerle baklava ve damat için hazırlanmış çamaşırları getirirler. Yengeler kalır, diğerleri gider. Güvey salma töreni ikindi üzeri başlar. Damat ve sağdıçları eğlenirler, yemek yerler.Yatsı namazından sonra erkekler dışarıdan gelerek evin kapısında sıralanır. İmam ve yaşlı kişiler sıranın başında durur. Dua ve ilahiler okunur. Damat el öperek içeri girmeye hazırlanırken arkadaşları şakalar yaparlar. Gerdek sonrası damat sağdıçları hama gider. Gelini yengeler evde yıkar.

PAÇA :

Kuşlukta iki üç sofralık misafir toplar ve yemek verir. Akşam "gelin almaya "giden yakınlar gelir, yemek yenir. Gelenler geline hediye takar. Paça denilen toplantıda gelin el öper ve hizmet eder.

KIZ ARDISIRA :

Oğlan ve kız evlerinin düğünden sonra birbirlerini ziyaretlerine verilen yemektir. Önce kız sonra erkek evi birbirini yemeğe alır

MÜBAREKE :

Düğünden sonra kırk gün boyunca akrabalar yeni geline kutlama ziyaretleri yapar buna mübareke denir. Kırk gün boyunca gelin kutlamaya gelenlerin hizmetini görürken her ikramda elbise değiştirir.

Geleneksel Sanatlar - Zanaatlar

EL SANATLARI

Kütahya'nın zengin kültürünün önemli bir parçasını da el sanatları oluşturur. Kütahya'da geleneksel el sanatlarının yanı sıra yalnız bu yöreye özgü el sanatları da yaşamaktadır. Özellikle çiniciliğin Türkiye ve dünyadaki yaşayan önemli merkezlerinden birisi Kütahya'dır. Yine tahta kaşık oymacılığının yurdumuzda yapıldığı ender yerlerden biri, Gediz- Saruhanlar köyüdür. Ata sanatlarımızdan olan elmas işlemeciliği günümüzde halen yaşamaktadır. Tavşanlı'da leblebicilik ve kilitçilik ile Simav'daki hasırcılık ve urgancılık, keçecilik yalnız bu yörelerimizde yaşamaktadır.

ÇİNİCİLİK

Çini       Çini


İlimizin simgesi ve onu bütün dünyaya tanıtan "Çinilik" Kütahya'da en önemli sanat dalı olmanın yanı sıra halkın önemli bir geçim kaynağı olma özelliği de taşır. Kütahya'da Hititlerle başlayan keramik yapımı Osmanlı dönemi sonuna kadar sürekli gelişme göstermiştir.

 Kütahya, 100 yılı aşkın bir süre Selçuklularla Bizanslılar arasında tampon bölge olarak kalmıştır. Bu dönem çiniciliğinde Bizans ve Selçuklu kültürünün özellikleri birlikte kullanılmıştır. Daha sonra Beylikler dönemine giren Kütahya'da Osmanlı etkisi görülmeye başlamıştır. 13l4 tarihli Umur-Bin Savcı Medresesi'ndeki Abdülvacit Efendi'nin sandukasında, 1429 tarihli II. Yakup Bey Türbesi'nde erken Osmanlı dönemi renkli sırlı çinilerin kullanıldığı görülmektedir. 15. yy. Osmanlı seramik ve çini sanatı, mavi beyaz grubu çinileri ile dikkat çeker. Bu orijinal mavi beyazlar Hisarbey Cami (1487) ile Kükürt Köyü Camiinde (l697) görülmektedir. 15. yy. mavi beyaz çinileri Kütahya'daki bazı yapıların yanı sıra İstanbul ve Kudüs mimari eserlerinde de kullanılmıştır. 16. yy.'da Kütahya çini ve seramik sanatı faaliyetlerinin yavaşladığı görülmekle beraber, İstanbul ve diğer önemli merkezlerde yapılan mimari eserlerde, Kütahya çinilerinin kullanıldığı görülür. Günümüzde ihraç malları arasına giren, desen ve renk zenginliği kazanan Kütahya Çiniciliği olumlu bir yoldadır. İrili, ufaklı 500'e yakın atölyede yapılan çiniler yurt içi ve yurt dışındaki pek çok eseri süslemektedir. Çinicilikte kullanılan hammaddeler, Kütahya ve komşu illerden sağlanmaktadır. Bu hammaddeler, plastik ve plastik olmayanlar diye ikiye ayrılır. Plastik hammaddeler grubuna; Kırklar toprağı, gri Bilecik kili, maya ve çamaşır kili, plastik olmayanlar grubuna; Çakmak taşı, Beyaz Bilecik kili ve tebeşir girmektedir. Bu hammaddelerin belli oranlarda karıştırılmalarıyla çark, döküm ve pres diye adlandırılan üç tür harman hazırlanır. Çark harmanında; düz duvar tabağı, vazo, saksı ve şekerlik, döküm harmanında; biblo, bardak, tabak ve küllük, pres harmanında düz veya desenli duvar karoları yapılır

DOKUMACILIK

110 dokuma.jpg        dokumacılık.jpg

Halı ve kilim dokumacılığı, köy ve kasaba evlerinde el tezgahlarında günümüzde de önemli bir gelir kaynağı olarak sürdürülmektedir. Saray halıları adıyla anılan ve Osmanlıların en parlak döneminde üretilen Simav halıları, daha çok yaprak ve çiçek motifleriyle bezenmiştir.

Yün ve pamuktan halıların yüzeyi ve bordürü kıvrık damarlı yapraklar, rozet ve nar çiçekleri, sümbül, karanfil gibi motiflerle bezelidir. Simav halıları kök boya (alizarin) ile renklendirildiği için "kök boya halı" diye de anılır. Geçmişte el tezgahlarında yöreye özgü kumaşlar da dokunmaktaydı. Günümüzde daha çok Gediz ve Şaphane'de sürdürülen el dokumacılığında yalnızca bez üretilmektedir. Yine yöremize özgü Yörük halıları, Aslanapa İlçesinin Bayramşah köyünde dokunmaktadır.

OYA İŞLEMECLİĞİ

0114 oya yzmalar-dane.JPG

Oya, işleme araç gereçlerine ve işleme tekniğine göre çeşitli adlar alır. İğne oyaları, tığ oyaları, mekik oyaları, koza oyaları, yün oyaları, mum oyaları, boncuk oyaları, dokuma oyaları bunların değişik örnekleridir. Kütahya'da oyacılık, "iğne oyacılığı" biçiminde genellikle danenin çevresini süsleyen bir sanat olarak gelişmiştir. Kütahya oyaları biçimlerine göre beşe ayrılır. Bunlar gül, menekşe, zambak, papatya, karanfil, haşhaş gibi çiçeklere benzeyen oyalar, ıtır, şeftali, söğüt, karanfil yapraklarına benzeyen yaprak motifli oyalar, Gönül Dolabı, Mecnun Yuvası, Yar Yare Küstü gibi soyut adlı oyalar, Süreyya, Diba gibi özel yaşamları bilinenlere yakıştırılan oyalar ve Kaynana Oyası, Elti Küstü, Ana Güldüren, Malak Sattıran gibi övgü, yergi niteliği taşıyan oyalardır.

ELMAS VE GÜMÜŞ İŞLEMECİLİĞİ

Çini ve gümüş takı.jpg

Diğer el sanatlarından birisi de elmas işlemeciliğidir. Elmas işlemeciliği; Mıhlama, Sedakarlık, Minecilik, El Kalemi, Kraponyacılık, Ajurculuk, Foya Çakmakcılık, Cilacılık, Kumla Eskitme, Kalibrecilik ve Kalıpçılık gibi alt bölümlerden oluşmaktadır. Osmanlı döneminde Küçük Bedesten (Bit Pazarı) ağır elbise ve elmas işlemeciliğinin merkeziydi. Günümüzde elmas işlemeciliği yapan ustalar vardır. Kütahya'da, çok eski dönemlerden beri gümüş madeni çıkarılmakta ve işlenmektedir. Bu nedenle gümüş işlemeciliği de zaman içinde gelişmiş bir el sanatıdır. Telkarilik olarak da bilinen bu el sanatımız ile ilgili Dumlupınar Üniversitesi- Altıntaş Meslek Yüksek Okulu bünyesinde yapılan çalışmalarla sürdürülmektedir.




EL İŞLEMECİLİĞİ


Eskiden beri sürdürülen el işlemeciliği, yöre kadınlarının becerilerini, beğenilerini yansıtır. Günümüzde Kütahya Çini Müzesinde sergilenen peşkirler, uçkurlar, dane (yemeni) çevreleri, para, tütün ve saat keseleri bunların özgün örnekleridir. Peşkirlerin boyaları, iplikleri yerlidir. Keseler, pembe başta olmak üzere sarı, yeşil, al ve ak işlemlidir. Yer yer krem, bej ve gri kullanılmıştır. Çevre, arabiye, kaftan, kavuk vb. eşyada altın ve gümüş ipliklerle çeşitli motifler işlenmiştir.




PORSELEN

porselenfincan.jpg

Kütahya'daki ilk porselen fabrikası 1974 yılında faaliyete başlamıştır. Yüzyıllardır çinilerde sergilenen maharetler porselenlerde de yaşamaya başlamıştır. Günümüzde Türkiye'nin her yerine gönderilen porselenler pek çok ülkeye de ihraç edilmektedir. Kütahya Porselen ve Güral Porselen fabrikaları kaliteli porselen üretmektedir.