• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi70
Bugün Toplam195
Toplam Ziyaret100237
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Kırıkkale

Yöresel Kültür

Yöresel Halk Oyunları
Kırıkkale Halk Oyunları zengin bir yapıya sahiptir. Genel olarak bakıldığında oyunlar İlde daire,düz çizgi ve karşılıklı geçişler şeklinde oynanmaktadır.Yöredeki oyunlar genel halk oyunları türlerinden halay ve kaşık oyunları sınıfına girmektedir.Halay olarak ; Köprüden Geçti Gelin, Oy Pambığım, Pambığım (Bugün Ayın Işığı), Üç Ayak, Yeldirme, kaşıklı oyun olarak da Konyalı, Gel, Gel, Süpürgesi Goruhdan, Ay Doğar Bedir Allap en tanınan oyunlardır. Kırıkale Yöresinde Günümüzde Oynanan Başlıca Halk Oyunlarının İsimleri: Mor Koyun,Menekşe,Hüdayda,Bugün Ayın Işığı,Kerpiç Kerpiç Üstüne ve Ağır Bar en dikkat çeken halay oyunlarıdır.Kaşık oyunlarından Konyalım,Gel Gel,Süpürgesi Goruhtan gibi oyunlar dikkat çeker.Hasandede,Koçubaba,Büyükafşar,Haydar Sultan ve Hamzalı gibi kasaba ve köylerimizde semah vardır. Yörede çalgı olarak davul, zurna ve bağlama kullanılmaktadır.Kadın oyunlarında bakır tava,kazan,kaşık ve zilli maşa kullanıldığı görülmektedir.
 
 
Fotoğraf2:Keskin-Kurşunkaya Köyü Halk Oyunları Ekibinden Görünüm
 
Halk Müziği
Kırıkkale halk müziği İç Anadolu Bölgesi halk müziği özelliklerini taşımaktadır. Kırıkkale Halk Müziği türlerine baktığımızda Uzun Havalar(Bozlaklar),Kırık Havalar ve Oyun Havaları önemli bir yer tutmaktadır. İlin Halk müziği yapısında önemli bir yeri olan Bozlaklar konularını yiğitlik,kahramanlık ve çeşitli toplumsal olaylardan alır. Dizileri çoğunlukla 11 ve 14 heceli olan bozlakların sözleri anonim olabileceği gibi saz şairlerine ait de olabilir. Bozlakların birkaç türü vardır. Vurguladıkları konulara göre yiğitleme, güzelleme, yanık, ağıtlama ve kerem bozlağı gibi adlar alırlar. Bozlaklar yörede Halk Ozanları tarafından icra edilmektedir. Yörede türküler ölçülerine göre 2/4, 3/4, 4/4, 6/4, 7/4, 9/8, 12/8, 13/4 zamanlı olarak görülmektedir. Yörede kullanılan halk çalgılarının başlıcaları davul, zurna ve bağlamadır. Def, zilli maşa ve kaşık gibi vurmalı çalgılar da yörede vardır. Genellikle vurmalı çalgıları düğünlerde kadınlar kullanmaktadır. Bozlak türünde tanınmış halk ozanları Kırıkkale’de yetişmiştir. En tanınmışları Keskinli Hacı Taşan ve Ekrem Çelebi’dir. Yörede yetişen diğer halk ozanları arasında Aşık Dede Bekar, Bilal Tombak, Nuh Aygün, Kamil Abalıoğlu, Cevdet Babacan, Vedat Cöke, Erol Tambak, Ekrem Aydostlu, Aşık Çevik, Seyit Çevik, Kudret Taşan, Seyfettin Taşan ve Erol Çöke gibi isimler sayılabilir.
 
Dokumacılık Sanatı
Kırıkkale dokumacılığında çuval,heybe,kilim ve yaygı örneklerine rastlanılmaktadır. Çuvallar buğday, un gibi malzemelerin saklanması için kullanılırken yaygı örneklerinin ise duvarda veya yastık yüzü olarak kullanıldığı görülmektedir.Genellikle çuvallarda cicim,yaygılarda kilim tekniği görülmektedir.Günümüzde yapılmayan bu el sanatı ürünlerinin yörede örnekleri az kalmıştır.
 
Yorgan Yapımı
Atalarımızdan bugüne kadar gelen bu sanatın yapımı teknolojinin ilerlemesi,tekstil sektörünün hızla büyümesi,hazıra duyulan ilginin artması ile gitgide azalmıştır. Zamanla birlikte yorgan modelleri,istenen yorgan renkleri değişmiştir.Buna en güzel örneklerden biri çeyiz için yapılan yorganlardır. Yorganlar kullanımlarına göre ikiye ayrılırlar:gündelik yorganlar ve fantezi(model) yorganlar.Yaklaşık otuz yıl öncesine kadar yorganda moda olan renkler vişne çürüğü,boncuk mavisi,gök yeşili,kırmızı iken günümüzde onların yerini pastel renkler almıştır.
 

 

Örücülük Sanatı
İlde kalın örgü çeşidi olarak yün ve pamuk ipliğiyle yapılmış çorap, patik vb. örneklerle, ince örgü çeşidi olarak oyalar (tığ, boncuk) yer almaktadır. Tığ oyalarında daha çok pamuk ipliği kullanılmakta ise de son zamanlarda sentetik ipliklerin tercih edildiği görülmektedir. Boncuk oyaları, ipek, pamuk ve sentetik ipliklerden boncuk kullanılarak yapılmaktadır. Tığ ve iğne ile yapılan oyaların uçlarına çeşitli boncukların geçirilmesi suretiyle meydana gelmektedir. Oya süslemek ve süslenmek amacıyla ve taşıdığı anlamlarla önem kazanan bir el sanatı ürünüdür. Her bir oya hayatın içinde bulunan bir unsuru temsil etmektedir.
 

DÜĞÜN GELENEKLERİ

Düğün

Düğün öncesinde hazırlıklar yapılır. Ev eşyaları ve gelinlik alınır. Bunlar kızın sandık içi çeyizi ile birlikte kız evinde sergilenir.Oğlan babasının en yakın arkadaşı "Düğün Kahyası" oğlanın en yakın arkadaşı da "Sağdıç" olarak seçilir.Yöremizde düğünler, genellikle Cuma günü namazdan sonra başlar, Cuma namazından çıkanlar, yanlarında cami imamı olmak kaydıyla düğün evine gelirler. "Bayrak Yemeği" diye adlandırılan yemek yenir.Yemekten sonra bir sırık ucuna takılmış Türk Bayrağı ile bayrağın üzerinde bulunan ayna ve elma evin çatısına, (damına) dikilir. Bayrak sırığın ucuna asılmadan önce imam tarafından dua edilir. Bayrağın asılmasına yörede halk tarafından "Bayrak Kaldırma" denir.Davul ve zurnalar çalmaya başlamadan önce, köyde ve çevrede cenazesi olan aile varsa, davul ve zurna ile birlikte düğün sahibi ile birlikte bu aileye "yas alma"ya giderler. Yas alma, aynı zamanda düğünün başlaması, davul zurnanın çalması için bu aileden izin almak anlamına gelir.Aynı günün akşamı okuntular, yani davetliler gelir. Davetlilere yemek ikram edilir. Okuntular gelirken haber verirler. Davul zurnacı davetlileri karşılamaya çıkar. Davetliler düğüne güçleri oranında hediye getirirler. Bu hediyeler; ev eşyası, para, düğün için yiyecek, zahire, düğünde kesmek için etlik küçük baş hayvan olabilir.

Kız Kınası

Cumartesi akşamı düğün, kız kınasının yapılması ile devam eder.Üzerinde çeşitli renkte yanan mumlar olduğu halde, büyükçe bir tepsinin içine çerez, şeker, kına ve antep fıstığı; geneline hediye olarak elbise, ayakkabı hazırlanıp, bir çocuğun başı üzerinde kız evine varılır.Kız evinde kadınlar, gelin kızın yanına giderler ve kına türküleri söyleyerek kızın kınasını yakarlar.Düğün alayı oğlan evine döner, davul zurna kız evinde kalır. Bir müddet sonra kız evi davul zurna eşliğinde "oğlan kınası" nı getirir. Kına, yine mumlarla süslenmiş, üzerinde çerez ve hediyeler olduğu halde, bir tepsi üzerindedir. Yanında sağdıç olduğu halde, oğlanın eline bu kına yakılır.

Kına Türküsü

Bismillah diyelim kınaya

Çağırın gelin anaya

Yan yana ağlaya

Al yeşil kınan kutlu olsun

Orada dirliğin tatlu olsun

Elimi soktun astara

Elimi kesti testere

Mevlam şirinlik göstere

Al yeşil kınan kutlu olsun

Orada dirliğin tatlı olsun

Asvap yuduğum taşlar

Gölgelendiği ağaçlar

Misafir alın gardaşlar

Al yeşil kınan kutlu olsun

Orada dirliğin tatlı olsun

Ana hamama vardın mı

Yunduğum yeri gördün mü

Ana kadrimi bildin mi ?

Al yeşil kınan kutlu olsun

Orada dirliğin tatlı olsun

Baba pazara vardın mı

Ayağıma lastik aldın mı

Ekmeğini tuza bandın mı

Al yeşil kınan kutlu olsun

Orada dirliğin tatlı olsun

 

Gelin Alma Günü

Düğünün son günüdür. Bu genellikle Pazar günü sabahta hazırlıklar yapılır. Gelini almaya gelenlere babası kızını teslim eder. Kız eğer varsa bir erkek kardeşinin koluna girmiş olarak evden dışarı çıkar. Oğlan evinden gelenler o anda sevinç gösterileri yaparlar. Düğünün kız evi açısından en dramatik anı bu zamandır.

Gelin, oğlan evine girerken eline bir parça yağ verilir. Bu yağ gelin eve girerken tavana sürülür. Bu da " Yağ gibi yapışsın, kalsın" demektir. Ayrıca, gelin, oğlan evine gelirken beraberinde kaşık, çivi, bıçak… gibi şeyleri de getirir. Bu da gelinin "bereketiyle gelmesi " anlamına gelir.

YÖREDE BULUNAN ATASÖZLERİ VE DEYİMLER

Kırıkkale ve çevresinde kullanılan halk sözleri diğer yörelerde kullanılan atasözleri ve deyimlerle ortak özellik göstermektedir.

Allah var gayla yok

Akılsız başın çilesini ayaklar çeker

Bir koyundan iki post çıkmaz

Bal tutan parmağını yalar

Bir garip aptalsın, gümüşlü zurna neyine

Canına acımayan, cananına acımaz

Cin başka, şeytan başka

Gerekliyi gereksizden saklama

Heybe ağdırmayınca, taş gurbete çıkmazmış

Kadın şapka değildir, alıp alıp atasın

Kırığına güvenen, ersiz kalır

Terbiyesiz insan, kalaysız kap gibidir

Yaptığın hayır, ürküttüğün kurbağaya değsin

Kurdun oğlu, kurt olur

Allah rızkın kefilidir

Bir çiçekle yaz gelmez

Sel gider kum kalır

Asıl azmaz, bal kokmaz

Acı patlıcanı kırağı çalmaz

At binenin kılıç kullananın

Bağda izin olsun, yemeye yüzün olsun

Besle kargayı oysun gözünü

Can çıkmayınca huy çıkmaz

Ummadığın taş baş yarar

Allah sabırlı kulunu sever

Bir koyundan iki post çıkmaz

Üzüm üzüme baka baka kararır

Aç köpek ava salmaz

Ev yıkanın evi olmaz

Etini yer, kemiğine göz diker

Doğru söz yemin istemez

Deli kıza her gün bayram

Çalıda gül bitmez, cahile söz yetmez

Cümrü kadar yer yakar

Bir yiğit kırk yılda yiğit olur

Bir taşla duvar olmaz

Balsız kovanda arı durmaz

Arpa ekip buğday bekleme

Al kilim ver kilim

İt ürür kervan yürür

Felek adama her zaman yar olmaz

Gözünü budaktan esirgemez

Garip garibe sahip çıkar

Cömert eli kimse kesemez

Dibi görünmeyen sudan geçme

Düğünsüz ev olur, ölümsüz ev olmaz

Abdalın karnı doyunca gözü yolda olurmuş

Kızını dövmeyen dizini döver

Cana geleceğine mala gelsin

Mal canın yongasıdır

İt ite ürmez

Yere bakan yürek yakan

Gözünü toprak doyursun

Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar

Fakirlik başa bela imiş

Komşu, komşuya muhtaçtır

Ev alma komşu al.

 

YÖREDE BULUNAN YAYGIN İNANIŞLAR

Ayakkabı düzgün bir şekilde çıkarılmalıdır. Ters dönerse ömür kısalır.

Ayna, aydınlığın simgesidir. Kırılmasıyla mutlu günlerin yerini üzücü günlerin alacağına inanılır.

Kapı ağzında (eşikte) oturmanın uğursuzluk getireceğine inanılır.

Makasla bir şey keserken ses çıkartılmamalıdır. Makas şakırtısının kavgalı günler getireceğine inanılır.

Süpürgeye basılmaz. Basan kişinin dedikoduya karışacağına inanılır.

Yanan ateşi söndürenin ve ateşte pişen ilk çöreği yiyenin dul kalacağına inanılır.

Baykuşun çatıya (dama) konması iyi sayılmaz. O eve zarar vereceğine inanılır.

Köpeklerin uzun süre uluması pek iyiye yorumlanmaz.

Nazara inanıldığından evlerde üzerlik otu, iğde ve mavi nazar boncuğu kullanılarak nazarın değmesi önlenmeye çalışılır.

Şiddetli dolu yağdığı zaman evlerden dışarı sac ayağı atılarak dolunun ekin, meyve ve sebzelere zarar vermemesi temenni edilir.

Geceleyin tırnak kesmek de hoş karşılanmaz.

Yağmur yağmadığı zaman topluca yağmur duasına çıkılma inancı yaygındır.

Gelin oğlan evine giderken arkasından ayna tutarlar, aydınlık olsun, aydınlık götürsün, mutlu olsun diye. Kız evinde eşiğin üst kısmına çivi çaktırırlar ki, çivi gibi oğlan evinde kalsın diye. Yine oğlan evine gelin gelince buğday ve demir para karışımı saçılır ki, bolluk ve bereket getirsin diye.

Oğlan evine gelen gelinin kucağına oğlan çocuğu oturtulur ki, erkek evlatları olsun