Erzurum çok eski zamanlardan bu yana süregelmiş tarihi ve kültürel çeşitliliği bir arada barındırır. Selçuklu dönemi Türk-İslam kültürü, Türklerin göçebelik dönemi kültürü ve İran kültürü bunların en önemlileridir. Ancak günümüz Erzurum Kültürü’nün temelleri büyük ölçüde Osmanlı döneminde şekillenmiştir. Yöredeki savaşlar Erzurum halkının din ve milliyetçilik çevresinde bütünleşmeyi, bunun yanı sıra gelenek ve göreneklerine daha sıkı bağlanmayı getirmiştir. Erkeklerin ellerinden düşürmediği tespih; oynamaktan büyük zevk aldıkları bar; ata sporu cirit ve güreş; nikah, kına gecesi ve köy düğünü; sünnet şölenleri; semaverde kaynatılıp kesme şekerle içilen çay, Erzurum’un dikkat çekici gelenekleri arasında yer alır.
GİYİM – KUŞAM
Erzurum, giyim kuşamda çağdaş ve geleneksel ögelerin iç içe bulunduğu bir şehirdir. En çok giyilen kadın giysileri, üç etek ve Bindallı’dır. Üç etek şalvarla birlikte giyilir. Kadife, kumu gibi ağır kumaşlardan yapılan entariler, üste giyilen ceket, yelek ve gümüş kemerler geleneksel kadın giyiminin dikkat çekici ögeleri arasındadır. Geleneksel erkek giyimini ise başlarda külah, beyaz keçe ve sarık, kaba düz kumaştan düz yelek ve göğsü bağcıklar ile tutturulmuş, yakası açık siyah kazak oluşturur.
TESBİH
Başlangıçta dini bir araç olan tespih günümüzde bu özelliğinin yanı sıra erkeklerin önemli aksesuarlarından biri haline gelmiştir. Oltu Taşın’dan yapılan, altın ve gümüş işlemeli çeşitleri bulunur. Oltu taşı, Oltu ilçesi sınırları içerisinde çıkartılan değerli bir taştır. Siyah, koyu kahve, sarı ve nadir olarak da yeşilimsi renkleri bulunan Oltu taşı, başta tespih olmak üzere, takı ve ziynet eşyaların yapımında kullanılmaktadır. Oltu taşı, yüzyıllardan beri yörede, genellikle tek kişilik ve babadan oğla geçen ev atölyelerde, fazla bir değişikliğe uğramadan işlene gelmiştir. Oltu taşından yapılmış teşbih ve takılar; ilçe sınırları içerisinde bulunan imalat ve satış noktalarında; şehir merkezinde ise başta Taş Han olmak üzere çeşitli noktalarda satılmaktadır.
ÇAY KÜLTÜRÜ
Türkler, Anadolu’ya gelmeden önce çayı bilmelerine karşın Anadolu’ya ve Erzurum’a gelmesi birkaç yüz yıl öncesine dayanır. Çay, Erzurum’da çok büyük kabul görmüş ve şehir çay kültürüne önemli katkılar yapmıştır. “Kıtlama çay” ve semaver, Erzurum çay kültürünün vazgeçilmezleri arasında yer alır. Kesme çay şekerinin küçük parçalar halinde kullanılarak ağızda eritilmesi, “Kıtlama Çay” olarak adlandırılmaktadır.
CİRİT
Cirit; takımlar halinde at üzerinde oynanan eski bir Türk savaş oyunudur. At üzerindeki iki takım oyuncularının meşe veya kavak ağacından yapılan yaklaşık 1 metre uzunluğundaki sopaları hareket halindeyken birbirlerine atmalarıyla oynanır. Puanlama hakem heyeti tarafından yapılır. Cirit, tarih boyunca Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar Türk coğrafyasında oynanmıştır. Bu gelenek bugün Erzurum ve çevresinde sürdürülmektedir.
GELENEKSEL DÜĞÜN
Davullu zurnalı köy düğünü Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi Erzurum’da da tercih edilir. Erzurum’da düğünler genellikle sonbahar aylarında yapılır. Bunun da nedeni, düğün için yapılacak harcamalar nedeniyle hasadın beklenmesi Düğünlerde damat ve geline altın takılar takılır.
BAR OYUNU
Erzurum’da oynanan halk oyunlarına “Bar” adı verilir. Bar en başta “birliktelik” ifade eder. Kadın ve erkek barları olmak üzere iki ayrı bölümde oynanmaktadır. Erzurum barlarında oyun içindeki figürler, ağır başlılık ve mertliğin ifadesidir. Günümüzde açık alanda, sahnede ve çeşitli orta oyunlarında oynanan erkek barları şunlardır. Baş bar, Dikine, Hoş bilezik, Sekme, Dal dalan, Tamzara, Koçeri, Dellay bey, Turna barı, Karabağ ve Hançer.
KIZ İSTEMEDE MENDİL DÜĞÜMLEME
Gelinlik çağına gelen genç kızlara çevrede dünürcü gelinir. Bu dünürcüler bir tane olabileceği gibi aynı anda birden fazla da olabilir. Kıza gelen dünürcülere kız babası düşüneceğini söyler. Kız babası kıza doğrudan doğruya kiminle evlenmek istediğini soramadığı için bir kadın tarafından kıza kaç tane taliplisi varsa o kadar ayrı renkte mendil getirilir. Bu mendillerin kime ait olduğu da söylenir. Kızın kime gönlü varsa o kişiye ait mendili düğümler ve böylece kiminle evlenmek istediğini belirtir.
DOĞUM GELENEĞİ
Doğum ve Sonraki Törenler : Doğum öncesi akraba ve komşulardan tecrübeli ve yaşlı kadınlar evde toplanır. Anne adayının yanında ayrılmazlar. Doğumu en tecrübeli kadın yaptırır ve ömür boyu çocuğun ebesi olarak kalır.
Doğum gerçekleşince bebeğin göbeği kesilerek bağlanır. Zaman geçirmeden yıkanarak bir beze sıkı sıkı sarılır. (Kundaklanır)
Doğumdan sonra göbedelik töreni yapılır. Bu tören yapılırken maddi durumu iyi olanlar ziyafet verir, iyi olmayanlar ise lokum ve bisküvi dağıtırlar.
Ad verme : Ailenin en yaşlı erkeği çocuğu kucağına alarak kulağına ezan okuyarak ismini verir.
Tuzlama : Bebek doğduktan 3 gün sonra yakın komşularının ve akrabalarının toplandığı ev ortamında bebek bal karıştırılmış tuzla tuzlanır. (Büyüdüğünde teni kokmasın diye)
Diş Diricesi (Gölleme) : Bebeğin ilk çıkardığı dişi gören ilk kişi çocuğa hediye alır.Ve diş diricesi (nohut , mısır, fasulye ve buğdayın haşlanmasıyla yapılan yiyecek) pişirilerek gelenlere ikram edilir. Gelmeyenlere gönderilir.
Günümüzde ise gelişen teknoloji sayesinde bebeğin cinsiyeti, sağlıklı mı yoksa özürlü mü olduğu önceden belirlenebilmekte, hastanelerde hijyenik ortamda doğum yaptırılmaktadır.
YAYLA
İklimi nemli ve sıcak olan ilçemizde tarımsal üretimin gelişmediği ve turizmin olmadığı dönemlerde hayvancılıkla geçinen yöre halkı hayvanların ilkbaharda otlak ihtiyacı için yaz yurduna Temmuz ve Ağustos aylarında baş yaylaya Eylül ve Ekim aylarında da güzlüğe gitmektedir. Günümüzde ise daha çok iklim ve nostaljik sebeplerle Mayıs-Eylül ayları arasında yaylalara gitmektedirler. Geçmişte barınak olarak inler, kümeler, taştan yapılmış çivliklerde ikamet edilirken ve at, deve ve eşeklerle yayla göçü gerçekleştirilirken günümüzde motorlu araçlarla ulaşıma elverişli yayla yolları günübirlik yayla gidiş-gelişine olanak sağlamış, yayla evleri kalıcı konut halini almıştır. Çoğu yaylada elektrik ve su imkanı yaylalarda yöre halkının kentsel imkanlara kavuşmasını sağlamıştır.
İMECE KÜLTÜRÜ
Özellikle kırsal kesimdeki köylüler,köyün ortak işlerini imece usulüyle çözdükleri gibi birbirleriyle de kendi aralarında özellikle ekim ve hasatlarda yardımlaşma geleneği günümüzde de halen devam etmektedir.