• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/groups/2433443823537106/?multi_permalinks=2451325328415622&notif_id=1574335095257990&notif_t=feedback_reaction_generic
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam59
Toplam Ziyaret101898
Takvim

 

                            

    • EKİN ZAMANI OKUL MÜZELERİ
    • Mimar Sinan İlkokulu

Denizli

Denizli Düğün Adetleri

Denizlinin ilçe ve köylerinde mahalli yemekler ve sofra adabı eski gelenek ve göreneklerimizin çizdiği kurallarla genellikle devam etmektedir Yemekler ailelerde toplu halde büyük bir sofra etrafında toplanılarak yenilir Sofrada büyüklere saygı şarttır

Bazı köylerimizde toplu halde yemek yeme geleneği devam eder Mahallenin erkekleri toplu av tertip ettikleri gün kadınlar hazırlık yaparlar Avlanma sonunda getirilen av etlerinden de hazırlanan yemekler toplu halde yenir Ayrıca kış günlerinde komşular toplu şekilde mahalli yemeklerle sofralar kurularak birbirlerine saygı geleneği içinde sofra adabım sürdürürler

Askerlik çağma gelip askere gidecek gençler, değişik kaza geçirenler, ölenler için ve doğumlardan sonra dini kurallar içinde yemek sofraları düzenlenir.

DÜĞÜN:

Denizlide  evlenmeler genellikle görücü usulü ile yapılmaktadır Esini beğenen erkek sevdiği kızı ailesine bildirmekte, ailenin büyükleri “Allah’ın emri Peygamber’in kavli” ile kızı ailesinden istemektedirler

Kız tarafının gönlü olursa bir nişan yapılmaktadır Hatta nişandan evvel kız tarafına bir inanmalık gider, inanmalık iki taraf için sözleşmedir Nişan bittikten sonra düğün hazırlıklarına geçilir İki tarafta düğün için belirli bir tarihte anlaşırlar Düğünler genellikle sonbaharda yapılır Çünkü artık ürünler tarladan kaldırılmış, düğünde kesilecek etlik hayvanlar gelişmiştir Çameli yöresinde düğün üçgün üç gece sürer Günümüzde bazı düğünler balo tören*leri şeklinde yapılıyorlarsa da bunlar azınlıktır Ekseriyetle düğünler cuma akşamı başlar, pazar akşamı biter Bazen salı akşamı başlayıp perşembe akşamı sona erer

Düğünün birinci günü kapma günüdür Bu gün adım gençler için tertip edilen bir kapma yarışından almaktadır Bu gün oğlan evinde davullar çalmakta, konuklar ağırlanmaktadır Türküler söylenir, davulun önünde mahalli oyunlar oynanır Mevsim uygun olduğu günlerde evin önüne bir ateş yakılır, oyunlar bu ateşin çevresinde oynanır Bu ateşe meşale denir Kapma günü kız evinde de eğlencel-’ er yapılır Gelin ve arkadaşları şakalaşır, oynaşırken aynı zamanda konuklarda ağırlanır

Düğünün ikinci günü kına günüdür Bugün adım kına yakma töreninden alır Bu günün gündüzünde davullar eşliğinde oğlan evinden kız evine bir etlik hayvan, konukların ağırlanmasında kul*lanılacak şeker, yağ, bulgur, keşkek gibi türlü gıda maddeleri gider Davul kız evinin önünde bir kaç saat çalar, oğlan evinden gelenler yemeklerin! yer kahvelerim’ içerler

Kına günü öğleden sonra oğlan evinden gelen çalgı ile kız evin*den gelinin çeyizleri gider Çeyiz yüklü araba davul sesleriyle yol alır ağır ağır, oğlan evine varır Artık oğlan evinde büyük bir sevinç ve sağa sola koşuşan kadınlar vardır Kız tarafından çeyiz getiren kadınlar, oğlan evindeki kadınlar tarafından karşılanır Birlikte gelen çeyiz oğlanla gelinin oturacağı eve yerleştirilir Sonra yemekler yenir ve kız evi tarafı uğurlanır

Kına gecesi oğlan evi çok neşelidir Okularla düğüne gelen konuk*lar sofralarda ağırlanır Sazlar çalınır, türküler söylenir Gençler ve isteyen konuklar meşalenin önünde veya sofranın bulunduğu odada oynarlar Ondan sonra damada kına yakma törenine geçilir Damadın bir eli yumuludur Gençler ve sağdıç bir halka oluştururlar, davul bu halkanın (etrafında) bir tarafında yerini alır Kına töreni kına havası ile başlar Tabakta karılan kınayı taşıyan sağdıç damadın yanındadır

Dügün günü gelin alındıkdan sonra gelin mutlaka dügün töreninden önce çınar meydanı denilen yere götürülür eger zaman müsaitse çogu Pamukkaye gider.
Dügün gecesi denizlide yatsı güveysi dedikleri adet vardır yerel dügün veya nikah yapanlar bunu hala yaşatır.Yatsı ezanında damat abdesti aldırılıp arkadaşları tarafından camiiye götürülür.Bu sırada evde oglan evindeki büyüklerden 1-2 kişiyle(bunlarda gelinin ablası.yengesi.teyze veya halası olur) gelin kendi evine getirilir ve abdesti aldırılıp son nasihatler verilir.Damat eve gelince gelin kocasını kapıda karşılar.Damatla beraber dini nikah için hoca getirilir.Ve daha önce kıyılmış bile olsa nikah tazelenir.Ondan sonra gelin ve damat yanlız bırakılır.
Sabah gelin çok gec olmamak kaydıyla kayınvalidesin evine el öpmeye gider giderken kayınvalidesine genellikle yatak örtüsü takımı veyabaşka bir hediye götürür.Bazı ailelerde gelin hazırlar bazılarında zaten gelin geldiginde sofra hazır olur ve kahvaltı yapılır.Kahveyi gelin yapar vebunu karşılıgında kayınpederinden para, bilezik, altın gibi bir hediye alır.Ogünün akşamı gelin gelinligini giyerek kendi ana babasının evine el öpmeye gider.Onlarda tüm aile ferdlerinin kullana bilecegi bir hediye verirler.

Dügünden kendilerince uygun bir süre sonra yüzacımı denilen misafir kabul günleri yapılır.İsteyen hem erkek hem kız evini aynı günlerde isteyen farklı günlerde davet eder ve gelin her gün gelinligini giyip sacını yaptırır.Bu genelde bir hafta sürer.Bu ziyaret sırasında yeni evli birgelin de ziyarete gelirse oda gelinligini getirip orda giyer.

Düğünün pazar günkü bölümünde yapılan gelin çıkarma gününde ise ilk olarak kız evinden gelin tarafından erkek evine siniler taşınarak tepsilerde kuruyemiş götürülüyor.

Köyün genç kızları tarafından oluşturulan topluluklarda ayrıca ufak çeyiz eşyaları da başların üzerinden alınarak damat evine götürülerek karşılık veriliyor. Daha sonra damat ve sağdıç dualar ile oğlan evinden alınarak köy meydanında bulunan camide duası yapılıyor. Cami yanına serilen kilim ile dua öncesi para toplanıyor. Toplanan paralar ise çocuklara atılıyor. Damat, sağdıcı ile birlikte evine giderken köy halkı ise gelin evine giderek yine dualar ile gelini evinden uğurluyor.

Gelin, takı merasimi sonrası araba ile gezdirilerek oğlan evine getiriliyor. Damat, gelini arabadan indirmeden önce gelinin kucağına bebek veriliyor ve öptürülüyor. Gelin, arabadan inerken ise ayağının altına ekmek saçı konularak bereket getirmesi dileği tutuluyor. Daha sonra gelin ve damat evin yüksek bir yerine çıkarak üç defa düğüne gelen misafirlerini selamlıyor.

Düğünün dördüncü gününde ise yine köye has adetlerden olan Duvak Dedesi ziyaret ediliyor. Artık evine yerleşen gelinin yeni evinde “duvak kınası” eğlencesi düzenleniyor. Gelin yöre kıyafeti olan duvak elbisesi ile misafirlerini karşılar ve eğlenceye katılıyor. Gelin ve arkadaşları davullar ile köyün dışında bulanan duvak dedeye doğru yol alırken bu sırada ise eline aldığı bardaktan (ibrik) geçtiği yerlere su döküyor.

Yöresel giyim : Denizli’nin kendine özel mahallî kıyâfeti vardır. Süğüm, çeki, yemeni, cepken ve şalvar ve diğer mahallî kıyâfetler ancak düğün ve folklor gösterilerinde giyilir. İlin çeşitli yörelerinde giyimde farklılıklar görülür.
Kadın giysilerinde görülen bazı özellikler: Acıpayam, Tavas ve Çameli yöresinin günümüzdeki kadın giysileri arasında fazla farklılık yoktur.

Kadınlar genel olarak geniş ve paçaları golf tipi, lastikli şalvar giyerler. Üst giysiler dizlere kadar uzayan bazıları parçalı, bazıları yekpare biçimde fistanlardır. Başa genellikle ön tarafına sarı pul paralar dizilmiş fesler giyilir. Fes üzerine bir örtü bağlanır. Giysiler renk renk kumaşlardan yapılır. Baş örtüleri deç beyaz veya renkli kreplerdir.

Güney, Buldan yöresi kadın giysilerinde topuklara kadar uzayan fistanlardan ibarettir. Ayrıca peştamal denen bir örtü bele sarılır. Özellikle giyilen peştemaller pamukludan yapılmış, çizgili ve renk renktir. Düğün derneklerinde kullanılanlar ise ipekten yapılmış, renkli ve düz desenlidir. Yine aynı yöre köylerinde kadınlar kat kat çeşitli kumaşlardan yapılmış topuğa kadar uzayan şalvar da giyerler. Peştamal ve fistan üzerine renkli veya düz üstlükte kullanılır.

Bu üstlüklere Buldan üstlüğü denir. Çal, Çivril yöresi giysileri Tavas Yöresini uyarsa da bazı farklılıkları vardır. Köylerde genellikle renkli kumaşlardan üç etek adı verilen fistan, şalvar ve pullarla süslü fes giyerler.

Halk oyunları ve folklör : Denizli’de zeybek oyunları ve türleri yaygındır. Zeybek, yörede çok çeşitli sazlı-sözlü havalarıyla zengin folklor kaynağıdır. Oyunlar açık havada davul-zurna, davul-klarnet, kapalı yerlerde meydan sazı, darbuka eşliğinde oynanır.

Erkek Oyunları : Erkeklerin oynadığı oyunlara Efe Oyunu denir. Bu oyunlar zeybek türündedir. Tavas Zeybeği, Çal Feraisi, Acıpayam Zeybeği, Harmandalı, Çivril Zeybeği, Kerimoğlu Zeybeği bunlar arasında sayılabilir.

Kadın oyunları : Bunlara Kız Oyunu denir. Bazıları; Keten Gömlek, Düz Oyun, Çameli’dir. Kız oyunları genellikle kapalı yerlerde cümbüş, tef, darbuka (dümbelek), leğen eşliğinde oynanır.

Denizlide Dokumacılık

Denizli’de dokumacılığın kökeni, Antik dönemlere dayanır. Bu temel uğraş, Çürüksu ve Büyük Menderes vadilerinin, Türkler tarafından iskan edilmesinden sonra da gelişerek devam etmiştir. Dokumacılığı, genellikle kadınlar yapmaktaydı. Çürüksu ovasında yetiştirilen kaliteli pamuklar, iplik haline getirilir; ceviz yaprağı, soğan kabuğu, palamut, sumak, mazı, birçok ot ve köklerden elde edilen boyalarla renklendirilmekte, yörede beslenen uzun ve ince tüylü bir koyun cinsinden elde edilen yünlerden de zarif yünlü kumaşlar dokunurdu. Her iki türdeki iplik elyafının iyi nitelikli oluşu ve kuvvetlice eğrilmesi, kumaşın kaliteli ve uzun süre dayanmasını sağlıyordu.

Bu kumaşlar yapıldıkları kentin adı ile anılır, yurtiçi ve yurtdışı pazarlara da ihraç edilirdi. İbni Batuta’ya göre burada eşi benzeri olmayan altın işlemeli pamuklu elbiseler dokunurdu. Osman Gazi’nin kişisel eşyaları arasından, Denizli tülbentleri, saray kadınları için iç çamaşırlık ince beyaz bezler, bayraklık kırmızı kumaşlar, şalvar çıkmıştır.İshak Fakih, XlV.yy.ın ikinci yarısında Osmanlı Sultanı l. Murat’a ve Germiyanoğlu Süleyman Şah’ın kızının Yıldırım Beyazıt ile evlenmesi nedeniyle, Denizli’den alemli ak bezler alındığını söylemektedir. XVll.yy.da Denizli’yi ziyaret eden Evliya Çelebi’de, Akdağ’ın beyaz pamuk bezinin, Acem ve Musul bezinden daha ince olduğunu yazmaktadır. Bu ifadesine göre, kumaşların o dönemde dünyada üretilen kumaşlarla yarışacak düzeyde olduğu anlaşılıyor. XlX. yy.ın başlarına değin Denizli’de dokumacılık gerçek bir sanat niteliği taşımaktaydı. Bu dönemde bölgedeki bez gereksinimini, tamamıyla yöredeki üreticiler karşılıyordu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun açık pazar durumuna gelmesinden önce Denizli’de yetiştirilen pamuk, geleneksel yöntemlerle işlenirdi. Dokuma için gerekli iplik bu yolla sağlanırdı.Daha sonra çoğu İngiliz kaynaklı iplik ve pamuklu dokumaların ithali, pamuk üretimini ve el dokumacılığını olumsuz etkiledi. Yerli kumaşlar ithal malların rekabeti ile karşı karşıya kaldılar. Denizli’ye ilk yabancı dokuma 1872′de girdi. Japon ürünlerinin yerli ürünle rekabeti 1920 lerin sonlarına değin sürdü.

1914′ten önce Denizli dokumaları renk ve desenleriyle üstün nitelikte ürünlerdi. Her bölgenin ünlü dokumaları olduğu gibi, kimi ustaların kendi adlarıyla bilinen ürünleri de bulunuyordu. 1. Dünya Savaşı’nda askere giden ustaların yerleri boş kalmış, dokumacılık yer yer durgunlaşmıştır. Yumağını bitirmeden askere giden ustaların yumakları, yıllarca asılı kalmış, bu işi devam ettirecek usta bulunamamış ve kimi yerlerde dokumacılığı kadınlar sürdürmüştür. Savaş sonunda sağ kalabilen ustalar geri dönerek bu sanatı canlandırmışlarsa da eski niteliğine ulaşamamıştır.

El dokumacılığı bu dönemde yaygın biçimde evlerde ve atölyelerde yapılmaktaydı. 1927′de dokuma tezgahı olmayan ev yok gibiydi, ayrıca 423 dokuma atölyesi vardı.

Denizli merkezi dışında, Buldan, Sarayköy, Babadağ, Tavas, Kızılcabölük ve Kale’de köklü, gelişmiş bir dokumacılık bulunmaktadır. Özellikle Babadağ, Kadıköy dokumalarıyla, Buldan ise beziyle Anadolu’da ün salmıştır. Dokumacılığın büyük çoğunluğunu yatak çarşafları ve alacalar oluşturur. Basmacılık ve kuşakçılık en gelişmiş tekstil dallarından biriydi. Ayrıca kimi köylerde yünden (Kılçar) denilen şalvarlık dokunurdu.

Serinhisar’da yünden menevrek, kılçar, çakşırlık, kara kuzu yönünden şalvarlıklar dokunurdu. Bekilli ve Çal’ın Ortaköy köyünde ak bez ve alaca bezler imal edilmiştir. Bürgü, bohça, perde, yastık kılıfı işlemeleri Buldan ve diğer bazı köylerde üretilmiştir. Güney ilçesi Eziler ile Çal’ın Süller kasabasında halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir. Halı, kilim, heybe, torba, çul, çuval, seccade gibi kaba dokuma sanayi ürünlerinin tarihi de çok eskilere dayanmaktadır. Halıcılık, Yatağan, Bozkurt, Çal ve ilçelerinde gelişmiş bir sanattır. Süller kasabası da kilimleri ile ünlüdür.

Acıpayam’ın Yeşilyuva kasabasında 1960 dan önceki yıllarda yolluk, kilim, heybe ve torba dokuyan basit tezgahlar bulunmaktadır. Bu ilkel tezgahlarla kasabanın ihtiyacı karşılanırdı. Bu dokumalardaki ipler evlerde eğrilir ve boyanırdı. Bugün kasaba yün ip boyama ustaları vardır ve eski yöntemle ipleri boyamaktadırlar. Kadınlar da kilim ve yolluk dokumaktadırlar.

Denizlide Dericilik

Denizli yöresinde dericilik sanatı da dokumacılık kadar eskidir. Bu uğraş Türkmen Boyları’nın, Denizli yöresine yerleşmelerinden sonra daha da değer kazanmıştır. 1071′de Türklerin Honaz kalesini ele geçirmeleri ile burada ilk yöresel Türk dericilik faaliyetinin temeli atılmıştı. Her ne kadar Denizli dericiliğinin kuruluşu Ahi Evran ile başlatılmakta ise de, Ahi Evran Denizli’ye geldiğinde yörede gelişmiş bir deri sanatı bulunmaktaydı. Ahi Evran’a bağlı şeyhlerden Ahi Kaysar, orta çağda dericiliği Acıpayam’a bağlı Yeşilyuva’da tesis etmişti. T.Toker, debbahlığın piri olarak bilinen Ahi Evran’ın kendi adıyla kurduğu teşkilatın 32 iş koluna ayrıldığını yazar.

Dericilik genellikle bol akarsu olan yerlerde yapılırdı. Bunlar arasında il merkezi, Honaz, Yeşilyuva ve Buldan ilçesine bağlı Narlıdere köyü, tabakçılık ve çizme yapımında gelişmişti. Osmanlı döneminde de önemini koruyan bu sanat, ayakkabıcılık, çizme, cilt, silah aksesuarı ve saraçlık olarak gelişmişti. Hayvan koşumları ve eğerleri, deri ve köseleden üretilmekteydi. Elvan deri olarak nitelendirilen deri örnekleri arasında siyah, kırmızı ve sarı renkler ünlüydü. Yakın bir zamana kadar bu renk derilerden kadınlara, genç kız ve gelinlere Hitit tipinde burnu kalkık, pullu ve işlemeli zarif terlikler yapılırdı.

Yeşilyuva geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemli bir dericilik merkezidir. XlX. Yüzyılda kasabanın alt eteklerine değin akan ve kentin ortasından geçen Cilhan ve Macar dereleri boyunca, yüzlerce tabakhane kurulmuştur. Bu tabakhanelerde işlenmiş olan, kösele, sahtiyan ve meşin gibi deri ürünler Konya, Antalya, Girit, Rodos, Muğla ve İzmir’e gönderilmekteydi. Günümüzde de yöre insanı geçimini çoğunlukla ayakkabıcılıktan sağlar ve hemen her evin küçük bir ayakkabı imalathanesi bulunur. Daha önceleri elle dikilen ayakkabılar günümüzde teknolojik gelişmeyle birlikte yerini makinelere bırakmıştır. Geçmişte bir ayakkabının her aşamasını kendileri yapan ustalar bugün sadece belirli bir parçasını yapmaktadırlar. Böylece ayakkabıların belirli bölümleri üzerinde ustalaşma olmaktadır. Bu durum daha seri ve istenilen niteliğe yol açmıştır. Bu aşamalar saya kesimi, saya traşçılığı ve saya dikimidir. Yeşilyuva, günümüzde Türkiye’nin kösele ihtiyacının % 80′nini karşılamaktadır. Ayakkabıcılık, ayakkabı kesme, taban yapıştırması, freze, fora, boyama ayrı ayrı işler haline gelmiştir. Bu mesleğe bağlı olarak semercilik, saraçlık meslekleri de yaygındır

Denizlide Desti ve Bardakçılık

Testi, toprak bardak, küp, saksı Serinhisar ilçesinde çok  eski yıllardan beri devam eden bir sanat dalıdır.
Yörenin kırmızı toprağı, bardak yapımcılığına uygun olduğu için, bu sanat dalı ilçede gelişme göstermiştir. Testi ve bardak yapımcılığı çok uzun ve zahmetli bir iş olduğundan, yeni yetişenler bu mesleğe ilgi göstermemektedir.

Denizlide Urgancılık

Serinhisar ilçesinde urgancılık ata mesleklerinden biri olup, varlığını günümüzde de sürdürmektedir.
Bu işi genellikle kadınlar yapmaktadır.
Erkeklerde üretilen urganların pazarlama işiyle uğraşmaktadırlar.

Denizlide Bakırcılık

Bakır işlemeciliği geleneksel el sanatlarımızdan olup, Denizli merkezindeki Kaleiçinde yüzyıllardan beri varlığını sürdürmektedir. Burada birçok sofra takımı, çanaklar, iliştirler, kaşık, kepçe, kevgir, sini, leğen, yemek tencereleri, kazanlar, ibrik vb. mutfak eşyaları imal edilmektedir.
Günümüzde bu sanatı sürdürenlerin sayısı oldukça azdır. Bakırdan yapılan mutfak malzemelerinin yerine çelik, alüminyum, porselen, çinko ve plastik gibi maddelerden yapılan daha ucuz ve kullanışlı kap kacaklar almıştır.
Günümüzde bu sanatı devam ettiren ustalar çoğunluğu turist olan bakırdan yapılan süs eşyacılığına yönelmişlerdir.

Denizlide Tarakçılık

Yatağam Kasabasında camız ve koç boynuzlarından kadın tarağı yapılmaktadır. Günümüzde plastiğin revaşta olması ve boynuz bulunamaması nedeni ile meslek yok olmaktadır. boynuz körüklü ocakta ısıtılarak işlenmektedir. boynuzdan yapılan tarağın tırnaklarının insan saçındaki elektiriklenmeyi aldığı bilinmektedir.

Denizlide Tel Kırma ve Gümüş İşleri

Tavas Yöremizde yaygın olarak işlenmektedir. Ham maddesi tel aolan bu sanat kadınlar tarafından gerpetle tül yada tülbenteişlenir. Oldukça ince ve pahalı olan bu işlemin mihraplı, elmas ,makaslı ,sepeleme, muskalı, yıldızlı, yapraklı, tıtıl sarmalı gibi motif türleri vardır. gelinlerin çeyizlerinde bulunan bürgü yada örtülerde muhakkak bir tel kırma işi bulunmaktadır. İlimizde sadece Tavas yöresinde yapılan tel kırmaya rağbet çok olmaktadır.
Çivril ilçesinin Beyköyü küçük ev atölyelerinde gümüşcülük yapılmaktadır. takı ve süs eşyası olarak yüzük, küpe, kolye vb. gibi bir çok ürün imal edilir.